Gündem

Özgür Mumcu: Öldürülen köşe yazarlarının yerini tetikçileri dolduruyor!

Suikaste kurban giden gazeteci Uğur Mumcu'nun oğlu Özgür Mumcu, Star gazetesinde köşe yazmaya başlayan Selahattin Eş Çakırgil'e tepki gösterdi

05 Eylül 2015 13:22

Cumhuriyet yazarı Özgür Mumcu, babası gazeteci Uğur Mumcu'nun öldürülmesine ilişkin Umut Davası sanıklarından Selahattin Eş Çakırgil'in 35 yıl sonra Türkiye'ye dönerek, iktidara yakınlığıyla bilinen Star gazetesinde köşe yazmaya başlamasına tepki gösterdi. "Erdoğan’a âşık olduğunu söyleyen Ethem Sancak’ın gazetesi Erdoğan’ı “kendi değerlerine en yakın”bulan Selahattin Eş’i görmezden gelmemiş" diyen Özgür Mumcu, "Babamın cinayeti, Bahriye Üçok, Muammer Aksoy, Ahmet Taner Kışlalı cinayetleri aynı tetikçiler tarafından işlendi. Selahattin Eş’e medya dünyasına hoş geldin diyoruz. Elbette öldürülen köşe yazarlarının yerini kendisi gibilerin doldurması beklenirdi" ifadesini kullandı.

Özgür Mumcu'nun Cumhuriyet'te "Hoş geldin Selahattin Bey kardeşim" başlığıyla yayımlanan (5 Eylül 2015) yazısı şöyle:

Star gazetesini yürekten tebrik ediyorum. Bugüne dek İslamcı basının kıyıda köşede kalmış yayın organlarında kalem koşturan bir yazardaki cevheri görmüş ve onu transfer etmiş.

Kalemi işlek, zekâsı pırıldak, duruşu ve yerine geldi mi vuruşu isabetli böylesi yazarların gün yüzüne çıkması şüphesiz hem bir ödevdir hem de fikir hayatımıza muazzam bir katkıdır.

Ethem Sancak Bey’e ve onun nezdinde bu kıymetli işi gören herkese bir değil bin teşekkür borçluyuz.

Star gazetesinin bundan böyle haftada dört gün yazarak bir anlamda mürekkep şövalyeliğini yapacak yazarının adı Selahattin Eş Çakırgil.

Muhtemelen tanımazsınız. Ancak ben tanıyorum.

Selahattin Eş olarak. Babamın cinayet davasındaki sanıklardan biri olarak tanıyorum.

Hakkında yakalama emri olan, Interpol’den kırmızı bültenle aranan ve İran’da yaşayan birçok siyasi cinayetin sanığı olarak tanıyorum.

Kanunda yapılan bir değişiklik sonucunda “tutuklanmama güvencesiyle” seneler seneler sonra memlekete dönmüş.

Hoş gelmiş.

Tutuksuz olarak yargılanıyor.

Tabii Star gazetesi yazarını tanıtırken ayrıntılara takılmamış ve şöyle demiş:

“28 Şubat süreci ve devamında da hayatını, 35 yıl boyunca farklı ülkelerde geçirmek zorunda bırakılan Selahaddin E. Çakırgil, Türkiye’ye döndükten sonra Star Medyaailesine katıldı”.

Kaçak yaşadığı onca zamandan sonra, davası senelerdir sürerken birden memleketin adaletine güvenerek dönmesi ülkemizde hukuk devletine ve adalete güvenin yeniden tesis edildiğini gösteriyor.

Zaten kendisi de dönüşünün ardındaki nedeni o sarih üslubuyla izah etmiş:

“Tayyip Erdoğan başta olmak üzere, onun çevresindeki çekirdek kadroyu genel hatlarıyla kendi değerlerime en yakın insanlar olarak görüyorum.”

Herhalde bunca sene gurbette yaşamış bir büyük mağdur memlekete dönünce açta açıkta bırakılacak değildi. Star gazetesi işte burada devreye girmiş. Erdoğan’a âşık olduğunu söyleyen Ethem Sancak’ın gazetesi Erdoğan’ı “kendi değerlerine en yakın”bulan Selahattin Eş’i görmezden gelmemiş.

Babamın cinayeti, Bahriye Üçok, Muammer Aksoy, Ahmet Taner Kışlalı cinayetleri aynı tetikçiler tarafından işlendi. Tetikçiler, bugün Star’da yazan eski kanun kaçağı Selahattin Eş gibi İslamcıydı. O cinayetlere göz yuman, yol veren, cinayetleri destekleyenler ise bu zavallı tetikçi katilleri parmaklarında oynattı.

O zavallı tetikçi katiller ise ağızlarını kulaklarına kadar gererek sırıta kişneye neşeyle insan öldürdüler. Kime ve neye alet oldukları umurlarında değildi.

Kendi döktükleri kanla aldıkları apdestle kıpkızıl namazlara durdular. Seccadelerinde kanlı ellerinin ve alınlarının izleri var.

Devletimiz büyüktür. Kimi katil tutacağını iyi bilir.

Vazifesini iyi yapan bir katil yeterince sabrederse hem adam sırasından sayılacağını bilir hem de maaşa bağlanacağını.

Nasıl olsa ihale yastıklarıyla sırtı pekleştirilmiş bir reis müptelası bulmak zor değildir.

Selahattin Eş’e medya dünyasına hoş geldin diyoruz. Elbette öldürülen köşe yazarlarının yerini kendisi gibilerin doldurması beklenirdi. Kendisine ancak geciktiği için sitem edilebilir.

İlk köşe yazısını 25 Ocak 1993 günü okumayı beklerdik.

Bugünlere nasipmiş.