Ekonomi

Organik yakıt ikilemi

Organik yakıt ekonomik cazibesini kaybetmesine rağmen AB tarafından teşvik ediliyor. Petrol türevleri alternatifi-nin çevre bilançosu da umulduğu kadar olumlu değil.

05 Haziran 2014 18:44


Avrupa Birliği (AB) 2020 yılına kadar ulaştırmadaki yenilenebilir enerji payının yüzde ona çıkarılmasını kararlaştırdı. Benzin ve dizel yakıtın litre başına yüzde altı oranında daha az sera gazı çıkarması öngörülüyor. Bu oranlara ulaşılabilmesi ve önümüzdeki yıl yürürlüğe girecek olan sera gazı üst sınırının tutturulabilmesi için sıvı organik yakıt üretiminin arttırılması gerekiyor. 2015’ten itibaren organik yakıt üreticisinden, sera gazı emisyonunun fosil yakıtlara kıyasla tam olarak ne kadar azaltıldığını onaylatması istenecek. Organik yakıt işletmeleri gelecek endişesine sürüklenirken, uzmanlar sera gazı kotasının iklim bilançosunu etkileyeceğinden kuşkulular.

Organik yakıtın tartışmalı çevre bilançosu

Doğayı sarıya bürüyen kolza tarlaları hasattan sonra bol miktarda organik dizel elde edilmesini sağlayacak. Almanya’da ulaştırmanın sera gazı emisyonundaki payı yüzde 30’u buluyor. Bitkilerden elde edilen organik yakıt sayesinde petrol türevlerine daha az ihtiyaç duyulacağı düşüncesiyle organik yakıttan alınan akaryakıt vergisi 2002 yılında kaldırılmıştı.

Alman Çevre ve Doğa Koruma Federasyonu’nun (BUND) ulaştırma uzmanı Jens Hilgenberg 2000 yılında 340 bin ton olan organik dizel sarfiyatının 2007 yılında 3,3 milyon tona ulaştığını ve dengelerin bozulduğunu, geniş tarım arazilerine ‘zirai dizel’ elde etmek amacıyla mısır ve kolza ekilmeye başlandığını, söylüyor.

Daha sonra fosil enerjiye etanol karıştırma yöntemine geçildi. Etanol üretmek için de çiftçi soya, mısır, buğday ve şeker pancarı ekmeye başladı. Avrupa, ABD ve Brezilya’dan gelen yüksek talep nedeniyle dünya organik yakıt üretimi son on yılda beş katına çıktı.

Organik yakıt heyecanının zamanla dinmeye başlamasında bu yeşil enerjiye tanınan vergi muafiyetinin, benzine belli oranda ilave edilmesi karşılığında kademeli olarak kaldırılması ve organik yakıt hammaddesinin sürdürülebilir üretimden kaynaklandığını sertifikalandırma mecburiyeti önemli rol oynuyor. Böylece artık bu amaçla ormanlar katledilmeyecek ve yılbaşından itibariyle de benzine ilave etme mecburiyeti kalkacak. Gelecekte zirai ürünlerden elde edilen yakıtın iklimin korunmasına katkıda bulunması ve sera gazı emisyonunun fosil yakıttan yüzde 35 oranında düşük olması şartı aranacak.

Hatalı teşvik politikasından dönüş

Alman Organik Yakıt Üreticileri Birliği Başkanı Frank Brühning şimdiden düşük emisyon hedefinin üzerine çıktıklarına dikkat çekiyor.

Brühning, Üretim zincirinin gübreleme, üretim ve nakliyat gibi bütün halkalarının toplam sera gazı emisyonunu hesaplayıp bu rakam fosil enerjinin referans değeriyle karşılaştırıldığında, organik sıvı yakıtın fosil enerjiden yüzde 50 ila yüzde 60 daha az zararlı olduğunun görüleceğini, belirtiyor.

2007 yılından itibaren gözden düşmeye başlayan organik yakıtçılığın iklime zarar verdiği öne sürülmüştü. Açlık felaketleri baş gösterdiğinde, buğday, mısır ve diğer tarım ürünlerinin sofra değil yakıt deposu için üretildiği, tarlada yakıt hammaddesi yetiştirilmesinin gıda maddesi fiyatlarının artmasına yol açtığı söylenir.

Organik yakıtın çevre dostu olmamasında daha fazla verim almak amacıyla petrol bazında üretilmiş gübre kullanılması da rol oynuyor.

Organik yakıt lobisi var gücüyle ayrıcalıklarını korumaya çalışıyor. Çiftçilik yapan Christian Gladbach da organik dizelin geleceğinden endişesi olmadığını söylüyor.

Kolzayı, organik yakıt hammaddesi olarak yağ değirmenlerine satan bu çifti,

“Piyasada belirlenen organik yakıt fiyatı tepetaklak olmadığı sürece kolza yetiştireceğiz. Kolza bizim açımızdan ekonomik verimi son derece yüksek bir bitki. Dönüşümlü ekim sistemine de uygun. Bu bakımdan çeşit sıralamasını değiştirmemiz için herhangi bir neden bulunmuyor”, diyor.

Ama bu çiftçi de, motorlarının organik dizele uygun olmasına rağmen tarladaki araçlarını litre fiyatı daha düşük olan petrol türevi dizelle çalıştırıyor.