Dünya

NATO'nun kapıları açık

NATO’nun Sovyetler Birliği’nin çöküşünün ardından eski Sovyet cumhuriyetlerine genişleme süreci Batı ile Rusya arasında güvensizliği artırmıştı. Kırım kriziyle gerilim daha da tırmansa da NATO genişlemeye sıcak bakıyor.

26 Mart 2014 21:11


NATO bu yıl üç yıldönümünü birlikte kutluyor. 1999 yılında eski Varşova Paktı üyelerinden ilk olarak Polonya, Çek Cumhuriyeti ve Macaristan İttifak’a üye olmuş, ardından 2004 nisan ayında büyük genişleme gelmişti. Eski Sovyet cumhuriyetleri olan Baltık ülkeleri Estonya, Letonya ve Litvanya ile Bulgaristan, Romanya, Slovenya ve Slovakya 2004’te üyeliğe kabul edildi. Ve beş yıl önce 2009 yılı nisan ayında da Arnavutluk ve Hırvatistan NATO üyesi oldu.

NATO Genel Sekreteri Anders Fogh Rasmussen, İttifak’ın genişleme sürecini bir başarı hikayesi olarak değerlendirirken, genişleme politikasının hiçbir zaman Rusya ya da başka bir devlete karşı bir tehdit olarak düşünülmediğini vurguladı.

Rusya ise aynı görüşte değil. NATO’nun doğuya, eski Sovyet bölgelerine doğru genişlemesi ve Rusya sınırında güçlü bir askerî ittifak oluşması Moskova’da doğrudan tehdit olarak algılanıyor. 2008 yılında Bükreş’te yapılan zirvede Gürcistan ve Ukrayna’ya üyelik için yeşil ışık yakan NATO, Rusya’nın muhalefeti nedeniyle somut adımlar atamıyor.

'Batı ciddi hatalar yaptı'

Başlangıçta NATO ile işbirliğine sıcak bakan Moskova yönetiminin tavrı, 2004 yılında Baltık ülkelerinin NATO üyeliğiyle birlikte değişti. Brüksel merkezli düşünce kuruluşu Güvenlik ve Savunma Gündemi’nin yöneticisi Giles Merritt, Rusya ile ilişkilerde Batı’nın yaptığı hatalara dikkat çekiyor: “Rusların derin duygularını ve ülkedeki kamuoyuna hakim düşünceleri yanlış anladık ve hala da yanlış anlıyoruz. Kuşatılma ve çembere alınma korkusu içindeler… Biz de Batı’da Rusya’ya gönderdiğimiz mesajlarda ciddi hatalar yaptık. Tek başına Ukrayna ya da Gürcistan’ın NATO’ya üye olma olasılığını bile gündeme almak kötü bir politikaydı.”

Bardağı taşıran damla: Ukrayna

Batı ile Rusya arasındaki güvensizliğin son taşma noktası ise Ukrayna ve Kırım krizleri oldu. Tansiyonun daha da yükselmemesi için Ukrayna’nın NATO üyeliği konusu şimdilik rafa kaldırılmış görünse de NATO Genel Sekreteri Rasmussen, Ukrayna’nın arkasında oldukları mesajını her fırsatta tekrarlıyor: “Ortak tatbikatlar ve eğitim yoluyla Ukrayna ordusunu geliştirmek için çabalarımızı artıracağız. Ukrayna’yı çok uluslu ortak projelere daha güçlü bir şekilde dahil edeceğiz.”

Eski korkular canlanıyor

Ukrayna’da yaşanan kriz ve Rusya’nın Kırım’ı topraklarına katması, Doğu Avrupa ülkelerinde de eski korkuları canlandırdı. Özellikle de Baltık ülkeleri için NATO üyeliği, Rusya’nın olası ilhak planlarına karşı bir güvence anlamına geliyor. Polonya’da da benzer bir durum söz konusu. Kamuoyu yoklamalarına göre Polonyalıların yüzde 50’si NATO üyeliğini devletin bağımsızlığı açısından bir garanti olarak görüyor. Polonya’da NATO üyeliği, ekonomik açıdan büyük önem taşıyan AB üyeliğinden de daha önemli görülüyor.

Güvenlik uzmanı Giles Merritt, NATO ve Rusya’nın terörle mücadele ve İran ya da Kuzey Kore’den gelebilecek füzelere karşı korunma gibi tehlike ve tehditlere karşı ortak savunmaya odaklanmaları tavsiyesinde bulunuyor: “Biz ve Ruslar ortak güvenlik ihtiyaçlarına sahibiz. Politikamızı yeterince bu temel üzerine kurmadığımızı düşünüyorum.”