T24 - Demokrasi ve Özgürlük İçin Yargıçlar ve Savcılar Birliği (Demokrat Yargı) Eşbaşkanı, "KCK, Ergenekon, Balyoz gibi davalar siyasi gerilimlerin ana zeminine iyice yerleşirken savcılık fezlekeleri ve iddianameler de neredeyse temel 'siyasi analiz metinleri'ne dönüşmeye başladı" dedi. Ertekin, yargının giderek "ordu"laştığını vurgularken, "Geleneksel güç olan orduyu alaşağı eden bir yargının bu kez kendisinin 'ordulaşması' çok gerillimli bir siyaset alanını da beraberinde getiriyor" yorumunda bulundu.
Demokrat Yargı Başkanı Orhan Gazi Ertekin, Radikal gazetesinin İki ekinde "İddianameler çağı" başlığıyla yazdığı (13 Kasım 2011) yazısından bazı bölümler şöyle:
Eski devlete yeni ilaç
Türkiye'de bugün siyasal alanın sınırları ile temel yönetim mekanizmalarında bir dönüşüm yaşanıyor. Siyasal düzen kendini anti-terör söylemi ve yargı kurumu üzerinden yeniden yaratıyor. Her ikisi de aslında bildiğimiz zamanlara ait politik yönetim araçları. Fakat bugün, siyasal düzenin yeniden yapılaşması sürecindeki aktüel kıymetleri geçmişin çok ötesine geçti Ve dahası bu durum, "yeni iktidar düzeni"nin siyasal temel karakteristliğine dönüştürmek üzere. Birinci önemli nokta yargının giderek "ordu"laşıyor olması ve askerin siyasetteki geleneksel rolünü üstlenerek siyasi düzenin sınırlarını belirlemeye başlaması. İkincisi ise anti-terör söyleminin bu yeni Cumhuriyet düzeninin temel yönetim mekanizmalarını temsil etmeye başlaması.
Yargı 'ordu'laşıyor
Türkiye'de devlet düzenine giderek daha belirgin bir biçimde yargının yeni siyasal rolü üzerine düşünmek anlmına geliyor. Geleneksel güç olan orduyu alaşağı eden bir yargının bu kez kendisinin "ordulaşması" çok gerillimli bir siyaset alanını da beraberinde getiriyor. Askere karşı demokrasi pratiklerinin bir aracı olan yargı, kendi varlığını onun politik boşluğuna yerleştirdiği ölçüde "yeni demokrasi" iddiasını bir skandala dönüştürüyor. Demokrasi adına demokrasinin lağvı! Bunu bize ordu geçmişte pek güzel öğretmişti. şimdi gündelik hayatın bütün alanlarına nüfuz eden ve "demokrasimizi" de koruyan yeni bir gücü kutluyoruz.: Artık, bir zamanlar orduya seslenildiği gibi, "Çok yaşa yargı", "Sen milletin özü, sen milletin sözü, sen milletin gözüsün!" dönemindeyiz. Bunu tamamlayan noktalardan birisi Özel Görevli Mahkemelerin olağanüstü reflekslerinin tüm bir yargının "sağduyusu"na dönüştürmeye başlaması. Bu aşamadan sonra bütün bir yargı "özel görevli" bir döneme girmiş durumda ve bu durum onu yeni iktidarın tanımlanmasında birincil bir politik araca dönüştürüyor. Tabii ki aynı zamanda demokrasi ve adalet arayışımızın da birincil muhatabı haline getiriliyor. Şunu bir köşeye yazalım: Yargıyı demokratik bir sorgulamadan geçirmeden ve gerçek siyasal konumuna iade etmeden ortalama bir demokrasiden uzak kalmaya devam edeceğiz.