Politika

Murat Belge: Sosyalizm sadece bir 'seçim' değil

Murat Belge, Halil Berktay'ın sosyalizmin niyet konusu olmadığını, somut pratiklerden oluştuğunu bunun da "tarihî" olduğunu dile getirmesi üzerine cevap verdi.

17 Aralık 2011 02:00

T24 - Murat Belge, Halil Berktay'ın sosyalizmin niyet konusu olmadığını, somut pratiklerden oluştuğunu bunun da "tarihî" olduğunu dile getirmesi üzerine, "bu “seçim” sorununu (yani sosyalist olmak ya da olmamak) bir “etik” sorunu olarak gördüm. Yalnızca “etik” değil elbette, ama onun içinde önemli bir rol oynadığı bir “seçim” bu" dedi.


Murat Belge'nin Taraf'ta "Sosyalizm tartışmasına devam" başlığıyla yayımlanan (17 Aralık 2011) yazısı şöyle:


Sosyalizm tartışmasına devam



Halil Berktay’la başlayan tartışmamız devam edecek herhalde. Daha önce de değinmiştim: bu bir “haklı olduğunu kanıtlama” tartışması değil. Ne tartışılan konu buna yatkın, ne de tartışan kişilerin yapısı. Bu nedenle “seyirlik” bir şey de yapmıyoruz; “seyir” değil, “katılım” gerek.


Ben, Halil’in sosyalizm (öncelikle Marksizm- Leninizm kolu, ama son kertede bütün kollarıyla sosyalizm) üstüne başlattığı “hesaplaşma”ya “İyi de, biz başlangıçta niçin sosyalist olduk” sorusuyla bir yerinden girmiştim. Halil de sosyalizmin yalnız bir “niyet” konusu, “hayatta iyi şeyler olsun” temennisi olmadığını, bugüne bugün son derece somut bir pratik bulunduğunu, bunun tarihî olduğunu söyleyerek cevap verdi. O da haklı. Bütün bunlar var (başka şeyler de söyledi ama “argüman”ının merkezinde yer alan buydu). Ancak ben gene o soruyu tekrarlamaktan vazgeçmiyorum, çünkü ben epey eski bir tarihten başlayarak bu “seçim” sorununu (yani sosyalist olmak ya da olmamak) bir “etik” sorunu olarak gördüm. Yalnızca “etik” değil elbette, ama onun içinde önemli bir rol oynadığı bir “seçim” bu. Burada değil ama muhtemelen bir sonraki yazıda bunu açarım.


Bugün Halil Berktay’a konuyu yalnız sosyalizm içinde tartışmakla daraltacağımız uyarısında bulunacağım. Bu aslında çok genel bir konu; en kestirme biçimiyle, olabilecek en genel kapsamda, gerçeklik ile ideoloji arasındaki mesafeye bakarak tanımlayabiliriz. Ama bu da fazla genel. Şöyle bir somut örnek (sosyalizm olmayan bir örnek) vereyim: Hıristiyanlık! “Zengin adamın cennete gitmesi devenin iğne deliğinden geçmesinden daha güçtür” diyen İsa’dan esinlenerek yola çıkmış bir din var. Bunu ve şimdi Vatikan’ın sahip olduğu serveti düşünün. “Öbür yanağını çevir” diyen İsa ile Haçlı Seferleri’ni birarada düşünün.


Bu Hıristiyanlık örneği de bizi Halil Berktay’ın bu yazılarından birinde değinip geçtiği “iktidarda/ muhalefette” ayrımına getiriyor. Getirecek. Bunlar tarihin somut mekanizmaları.


Bir yanda benim verdiğim örnekle bir“din”den, öbür yanda da seküler bir “teori”den söz ediyoruz; bunlar elmalarla armutlar gibi, aynı kalemde ele alınmaması gereken şeyler… diyen de bulunabilir. Ama benim şu anda bakmaya çalıştığım soyutlama düzeyinde bu itirazın geçerli olmayacağı kanısındayım. Çünkü, yukarıda da söylediğim gibi, ideoloji ile –“gerçeklik” demeyeyim de- “somut pratik” arasındaki karmaşık ilişkiden söz ediyorum. Bu genelleme düzeyinde “dinî/ lâdinî” ayrımı o kadar önemli değil.


Ama “somut pratik” dediğimizde “iktidarda/ muhalefette” ayrımı önem kazanıyor. Kölelerin Hıristiyanlığı ile “müesses nizam”ın Enkizisyon’u da yaratmış müesses kilisesi nasıl farklı oluyorsa, 1917 “öncesi” ve “sonrası” Bolşevikler de böyle farklılaşabiliyor. Halil Berktay ya da ben, “Rusya’da Bukharin diye bir adam var. Ona önce emperyalizmin ajanı olduğunu itiraf ettirelim, sonra da idam edelim” diye düşündüğümüz veya böyle özlemler yaşattığımız için Komünist olmadık. Ama olunca, kendimizi bunların yapıldığı bir yerde bulduk. Nasıl bir yerde olduğumuzu anlayınca da ona göre tavır aldık, tavır değiştirdik vb. Ama bunu, “Beni kandırmışlar!” şamatasıyla, iğfal edilip kötü yola sürüklenmiş sersem genç kız edasıyla yapmadık, çünkü bunlar, görmeye başladığımız bu kötülükler vardı; ama biz de ciddi seçmeler yaparak buraya gelmiştik, çünkü daha yığınla kötülüğe karşı mücadele edilecek yer de burasıydı.


Şöyle özetleyip bu faslı bitireyim: Halil’in yaptığı gibi Marksist pratiği çevresinden soyutlayarak baktığımızda, bir kötülük zinciri görürüz ki daha dikkatli bakmaya başlayınca bunların tohumlarını işin başlangıcında da tesbit edebiliriz. Bunu yapmalıyız, cesaretle. Ama aynı zamanda, bu deneyimi, insanların somut hayatla başa çıkabilme genel pratikleri içinde, başka benzer deneyimlerle kıyaslayarak değerlendirme (ve çare düşünme) metodolojisi oluşturmak gerekiyor. Yoksa, bu dünyada varolan bir yığın “pratik” arasında yalnız birini “demonize” etmekle yetiniriz.


Belge: Niye sosyalist olduk

Belge: Niye hala sosyalistim