Dünya

Ötanazinin yayınlanması etik mi değil mi?

İngiliz profesörün ölüm anı televizyonda yayınlanınca, ‘Bu olay etik mi, değil mi?’ tartışması başladı

11 Aralık 2008 02:00

* İngiliz profesörün ölüm anı televizyonda yayınlanınca, ‘Etik mi, değil mi?’ tartışması başladı. Profesörün eşi, ahlaki olmayan davranışın, ötanaziye izin vermemek olduğunu düşünüyor 

* İngiliz Sky televizyonunda dün gece yayınlanan "Ölüm Hakkı" adlı belgesel programda, iki yıl önce hayatına son veren Craig Ewert'in son dakikaları ve kendi eliyle yaşamını noktaladığı anlar gösterildi. Program ötanazi karşıtları tarafından tepkiyle karşılandı.

Emekli Profesör Craig Ewert, motor nöron hastasıydı ve 2 ila 5 yıl ömrü kaldığı söylenmişti. Ama hastalığı beklenenden çok daha hızlı ilerledi ve kendi deyimiyle, "ölüm ya da acı çekerek ölüm" arasında tercihini yaptı, hayatına son vermeye karar verdi. Bunun için iki yıl önce ötenazinin yasal olduğu İsviçre'deki Dignitas kliniğine gitti.

Elma suyu içine katılmış ilaçlarla hayatına son verilen Craig Ewert’in ölüm anının televizyonlarda yayınlanması, konunun etik yanıyla ilgili bir dizi tartışmayı gündeme getirdi. 

Eşine son sözü: Seni seviyorum 

Sky Real Lives kanalında yayımlanan "Ölüm Hakkı" isimli programda, Ewert'in bu klinikte hayatını sonlandırdığı anlar görülüyor. Ewert, eşi Mary'yi son bir kez öpüyor. "Seni çok seviyorum." diyor. Eşi, "İyi yolculuklar. Umarım yine görüşürüz" diyor. Ardından Ewert'e bir bardakta bir karışım veriliyor. Bunu içince öleceği söyleniyor. Pembe bir kamışla bu sıvıyı içiyor. Ardından biraz elma suyu ve müzik istiyor. Gözlerini kapamadan hemen önce ise "Teşekkür ederim" dediği duyuluyor.

Reyting avcılığı mı?

Oscar ödüllü belgeselci John Zaritsky, hazırladığı programın ötenazi tartışmalarına yeni bir boyut katacağını söylüyor. Ötanazi karşıtları, programın reyting avcılığının son halkası olduğu görüşünde. Bunun, insanları hayatlarını sona erdirmeye teşvik edeceğini, hatta kendilerini buna zorunlu hissedebileceklerini söylüyorlar. Bu görüştekiler, "İnsanlar 'yaşanmaya değmeyecek bir hayat' olabileceği fikrine inanmaya başlayabilir" diyorlar.

35 yıllık eşi kararı savundu

Eşinin ölümünün televizyonda yayınlanmasıyla ilgili tartışmaya son vermek isteyen Mary Ewert, bunun eşinin kararı olduğunu söyledi. Ewert, eşinin insanların ötanazi üzerine düşünmesi ve konuşması için görüntülerin yayınlanmasını istediğini söyledi. “O dürüst bir adamdı. Ölümünün de dürüst olmasını istedi ve bu durumda olan herkese örnek oldu” diye konuşan Ewert, konuyla ilgili bir kamuoyu oluşturulması için görüntülerin iyi bir tetikleyici olacağını açıkladı.

Ölüm de gerçek

Yaşam gibi ölümün de kabullenilmesi gereken bir gerçeklik olduğunu ve bunda saklanacak bir yan olmadığını düşünen profesör, etik olmayan asıl durumun kendi durumundaki binlerce kişinin ölme hakkını kazanamaması olduğunu düşünüyormuş.

Toplumun, ötanazi kavramıyla tanışmasını isteyen Ewert, ölüm anının televizyonda gösterilmesinin bu konuda yapılacak en çarpıcı eylem olacağını düşünmüş. “Eşim, bu davranışıyla ötanazi bir tabu olmaktan çıksın istedi” diyen Ewert, bu bir sinema filmi ya da bir belgesel değil. Bu görüntüler onun durumundaki kişilere casaret verecek” diye konuştu.

‘Önce eğlenelim, sonra öleyim’

Görüntülerde Ewert’in kızı babasıyla ilgili bir anısını anlatıyor, “Babam biz küçükken hep şöyle derdi: Eğer bir gün tedavisi imkânsız bir hastalığa yakalanırsam beni Amsterdam’a götürün. Orada bir gece eğlenelim ve ertesi gün kendi kendime ölmeme izin verin.”
Gözyaşları içinde konuşan çocuklar da babalarının kararına saygı duyduklarını söylüyor.

Ewert, birkaç yıl önce motor nöron hastalığına yakalanmış ve üniversitedeki görevinden ayrılmıştı. 59 yaşındaki Ewert’in ölümü televizyonda gösterilen ilk ötanazi oldu.