Gündem

Özden Örnek: Hilmi Özkök ve Aytaç Yalman bildiklerini söylesin

Özden Örnek, ''Bence her iki komutan (Hilmi Özkök ve Aytaç Yalman) buraya gelmeli ve Balyoz olayı ile ilgili ne biliyorlarsa burada açıkça söylemelidirler'' dedi.

25 Nisan 2011 03:00
T24 - ''Balyoz Planı'' davasının tutuklu sanığı eski Deniz Kuvvetleri Komutanı emekli Oramiral Özden Örnek, ''Bence her iki komutan (Hilmi Özkök ve Aytaç Yalman) buraya gelmeli ve Balyoz olayı ile ilgili ne biliyorlarsa burada açıkça söylemelidirler. Onların susması bizleri daha fazla zan altında bırakmaktadır'' dedi.


İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada üye hakim Ali Efendi Peksak, ara kararlar üzerine gelen yazıları okudu. Buna göre, Kara Kuvvetleri Komutanlığından istenen ve davaya konu olan 1. Ordu Seminer Planı'na ilişkin sonuç raporu ile seminere konu olan kroki ve haritalar mahkemeye gönderildi.


İstanbul Emniyet Müdürlüğünden gelen yazıda da dosya ve yürütülen soruşturmayla ilişkisi olduğu düşünülen, bir süre önce de internete düşen ses dosyalarının çözümünün yapılarak, 3 adet 30 sayfalık dökümü ve ses kaydının CD halinde gönderildiği belirtildi.


Duruşmada daha sonra sanıklardan Özden Örnek savunmasına devam etti.


'Balyoz Planı'nın bir iç güvenlik harekat planı, Yunanistan'a karşı hazırlanan 'Suga'nın ise bir deniz harekat planı olduğunu ifade eden Örnek, bu iki planın benzerliğini göstermek veya göstermeye teşebbüs etmenin kabul edilemez olduğunu vurguladı.


Örnek, ''Balyoz'da amacın hükümeti devirmek olarak belirtildiği ifade edilmektedir. Kısmi seferberlik ilan edilmesini sağlamak maksadıyla birtakım görevler yapmak Suga planının vazifesidir. Kısmi seferberlik ilan etmek ise hükümet ve TBMM yetkisindedir. Yani Suga planı, kısmi seferberlik ilanından sonrası ile ilgilenmemektedir. Sıkıyönetim ilan edilir mi, hükümet düşer mi, düşmez mi? Bu planın kapsamı içinde değildir'' diye konuştu.

Kısmi seferberliğin TSK tarafından ilan edilemeyeceğini, sıkıyönetimin yönetmekle, kısmi seferberliğin ise kaynakların kullanımıyla ilgili olduğunu belirten Örnek, ''Elma ve armut gibi. Suga planı kısmi seferberlik ilan edilince yürürlükten kalkar. Amaca ulaşılmıştır. Bundan sonra sıkıyönetim ilan edilir mi? O konunun Suga planı ile ilgisi yoktur'' dedi.


Balyoz planı ile Suga planı arasında vazife ve söylem birliği olmadığını, personel görevlendirmesinde benzerlik bulunmadığını kaydeden Örnek, Suga planının 5-7 Mart 2003 tarihlerinde icra edilen seminerde ne açık ne de üstü kapalı şekilde tartışılmadığını vurguladı.




Örgüt bağı "Arz ederim notu"


İddia makamına göre, kendisi, sanıklardan Çetin Doğan ve Halil İbrahim Fırtına'nın bir örgüt kurmak üzere anlaştıklarını belirten Örnek, iddia makamının hiçbir imzalı veya imzasız belge, ses kaydı, tanık olmadan nasıl bu kanaati edindiğini anlamanın zor olduğunu söyledi.


Örnek, şunları kaydetti:


''Diyelim ki aramızda bir örgüt gerçekten kuruldu, şimdi ikinci konu bu örgütün yaşaması için bir şekilde iletişim ağı olması lazım. Bu iletişim ağının karmaşık, çok modern bir teknolojiye sahip olması gerekmez. Bu hayali iletişim ağının çalıştığına dair bir kanıt var mıdır? Dinlenmiş bir telefon konuşması, yazılı bir belge, aklınıza gelecek herhangi bir ortam. 183 klasör arasında böyle bir belge yoktur. Gölcük'te bulunan sahte belgelerde sanal bir kurye sistemi yaratılmaya çalışılmış olsa da sahtekarlar bu teşebbüslerini yüzlerine gözlerine bulaştırmışlardır.''

İddia makamının bir örgüt olduğu iddiasını kuvvetlendirmek için, 21 Şubat 2003 tarihli bilgi notunun ''arz ederim'' şeklinde ve kendi ismiyle sonuçlanmasını kullandığını dile getiren Örnek, ''Güya o yazı benim tarafımdan Birinci Ordu Komutanı'na yazılmış. İddia makamı, daha biz üç komutanın anlaştığını kanıtlamadan, bir belge ortaya koymadan, bilgi notunda sanki bizim anlaşmamız gerçekmiş gibi yazının Birinci Ordu Komutanı'na hitaben yazıldığını yine kanıtsız olarak ileri sürmüştür'' şeklinde konuştu.



