Otuzlu yılları tamamlayıp 40 yaş virajına giren kadınları bekleyen sorunlardan biri de kilo problemidir.
Prof. Dr. Osman Müftüoğlu, Hürriyet gazetesinde yayımlanan yazısında kadınların orta yaş döneminde kilo almasının nedenlerini anlatıyor. Müftüoğlu’nun yazısı şöyle:
“Otuzlu yılları tamamlayıp 40 yaş virajına giren kadınları bekleyen sorunlardan biri de kilo problemidir.
Çoğu kadın yaşam tarzını değiştirmemesine aynı şeyleri yiyip içmesine ve aktivitesini eskisi gibi sürdürmesine- rağmen “belimdeki bu kalınlaşma nereden kaynaklanıyor?” sorusunun yanıtını tam da bu yaşlarda aramaya başlar.
Eskiden doğumları sonrasında bile kolayca verebildiği 3-5 kilo fazlayı neden veremediğini merak edenlerin sayısı da az değildir. Kısacası orta yaşla birlikte kilo problemi ile karşılaşma olasılığı artar. Bazı kadınlar eskisinden daha fazla yemek yemeseler bile kilo problemi ile karşılaşır.
Orta yaş döneminde ortaya çıkan bu sorunun temel nedeni metabolizmanızın yavaşlamasıdır. Bu dönemde metabolizmanız eskiye oranla yüzde 10 civarında daha yavaş çalışmaya başlar. Ayrıca hormonlarınız azaldıkça metabolizmanızdaki yavaşlama derinleşir, yağ depolaması iyice belirginleşir. Bu yetmezmiş gibi bazı kadınlarda premenopoz-menopoz aşamasında iştah açılması da problem yaratmaya başlar.
Sorun sadece hormonal değişimlerden de kaynaklanmaz. Doğal olarak kadınlar da erkekler gibi “yaşlandıkça yağlanma eğiliminde olan” bir bedene sahipler. Beden kendini koruma içgüdüsüyle genetik kodlarının emirlerine uygun bir şekilde yaşlandıkça yağlanma eğilimine girmiştir.
Beden kendi dilini okur
Bu değişimlere genetik mirasınızda varsa insülin direncinin devreye girmesini de eklemek gerekir. Ayrıca başta Haşimato tiroiditi olmak üzere birçok nedenle ortaya çıkabilen tiroid sorunu riskiyle karşılaşma olasılığınız yaşınız ilerledikçe artacaktır.
Sonuç olarak orta yaşlı kadınları kilo alma problemi şu veya bu şekilde etkiler. Çünkü ne yaparlarsa yapsınlar metabolizmaları artık kendi başlarına hareket etmeye, beden kendi bildiğini okumaya başlamıştır. İşte bu nedenle birkaç kiloluk fazlalıkları önemsememek, ciddi bir kilo alma problemi olmadığı sürece kilolarınızla barışmak ilk adım olmalıdır. “Dolgun ama halinden memnun bir hanım” olmak bazen razı olmanız gereken bir durum haline gelebilir.
Bana sorarsanız 40’lı yaşların başından itibaren her kadının 2-3 kiloluk fazlalıkları dert etmemesi ve küçük kilo artışlarıyla kalıcı bir barış ilan etmesinde fayda var. Ama bu durum kilo almayı sürdürmeniz ve aşırı kilolu ve obez olmaya izin vermeniz anlamına da gelmiyor.
Ben 40’lı yaşlardan itibaren kilo, bel çevresi ölçümlerini, bel/kalça oranı takiplerini daha ciddi yapmanızı, bel çevrenizin 90-92 cm.nin üzerine çıkmasını hoş karşılamamanızı tavsiye ediyorum. Eğer kalıcı ve ilerleyici bir kilo problemi yaşarsanız sadece kilonuzu değil, kan değerlerinizi de ölçtürün.
TSH, açlık tokluk şekeri ve insülinleri yaptıracağınız ilk testler olsun. Daha çok sebze tüketmek, meyve tüketiminizi dikkatle izlemek, un, şeker, nişasta üçlüsünden mümkün olduğu kadar uzak durmak ve tabi bu arada egzersizi ihmal etmemek ilk önlemleriniz olsun. Bu basit önlemler hâlâ işe yaramıyorsa bir beslenme ve kilo yönetimi merkezinden yardım isteyebilirsiniz."