T24 - Başbakanlığı döneminde Bülent Ecevit'in Dış Politika Danışmanlığı görevini üstlenen emekli Büyükelçi Ertuğrul Çırağan, PKK lideri Abdullah Öcalan'ın Kenya'dan Türkiye'ye getirilmesinde İsrail gizli servisi MOSSAD'ın rolü olduğu görüşüne katıldığını açıkladı.
Öcalan 15 Şubat 1999'da Kenya'nın başkenti Nairobi'deki Yunanistan Büyükelçiliği'nden alınarak Türkiye'ye getirildiği sırada Başbakan olan Bülent Ecevit'in Dış Politika Danışmanlığı'nı yapan Çırağan, operasyona ilişkin olarak önemli bir açıklama yaptı.
Çırağan, NTV'de Banu Güven'in sorularını yanıtlarken (1 Mart 2010), İrlandalı yazar Gordon Thomas'ın “Gideon'un Casusları – Mossad'ın Gizli Tarihi” adıyla yayımlanan kitabında verdiği bilgilerle ilgili tahminlerini dile getirdi.
Ecevit'in İsrail Başbakanı Netanyahu'dan istediği yardımın ardından Öcalan'ın MOSSAD ajanları tarafından yakalanarak Türk yetkililere teslim edildiği haberlerini değerlendiren Çırağan, Ecevit'in Irak Dışişleri Bakanı Tarık Aziz ile görüşürken ani bir haber aldığını anlattı. Bu sırada telaşlandığını gözlediğini belirtttiği Ecevit'in izin isteyerek görüşme salonundan ayrıldığını ve bir daha geri dönmediğini açıklayan Çırağan, şu açıklamayı yaptı:
“Sayın Ecevit, Öcalan'ın yakalanışını duyurduğu basın konferansında bu konuda herhangi bir açıklamada bulunmadı. Benim kişisel fikrimi sorarsanız, bu olayda MOSSAD'ın dahli olabileceğini olası görürüm. Neden derseniz; MOSSAD'ın Hitler'in sağ kolunun yakalanması ve Entebbe baskını gibi çok önemli deneyimleri var. Benim bu kanaatimin bir nedeni de, Öcalan operasyonunun Nairobi'de gerçekleştirilmiş olması. Ben Öcalan'ın yakalanmasında MOSSAD'ın parmağı olduğunu olası görürüm.”
Ecevit 'Apo'yu niye verdiler bilemiyorum' demişti
Öcalan'ın yakalanışına ilişkin olarak yaptığı ilk açıklamada “Genelkurmay Başkanlığı ve MİT'in başarılı operasyonu” diyen Ecevit, daha sonra “Öcalan'ın neden Türkiye'ye verildiğini bilmediğini” belirterek bu konuda şaşkınlık duyduğu izlenimini vermişti.
“ABD'nin, idam cezasının kaldırılması koşuluyla mı Öcalan'ı Türkiye'ye teslim ettiği” sorusuna yanıt verirken Ecevit'in dile getirdiği bu sözler, 13 Nisan 2005'te Sabah gazetesinde yayımlandı. Ecevit, soru üzerine şu yanıtı vermişti:
“Kesinlikle böyle bir koşul yoktu. Zaten söyleyemezler, çünkü kendilerinde idam yasası hala yürürlükte. Bize niye Apo'yu verdiler, onu hâlâ ben de bilemiyorum...”
Ecevit'in MİT Müsteşarı'yla birlikte yaptığı tarihi açıklama
Ecevit, Başbakan olarak 16 Şubat 1995 sabahı saat 11.00'de Başbakanlık'ta, önceden hazırladığı şu açıklama metnini okumuştu:
"Bu sabaha (dün) karşı saat 03.00'den itibaren bölücü terör örgütünün başı Türkiye'dedir. Dünyanın neresinde olursa olsun devletimizin onu ele geçireceğini söylemiştik. Bu devlet sözü yerine getirildi, şehit analarına verilen söz yerine getirildi.
Bütün dünyadan dışlanan Abdullah Öcalan sonunda kendisini Türkiye'nin kucağında buldu. Yaptıklarının ve yaptırdıklarının hesabını artık bağımsız Türk adaletine verecektir.
Bölücü terörle Türkiye'de bir yere varılamayacağını, devletimizle başedilemeyeceğini artık herkes anlamalıdır.
Bölücü örgütün elebaşı Apo'nun tuzağına, onun adamlarının tuzağına, bunlara destek verenlerin tuzağına düşmüş olan gençlere seslenmek istiyorum. Dağlarda, mağaralarda hem kendini ateşe atan hem de analara, babalara ve tüm milletimize derin acılar çektiren gençlere çağrıda bulunmak istiyorum: Sizler yıllardan beri cinayetlere alet edilirken, dağlarda, mağaralarda sürüm sürüm süründürülürken, lider sandığınız kimse, elini sıcak sudan soğuk suya sokmadan konaklarda refah içinde yaşıyordu. Kimi işbirlikçileri de bazı Avrupa ülkelerinde refah içinde yaşıyorlardı.
Onların tuzağına düşen gençlere sesleniyorum: Artık çıkmaz yolun sonuna geldiniz. Kendinizi devletin adaletine teslim edin. O zaman kuşkusuz milletimiz de bugün Meclis gündemindeki Pişmanlık Yasası'ndan yararlandırılmanızı sağlayacaktır.
Gelin artık, analarınıza babalarınıza kavuşun. Gücünüzü masum insanların canına kıymak için değil, devletle elele halkımızı kalkındırmak için kullanın. Sizleri ateşe atanlara, sizleri intihara, açlık grevlerine, kışkırtmaya kalkışanlara artık yeter deyin."