Gündem

New York Times: Türkiye’de yasaklar ilginç biçimde edebiyat dünyasına uzanmıyor

"Bugün hapse girmeyen bazı Türk yazarlar, neden böyle olduğunu merak ediyor olabilir"

05 Aralık 2016 17:27

Rod Nordland / New York Times *

Bugün hapse girmeyen bazı Türk yazarlar, neden böyle olduğunu merak ediyor olabilir.

Bu ülkenin edebi dünyası, hapsedilme ve baskıya karşı gurur duyan bir geleneğe sahip; ancak başarısız darbe girişimi sonrasında Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan yönetiminin uyguladığı yasaklamalarda bazı ana akım yazarlar, tuhaf bir şekilde kısmen ‘dokunulmamanın’ tadını çıkardı.

Bu hapiste yazar olmadığı anlamına gelmiyor: Ünlü bir romancı ve insan hakları savunucusu Aslı Erdoğan müebbet hapis istemiyle yargılanıyor. Erdoğan'ın başarısız darbeyi organize etmekle suçladığı, sürgün edilen Fethullah Gülen'le bağlantılı 29 yayınevinin binlerce kitabı kitapçılardan, üniversitelerden ve okullardan çekildi ve kağıt hamuru yapıldı.

Cumhurbaşkanı ile akrabalık ilişkisi bulunmayan Aslı Erdoğan, kitaplarındaki herhangi bir şey için değil, Özgür Gündem’deki çalışmaları nedeniyle hapiste. Bir başka romancı Ahmet Altan ve bir akademisyen olan kardeşi Mehmet Altan, darbe girişimi lehinde "bilinçaltı mesajları" verdiği gerekçesiyle hapse girdi (Aynı şekilde, kitapları nedeniyle değil, bir televizyon yayını nedeniyle.)

Kürt yanlısı sayılmayan ana yayıncıların eserleri, baskılardan etkilenmedi. Yetkililere göre Aslı Erdoğan'ın kitapları satılmaya devam ediyor ve hatta satışlar eskisinden de iyi.

Entelektüel alanlardaki diğer insanlarla karşılaştırıldığında, yazarlar beklenenden daha az cezalandırıldı. Darbe girişiminden bu yana, yüzlerce akademisyen ve binlerce öğretmenin yanı sıra yaklaşık 120 gazeteci hapsedildi. Demir parmaklıklar arkasında sadece üç yazar var, hiçbiri kitapları nedeniyle tutuklu değil.

Şimdiye kadar edebiyat dünyasına neden ’af çıktığı’ belli değil. Bazıları, bunun kitap dünyasının gazetecilikten daha yüksek olan statüsünü yansıttığını düşünüyor ve yazarlara baskı daha önceki otoriter dönemlerle tatsız ilişkilere sahip. Diğerleri, yazarların sorunlu olabilecek konulardan uzak durarak kendilerini sansürlediklerini söylüyor. Birçoğu, bunun kısa süreli bir safha olabileceği konusunda uyarıda bulunuyor.

Bu Türkiye’deki edebi figürlerin yaşanan olaylarla ilgili olarak açık sözlü konuşmadığı anlamına gelmiyor. 2006'da Nobel Edebiyat Ödülü'nü kazanan Orhan Pamuk (bu alanda ödülü alan tek Türk), "Son 30 yılda romancıların başı eserleri nedeniyle belada değildi” diyor.

Fakat Orhan Pamuk Erdoğan hükümetiyle sık sık ters düşüyor. Pamuk “Hükümet ve mahkemelerle birkaç sorun yaşadım; romanlarım değil, verdiğim röportajlar ve kısa politik yazılarım nedeniyle. Türkiye’de basın yoluyla politik yorumlarda bulunmak tehlikeli ve darbe girişiminden sonra ifade özgürlüğü daha da kötüye gitti” diyor.

Sel Yayıncılık'ın sahibi Irfan Sancı, yayımladığı kitaplar nedeniyle 10 kez soruşturma geçirdi, serbest ve üç yıllık hapis cezasına itiraz etti. Ancak bu suçlamaların tamamı müstehcenlik suçlamalarıyla doluydu ve çoğunlukla William S. Burroughs'un Beat romanları veya Guillaume Apollinaire'in erotik eserleri gibi yabancı eserleri içeriyordu.