Başarılı ve başarısız darbeler


''Askeri hiyerarşi dışında, bir darbe teşebbüsü ne kadar mümkündür?'' diyen Örnek, 22 Şubat 1962, 21 Mayıs 1963 ve 9 Mart 1971'in hiyerarşi dışı ve başarısız olduğunu, 12 Mart 1971 ile 12 Eylül 1980'in askeri hiyerarşi içinde ve başarılı olduğunu söyledi.


''İddia makamı, 1960 yılından sonra bütün ihtilalleri görmüş, yaşamış olan buradaki insanların bu değerlendirmeyi yapamayacaklarını sanıyorsa, aldanıyordur'' diyen Örnek, şöyle devam etti:

''Burada sanık olarak bulunan kişilerin hepsi ayırımsız, diğer insanlar kadar akıllı ve askerlik konularında da sivillerin tümünden daha deneyimlidirler. Ülkemizde bir darbe olacağını hele askeri hiyerarşi dışında olacağını zannedenler, tamamen yanılırlar. Daha ilk günlerinde darbecilerin bütün iplikleri pazara çıkar. 27 Mayıs'ın başarılı olmasının ana nedenleri ilk olması, istihbarat ağlarının yaygın olmaması ve iletişimdeki teknolojinin geriliğidir. Eğer bu davada iddia makamı, komutanların haberlerinin olmamasını hiyerarşi dışında bir ihtilal hareketi olarak yorumluyorsa, ben başka bir şey söyleyeceğim. Onların haberi yoktu, zira onların haberi olmasını gerektiren hiçbir faaliyet yoktu. Kara Kuvvetleri Komutanlığı konudan haberdardı ve konuyu yasa dışı olarak değerlendirmemiştir. Bunun delili 3 Ocak 2003 tarihli mesajıdır. İddia makamı bir plan seminerini yanlış yorumlamaktadır. Hiç katılmadığı için olsa gerektir.''


Örnek, 2002-2003 döneminde Türk Silahlı Kuvvetleri içinde hiyerarşi dışında veya içinde bir cunta örgütlenmesi, aynı tarihlerde Deniz Kuvvetleri Komutanlığı içinde herhangi bir cunta örgütlenmesi olmadığını belirterek, ''Akıl sağlığı yerinde olan herhangi bir kimsenin, davul-zurna ile ve de aylar önce ilan edilmiş toplantılarda darbe planları görüşülüp, olgunlaştırılıp bunların ayrıca gelecek nesillere devredilmek üzere kasalara konulup saklandığını kabul edebilir mi?'' diye konuştu.



Haberi olmadığı eyleme nasıl engel oldu


İddianamede, ''Darbenin gerçekleşmemesinde dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman'ın rolü olduğu, hatta bu durumla ilgili olarak, Çetin Doğan'ın kendisine ağır ithamlarda bulunduğu'' şeklindeki iddialara değinen Örnek, Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanlarının Çetin Doğan'ın faaliyetlerinden haberi olmadığı, dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman'ın bir darbe eylemine engel olduğu iddiasını anımsattı.


''Acaba Kara Kuvvetleri Komutanı haberi olmadığı bir eyleme nasıl engel olmuştur? Ne kadar büyük çelişki'' diyen Örnek, ''Zamanın Kara Kuvvetleri Komutanı bahsetmiş olduğum bu iki iddia ile zor durumda kalmıştır. Kendisi daha ağzını açmadan medyada hakkında hoş olmayan spekülasyonlar yapılmıştır. Buradaki iddialar kanımca savcıların kanıtsız savları olarak kaldığı sürece kendisi hakkında yersiz yakıştırmalar devam edecektir. Emekli Orgeneral Hilmi Özkök için de aynı durum mevzu bahistir. Bence her iki komutan buraya gelmeli ve balyoz olayı ile ilgili ne biliyorlarsa burada açıkça söylemelidirler. Hiçbir şey bilmiyorlarsa onu da burada açıklamalıdırlar. Onların susması bizleri daha fazla zan altında bırakmaktadır. Sanki korunuyormuşuz intibası kamuoyuna yayılmaktadır.''



Şifresiz dosyalar


Darbe planı içerdiği iddia edilen 11, 16,17 no'lu CD'ler ve 5 no'lu hard disk içerisinde yüzlerce dosya olmasına rağmen hiçbirinin şifreli olmadığına dikkati çeken Örnek, ''Çünkü onları oralara koyanlar okunmalarını istiyor. Okunmazlarsa savcıların işine yaramazlar. YGS'de bile şifre kullanılıyor, ama yasa dışı dosyaları CD ve hard diskte güya muhafaza edenler aptallıklarından bunu düşünemiyorlar ve bu dosyaları şifrelemeye gerek bile görmüyorlar. Acaba kim kimi kandırıyor?'' şeklinde konuştu.


Duruşma Örnek'in savunmasıyla devam etti.

Bu arada, duruşmada Örnek'in savunması sırasından tutuklu sanıklardan Binbaşı Behçet Alper Güney rahatsızlandı. Sağlık ekipleri tarafından müdahale edilen Güney'in epilepsi krizi geçirdiği belirtildi. Güney, daha sonra tekrar duruşma salonuna geldi.