T24 - Milliyet gazetesi yazarı Metin Münir, Başbakan Tayyip Erdoğan'ın "hem kişi, hem de politikacı olarak birçok eksikleri bulunduğunu" belirtirken, "Kürt Açılımı'ndan sonra onunla ilgili düşüncelerim değişmeye başladı. Bu projeyi başarıyla tamamlanırsa oyum AKP'ye diyecek kadar" diye yazdı.
Metin Münir'in Milliyet'te yayımlanan (21 Ekim 2009) "Başarısız parti başkanları iç çamaşırı gibidir" başlıklı yazısı şöyle:
Siyaset kötü insanların girdiği veya iyi insanların girip kötü şeyler yaptığı yerdir, derler. Bu kuralın istisnaları yok değil.
Akla rahmetli Adnan Kahveci (1949-1993) geliyor. Genç yaşta trafik kazasında ölen Kahveci hem iyi bir insandı hem de iyi şeyler yaptı.
Bana birkaç ay verirseniz ikinci bir istisna bulacağıma eminim.
Sanırım.
Tayyip Erdoğan benim hayalimdeki başbakan değil. Hem kişi hem de politikacı olarak birçok eksiği var. Ama Kürt açılımından sonra onunla ilgili düşüncelerim değişmeye başladı. Bu projeyi başarıyla tamamlarsa oyum AKP’ye diyebilecek kadar.
Bu kesin bir karar değil, tabii.
Eğer beni bir sandalyeye bağlayıp ayak tırnaklarımı kızgın kerpetenle çekerseniz, dişlerimi oyup içlerine çivi çakarsanız ve bir huni marifetiyle kulaklarımdan içeri ısıtılarak sıvı haline getirilmiş kurşun dökerseniz CHP’ye oy vermeye ikna edebilirsiniz.
Bu operasyonları sandalyede otururken değil de Filistin askısında yaparsanız MHP’ye bile oy verebilirim.
Aslında MHP’nin olduğu gibi olmak için mazereti var. Onun genetik yapısı Kürt açılımına veya Ermenilerle dostluk kurmaya elverişli değil. Onlar sadece kendilerini severler.
Esas sorun son zamanlarda üzerinde erken bunama dumanları çıkmaya başlayan CHP’dir.
Baykal, Başbakan’la yapacağı (daha doğrusu yapamayacağı) toplantıyı robot kamera kullanıp banda almak istediğini söyledi.
Bundan daha saçma, gülünç, anlamsız bir şey duydunuz mu?
Ben duymadım.
Pardon. Az daha unutuyordum. Duydum.
Cumhurbaşkanı Gül, Milli Güvenlik Kurulu’na ana muhalefet partisi başkanının da katılmasını istedi. Bu mükemmel bir öneridir.
CHP’li dinozorlar hemen cevabı yapıştırdı. Olabilirmiş ama bir şartla. Yasa değişmeli ve MGK’da görüşülenler açıklanabilir olmalıymış. Aksi takdirde, halk CHP’nin hükümetin dümen suyuna girdiği izlenimine kapılabilirmiş.
Vah zavallı Türkiye. Ne yaptın da böyle bir partiyi hak ettin!
Güneydoğu’ya barış getirmek Türkiye’nin en büyük projesidir.
Kürt sorunu tatlıya bağlanmadan Türkiye uygar bir demokrasi olamaz ve az gelişmişlikten kurtulamaz.
Bu girişime katkı koymak yerine engellemeye çalışanlar Türkiye’ye kötülük yapıyorlar.
Baykal negatif enerji saçan, aklından bir tek orijinal düşünce geçmemiş, hiçbir konuda yapıcı bir önerisi olmayan, sosyal demokratlığı gömmüş sevimsiz bir ihtiyardır.
CHP’nin onunla gidebileceği bir tek yer var: Siyasi partiler mezarlığı.
CHP bir an önce şunu hatırlasa kendine büyük iyilik eder: Başarısız parti başkanları iç çamaşırı gibidir. Sık sık değiştirilmeleri gerekir.