Özellikle mevcut hükümete yönelik sosyal ve politik eleştiriler, yazarları hapse gönderiyor, ancak nadiren kitapları nedeniyle.

Tabii bu da eserin Gülen hareketi ile hiçbir ilgisi yoksa ve Kürt meselesinde sempatik bir yaklaşımdan kaçınılması halinde… Ancak çoğu Türk, darbe girişimine Erdoğan’dan nefret etmesine rağmen karşı çıktı. Sadece birkaç yıl önce, Gülen hareketi cumhurbaşkanıyla birlikte olduğunda, Gülen'in takipçilerinin yazarlara zulmetmekten sorumlu tutulduğu hafızalardaki tazeliğini koruyor.

Kürt meselesi de kasvetli, zira Türk ordusu yasadışı PKK ile bir sıcak savaş halinde… 

Yine de, hiç kimse geçici ve sınırlı olduğu kanıtlanan dokunulmazlıktan cesaret almıyor. Tutuklanan Turhan Günay'ın yönettiği Cumhuriyet Kitap’ta yayımlanan incelemelerin editörlerinden Eray Ak, "Evet, kitaplar gazetelerden daha dokunulmaz görünüyor ve kitap yazarlarını suçlamaktan biraz korkuyorlar" diyor.

Cumhuriyet'in avukatlarından Tora Pekin, hükümetin endişeleri artırmak için çoktan yeterince şey yaptığını söylüyor ve ekliyor: "Aslı Erdoğan'ı ve Necmiye Alpay'ı tutuklamak bir eşiği geçmekti. Ardından herkesi hapse atabilirler. "

Ömür boyu hapsi istenen Necmiye Alpay, bir dilbilimci ve genellikle Türk dilinin canlı bir sözlüğü olarak tanımlanıyor.

Bay Sancı da, kimsenin kayıtsız kalmaması gerektiğini söylüyor: "Gazeteciler cezaevindeyken, yazarların olmaması, gelecekte olmayacağımız anlamına gelmiyor. Bu kanunsuz bir dönem.”

Orhan Pamuk, önde gelen romancıların gazetecilik ile olan bağları nedeniyle hapiste bulunduklarını belirtiyor:

"Çok takdir ettiğim Aslı Erdoğan, sembolik ve davası iç acıtıcı. Sadece bir gazeteye editör olarak adını veren sembolik bir hareket yaptı."

Pamuk, ”Kitaplarında Türkçe’nin karmaşıklıkları ve ihtişamıyla ilgili kitleleri eğiten büyük bir edebiyat eleştirmeni Necmiye Alpay’ın ‘hain’ olduğu için hapis yattığını kabul etmek kolay değil" diyor ve devam ediyor: “Hükümet yanlısı gazetelerin Türk kamuoyunun en az 20 yıldır okuduğu gazetecilerin ‘terörist’ olduğuna yönelik iddialarına inanmak da güç.”

Pamuk’un söz ettiklerinin çoğu darbe girişiminden sonra ilan edilen OHAL kapsamında yargılamaları başlamadan cezaevinde tutuluyor. Pamuk “Haklarında delil olsaydı, karar vermeden hapse atmaz, yargılarlardı” diyor.

Cumhuriyet’in eski Yayın Yönetmeni Hasan Cemal, olaysız bir şekilde   - bazıları oldukça provokatif olan - onlarca kitap çıkardı. (Türkiye’de derin bir tabu hakkında yazdığı ‘1915 - Ermeni Soykırımı’ bunlardan biriydi.) Ancak Kürt bir gerilla ve şarkıcı hakkındaki kitabı ‘Delila’ geçen yıl yasaklandı ve tutuklanmasa da bu kitap nedeniyle yargılanıyor. 

Hasan Cemal, daha fazla yazarın tutuklanmaması ardındaki sebebin büyük bölümünün yazdıklarına dikkat etmeleri olduğunu söylüyor. Buna karşın binlerce insan Cumhurbaşkanı’na hakaretten yargılanıyor. 


Bu çeviri, New York Times'ta yayımlanan makalenin bir bölümünden yapılmıştır.