Çiğdem Toker*
Giriş notu:
Bir bütçe kalemi olan örtülü ödenek, Nisan 2015’ten bu yana cumhurbaşkanı ile başbakanın ortak kullanımında.
O tarihten bugüne dek harcanan “ortak” örtülü ödenek tutarı: 3 milyar 332 milyonTL.
(Bugünün kuruyla 876 milyon dolar)
***
Bir yasa metninin adı uzunsa, korkun.
O uzun adın içinde “bazı” kelimesi geçiyorsa, daha çok korkun.
Adında “bazı” sözcüğü olan her yasa metni “torba”dır.
Her “torba”, kanun sistematiğine saygıdan yoksun, Meclis’in müzakere adabını yok sayan, fast-food yasama metinleridir.
Kaba aritmetikten güç alan hiçbir torba yoktur ki, halkın paraları adres değiştirmesin.
Ve hiçbir torba yoktur ki, ödediğimiz vergiler bir yerden bir başka yere, bazen hızla, bazen dolambaçlı yollar izleyerek aktarılmasın.
***
Cumhurbaşkanını, başbakan emrindeki örtülü ödeneğe ortak eden yasal düzenleme de böyleydi.
Bir torbaya (6639 sayılı kanun) sabaha karşı eklenmişti. “Herkes uyuyordu” demenin faydası yok, uyunmasa da “aritmetik” zoruyla konulacağı belliydi. Bugün son virajı referandumla dönülmek istenen rejim değişikliğinin, planlı adımlarından biriydi çünkü.
Muhalefet itiraz etti. Örtülü ödeneğin temel kullanım amaçlarından birinin “kapalı istihbarat ve kapalı savunma” olduğu hatırlatıldı.
Cumhurbaşkanı görev ve yetkilerinin listelendiği 104. maddede “kapalı istihbarat ve kapalı savunma yapmak” gibi bir icrai görevin yer almadığı anlatıldı. Olmadı.
“Torba”ya eklenen madde, cumhurbaşkanının yapacağı örtülü ödenek harcamasının Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle belirleneceği kuralını getiriyordu.
Muhalefet itiraz etti. Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile neler yapılabileceği yine anayasada sayılmıştı.
Örtülü ödenek bunların içinde de yoktu. Dinlenmedi.
Yanı sıra, örtülü ödenek öyle bir düzenlemeydi ki, bir değişiklik yapılması isteniyorsa Bütçe Kanunu’nda değişiklik yapılmalıydı. Bu yapılmadığı için de anayasaya aykırıydı.
Takan olmadı.
***
Neredeyse iki yıl geçti. Ve kritik haber, 18 Ocak’ta AA’dan geldi.
Anayasa Mahkemesi (AYM) başbakanın kullanımındaki örtülü ödeneğe, torba kanunla cumhurbaşkanının da ortak edilmesinde anayasaya aykırılık görmemiş. Yüksek Mahkeme, CHP’nin iptal başvurusunu reddetmiş. Gerekçeleri henüz bilmiyoruz.
AA muhabiri Aylin Sırıklı’nın imzasıyla geçilen 18 Ocak 2017 tarihli haberde, başvurunun reddedildiği ve ret kararının da “oybirliği”yle alındığı belirtiliyor.
Gerekçeli karar -kimbilir ne zaman-yayımlandığında belki aydınlanırız.
OHAL KHK’lerini inceleme konusunda 25 yıl önce aldığı aksi yöndeki içtihadından sapan, anayasa maddesini gerekçe göstererek kendisini yetkili saymayan AYM, bütçe kanununda değişiklik yapılması anayasal zorunluluk olan örtülü ödenekte torba kanunla değişiklik yapılmasını anayasaya aykırı bulmadı.
Hoş, AYM “torba” kanundaki örtülü ödenek maddesini iptal etseydi de ortaya kaotik bir tablonun çıkacağı aşikâr.
Mesela yazı girişinde aktardığım ortak harcanan 3 milyar 332 milyon TL’nin akıbeti ne olacaktı? Yeterince sancılı bir soru değil mi? İçinde ekonomi var, hukuk var, siyaset var...
Bu karmaşıklıktaki bir soruna çözüm üretmek yerine, ret kararı vermenin “konforu” ise ortada.
Cumhurbaşkanı’nın referandum için meydanlara inme olasılığının konuşulduğu bugünlerde, AYM’nin ret kararı, ülkeye dayatılan başkanlık sisteminin ön tahkimatı niteliğini taşımakta.
Bu yanıyla da örtülü ödeneği biraz daha sarıp sarmalamaya katkı sunuyor.
Hayırlı olsun.