Bu sene 7-14 Mayıs tarihleri arasında düzenlenecek 12. Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali, barış temalı filmlerini Pippa Bacca’nın anısına gösteriyor.
Festival, savaşın acıtan gerçekliğine karşı kadınların barış çabalarını anlatan filmlerle, Bacca’nın yarım kalan yürüyüşüne sinemayla destek vermeye devam ediyor.
Geçen sene ‘Barış Gelini’ projesi için 8 Mart’ta sanatçı arkadaşı Silvia Moro ile Milano’dan yola çıkan Pippa Bacca adıyla tanınan İtalyalı sanatçı Giuseppina Pasqualina Di Marineo’nun Türkiye’de yarım kalan yürüyüşü Uçan Süpürge’yle sürüyor. Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali, bu sene de ‘barış’ temalı filmlerini Pippa Bacca’ya adıyor.
Kadınlar barış istiyor
Festivalde barış temalı 4 belgesel ve 2 kısa olmak üzere 6 film gösterilecek.
“Türkiye’den Belgeseller” bölümünde yer alan ‘Beyrut'a Gittiğimi Anneme Söylemeyin’ İsrail'in Lübnan saldırısı üzerine ailesinden gizli bölgeye giden Didem Şahin’in yol hikâyesini anlatıyor. Yönetmenin misafir olduğu Beyrutlu ailenin küçük oğlu Ali’nin filmin asistanlığını üstlendiği film bölgeden çarpıcı kareler sunuyor.
“Dünyadan Belgeseller” bölümünde ise İsrailli belgeselci Ayelet Bargur’ın iki filmi gösteriliyor. Haifa Film Festivali’nden ikincilik alan ‘Ağustos Caddesindeki Ev’ (The House On August Street), 1930’ların Nazi Almanyasına götürüyor bizi ve Bargur’un halası Beate Berger’in 100’den fazla Yahudi çocuğu soykırımdan kurtarışının bilinmeyen öyküsünü anlatıyor.
Bargur’un diğer belgeseli ‘Niyetlerin Ardında’ (Behind the Intentions) savaşta yakınlarını kaybetmiş İsrailli ve Filistinli kadınların bir araya gelip barış çağrısında bulunmalarına tanıklık eden umut dolu bir film. Bargur, festival tarihlerinde Ankara’da olacak ve filmlerinin gösterimlerinin ardından seyirciyle buluşacak.
İsrailli bir diğer yönetmen Tamar Yarom’un geçen senenin en çok konuşulan ve ödüllü belgesellerden biri olan ‘Gülümsüyorum, Bak’ı (To See If I'm Smiling), altı İsrailli kadının zorunlu askerlik süreçlerinde soramadıkları soruları, bugün büyük acı ve cesaretle sorgulamalarını kadın bakışıyla anlatıyor. Kadınların on sekiz yaşındayken ellerine verilen güce getirdikleri eleştirilere tanıklık eden film, anti militarist söylemiyle de dikkat çekiyor.
Hollandalı yönetmen Masha Novikova’nın ‘Anna: Cephede Yedi Yıl’ı (Anna, Seven Years On The Frontline) ise unutulmaz bir kadının hayatına odaklanıyor. Çeçen Savaşı’nda Rusya’nın politikalarına muhalif haberleriyle tanınan ve Rusya’da öldürülen gazeteci Anna Politkovskaya’nın yaşamını arkadaşları ve meslektaşlarının tanıklıklarıyla anlatan belgesel Belçika Özgürlükler Festivali’nden “Jüri Özel Ödülü” ile Planete Doc Review’dan “Uluslararası Af Örgütü Ödülü”nü kazandı.
Gördüklerimiz her zaman gerçek midir?
Ece Palaz imzalı ‘Megiddo’ İsrail’de geçen ve savaş karşıtı söylemiyle dikkat çeken bir kısa film. Finalinde, 1988’de İsrailli kadınlarca başlatılan, genellikle suskunluğu temsil eden siyahlar giyinmiş bedenleriyle savaş karşıtı mesaj vermeyi amaçlayan “Siyahlı Kadınlar” hareketiyle de bağ kuran film, sahne tasarımı ve oyunculuklarıyla öne çıkıyor.
Festivalin kısalarından ‘Kuleşov Etkisi’ (Kuleshov's Things) Susana Rey Crespo’nun gerçekle kurguyu karıştırıp şaşırttığı bir film. Gerçek savaş görüntülerini bir araya getiren ama aslında hayali bir savaş yaratıp seyircinin algısıyla oynayan Crespo, görüntünün her zaman gerçeği yansıtmayabileceğini söylüyor.
Barış temalı filmler, 7-14 Mayıs tarihleri arasında düzenlenecek 12. Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali kapsamında ücretsiz gösterilecek.