Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile Fransız Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy arasındaki görüşme yaklaşık 3 saat sürdü. Görüşmenin ardından yapılan ortak basın toplantısında ilk sözü alan Cumhurbaşkanı Gül, konuşmasına iki ülke arasındaki ilişkilerin daha da gelişmesine yönelik temennisiyle başladı.
"Türk ve Fransız ilişkilerini daha güçlendirmek için karlıyız" diyen Gül, Sarkozy'nin ziyaretini G20 Dönem Başkanı sıfatıyla yaptığına dikkat çekerek, Cumhurbaşkanı sıfatıyla ziyaretini beklediğini ifade etti. Cumhurbaşkanı Gül sözlerini şöyle sürdüdü:
"Önce ikili ilişkilere baktığımızda ne kadar eski olduğunu söyledim. Bundan sonra da devam edecek ekonomik ilişkilerimiz 12 milyar dolara ulaştı. Bu daha da gelişecek. Sarkozy’nin G-20 dönem başkanı olarak düşündüğü bazı konular vardır. Sık sık karşılaşılan krizlerin ortaya çıkmaması için bazı tedbirler düşünmektedir.
Görüşmemizin önemli boyutlarından biri Avrupa Birliği oldu. Tüm AB’nin bize verdiği sözlerin arkasında durmasını beklemekteyiz. Bu sürecin işlemesine herkesin yardımcı olması gerektiği yönündeki beklentimizi paylaştım. Müzakere sürecinin sürmesi, engellenmemesi beklentimiz.
Ortadoğu’daki son gelişmelerde gündeme geldi. Bizler Akdeniz ülkeleriyiz. Diğer kıyıdaki gelişmeler bizi de ilgilendirmektedir. "
Daha sonra konuşan konuk Cumhurbaşkanı Sarkozy ise Türkiye'de bulunmaktan duyduğu mutluluğu dile getirdi. Cumhurbaşkanı Gül'ün ziyaret sitemini de "Türkiye’ye 1992’den bu yana Fransız Cumhurbaşkanı gelmemiş. Buna son veren Cumhurbaşkanı olmaktan çok mutluyum" diye yanıtladı.
Nicolas Sarkozy daha sonra şunları söyledi:
Çok uzun bir zamandır Türkiye’nin uluslar arası planda oynadığı rolü çok önemli buluyorum. Dünyanın istikrar için inisiyatif alan bir Türkiye’ye ihtiyacı var.
G-20’de Türkiye’nin desteği bizim çok önemlidir. Ben en önemli G-20 üyelerine çalışma ziyaretleri gerçekleştiriyorum.
Nükleer alanda Türkiye’ye sınırsız bir işbirliği önerdik. Bu da Türkiye’nin istikrarına duyduğumuz güvenini göstergesidir. Fransız demokrasisi açık bir şekilde Türk demokrasinin yanındadır.
Mutabık olmadığımız konu
Mutabık olmadığımız malum bir konu var. Devlet adamları olarak bu konudan bahsettik. Her iki tarafın da kırmızı haklarını anlamaya çalıştık. Ne Avrupa’nın istikrarsılaşmasına gitmeyecek ne de Türk toplumunun küçük düşmesine neden olmayacak uygun bir yol bulmaya çalıştık.
Farklı görüşlerimiz olabilir ama birlikte çalışmaya devam edeceğiz.
Üyelik ve ortaklık gibi çeşitli konularda, ki ortaklığın olmayacağı Türkiye defalarca söyledi, başka çözümler de bulunabilir.
Ortadoğu’da çok önemli olaylar olmakta. Bunları çok ciddiye almak lazım. Bugün ülkesini sevmenin ulusal gururun bir anlamının olduğu bir ülkedeyim. Tek bir Türk bile ülkesinin geleceğinin başka kişilerce belirlenmesini istemez. Fransa’ya bu yönden benzer.
Ortadoğu’da Arap halkları kaderlerini ele almak istemişlerdir. Bizler eski demokrasiler olarak Mısır halı, Tunus halkı kendi kaderini ele almak istemeseydi ne yapabilirdik.
Akdeniz konusundaki birlik vizyonumu yeniden gündeme getirmenin zamanı geldi. Bir AB konsey toplantısında Akdeniz için birlik konusunun, ki bu karmaşık ve zor bir konu, incelenmesi gerekir. Uzun vadede buna eğilmemiz gerekiyor.
Türk gazetecilere övgü
Bir gazetecinin Mısır ve Libya'daki isyanların ardından tüm dünyanın bu ülkelere model olarak Türkiye'yi gösterdiğini ancak Fransa'nın AB üyeliğine karşı çıktığını hatırlatarak bunun bir çelişki olup olmadığını sorması üzerine ilginç açıklamalar yaptı.
Sarkozy önce Cumhurbaşkanı Gül'ü 'Ne kadar güveniyor gazetecileriniz toplumun geleceğine. Keşke Fransız gazeteciler de böyle olsaydı. İnsan ülkesini severek de gazetecilik yapabiliyormuş' diyerek tebrik etti.
Sarkozy sözlerine şöyle devam etti:
"Ortadoğu halkına yardımcı olmak istiyoruz. Arap ülkelerinde farklı yönetim alternatifleri ortaya çıktı. Tarihi bir kavşaktayız. Yeni jeopolitik gerçekleri dikkate almak gerekiyor.
Sayın Kaddafi gitmelidir. Uygulanan şiddet kabul edilemez. Bu konuda bir tahkikat ve cezai yaptırım olması gerekir. Gül'ün de önerdiği gibi geniş çaplı insanı yardım planının olması gerekir. Fransa çok büyük bir temkinle dikkatli şekilde silahlı müdahale konusunu düşünmektedir. Bu ülkelerin özgürleşmesi gerekir. Bu bağlanmda herhangi bir müdahale olması, içeridekiler için nasıl bir kredibilite getirecektir. Halk yabancıların komplosudur diye düşünecektir.
Karar müzakere kararıydı. Müzakereleri açma kararıydı. Üye olmak üzere.. Bunun kararı alınmadı. Fransa'nın dönem başkanlığında iki fasıl incelendi. Bir yol alınması gerekiyor. Müzakerelerin durması gerektiğini düşünmüyoruz. Üyelik kararı alınmadı henüz müzakereler yararlıdır. Bu süreçte Kıbrıs'ın da bir rolü vardır. Günün birinde çıkmaz olabilecek yola girmektense uzlaşı yolu bulmak daha doğru olur. Fransa daima bunu söylemiştir. Böylesine açık sözlü ve saygıdeğer bir görüşle dost olarak Türkiye'ye geldim. Biz açıkça konuşmayı tercih ediyoruz. Türkiye'ye gelerek iki ülke arasında anlaşmayı teşvik etmeye çalışıyoruz. Farklı kanaatler olabilir saygı gösterilir bu bir dram değildir. Büyük bir ülke olmak budur. Türkiye'ye gelerek sakince, cesaretçe görüşlerimizi anlamaya çalışalım."