Güneydoğu'da 14 yıl Genelkurmay'a tercümanlık yapan ve yüzlerce sorguya katılan Yıldırım Beğler, Uğur Mumcu cinayetini 'Asker-polis-MİT üçgeninde pis bir iş' olarak niteleyerek, "Mumcu'nun katili bir Türkmen, Kerküklü. Adı Velit" dedi.
Sabah gazetesinden Ertuğrul Erbaş, Güneydoğu'da 14 yıl Genelkurmay'a tercümanlık yapan ve yüzlerce sorguya katılan Yıldırım Beğler ile iltica ettiği Norveç'te görüştü. Hem kendi öyküsünü, hem de bazı dönemlere ait karanlıkta kalan pek çok önemli olay hakkında bildiklerini anlatan Beğler, Mumcu cinayeti hakkında da şaşırtıcı iddialarda bulundu.
'Soğuktan gelen tanık' başlıklı dizinin ilk bölümünde Beğler, PKK'nın elinden nasıl kurtarıldığını anlatırken, yazıda, ilerleyen bölümlerde yer alacak 'Mumcu suikastı' konusuyla ilgili alıntılar da yapıldı. 'Mumcu suikastını 'Asker polis MİT üçgeninde pis bir iş' olarak niteleyen Beğler cinayetle ilgili olarak şu iddialarda bulundu:
"Pis bir iştir. Katili Türkmen. Kerküklü. Daha önce gelmiş MİT'le çalışıyormuş. adı Velit. Vatandaş olmuş. Bombayı koyunca yakalandı. Yakalanınca kimliğini sakladılar. Saklayınca ne oldu? Iraklı oldu. Savcı sınır dışı etti."
Dizinin bugün (13 Nisan 2009) yayınlanan ilk bölümü şöyle:
Yıldırım Beğler, Körfez Savaşı sonrası Kerkük'ten Barzani kontrolündeki Zaho'ya kaçmış. MİT ajanı yaftasını yiyince KDP ile ters düşmüş. Ve bir gün Barzani'ye suikast suçlamasıyla cezaevine düşmüş. Tam idam edilecekken cezaevini penceresinden atlayıp kaçmış. Ardından Talabani'ni peşmergelerine sığınmış. Acem bölgesinde ailesiyle birlikte bir okula yerleştirilen Yıldırım Beğler o günlerde Türk Kızılayı'nda görevli Mehmet Yarbay ile tanışınca hayatının akışı bir anda değişmiş.
Özel Kuvvetler'le nasıl tanıştınız?
Okulda kalıyorduk. Birkaç ay geçti annem Türk Kızılayı'nı buldu. Mehmet Yarbay'la tanıştık. Annem bir ay Mehmet Yarbay'a bilgi götürdü. Annem "Bunlar bizim kavmimizdir. Sadece bilgi verelim onlar bize bakar" dedi. Ama ufak tefek bilgiler. Sonra ben bilgiler vermeye başladım. Nokta atışı! Bir gün Murat Karayılan miting yapıyor. Nokta yerini verdim. Ama son anda Karayılan "Hemen kaçın burayı bombalayacaklar" dedi. Birileri sızdırdı. Obüsler düştü. Caminin arkasında konuşmasını yine yaptı Murat Karayılan. Ben o zaman korktum "Bu iş nasıl patladı" diye.
Bizi Türkiye'ye satıyorsun
Birkaç gün sonra bir PKK yetkilisi geldi "Sen Türkiye ile çalışıyorsun" dedi. "Bizi satıyorsun" dedi. Beni köyün ağasına şikâyet ettiler. Sayit Abdullah... Talabani'nin Badinan bölgesinin askeri genel komutanı... Beni çağırdı "Bu bilgi doğruysa kafanı keserim" dedi. Bana bir hafta verdiler "Araştıracağız" diye. Bir yanım PKK, bir yanım Barzani. Öyle kaldım. 3 gün sonra bir gece kapımı çaldılar. Kapıyı açtım, "Özel Kuvvetler'den geliyoruz" dedi kapıdaki kişi. Türk Özel Kuvvetleri... Dışarıda zırhlı araçları var. Sabaha kadar kaldılar. Sabah onlarla çıktım köyün içine. PKK'lıların hepsini topladık. Aşağıda bir okula götürdük. Orada bir baktım Erdal Paşa.
Erdal Sipahi?..
Evet. O zaman Şırnak Tugay Komutanı. Gece oraya ordu girmiş. Ama PKK'nın haberi vardı. 20-30 kişi ayak takımı kaldı.
Üst düzey sorumlu yok muydu?
Cemil Bayık vardı. Murat Karayılan vardı... Ama hepsi gitmişti.
Nereye yerleşmek istersin?
Sonra ne oldu?..
Erdal Paşa iki gün sonra da, "Yanına kardeşlerini, anneni al komutan gelecek" dedi. İki tane Sikorsky indi. Hasan Kundakçı Paşa! "Hadi oğlum annenle kardeşlerini getir benimle geliyorsun" Evi bıraktık bindik Sikorsky'ye geldik Silopi'ye. Yıl 1995. Bana harita açtı Hasan Paşa. "Türkiye'nin neresine yerleştireyim seni?" dedi. Ben batıyı istiyordum. Ama annem "Yok çoluk çocuk var. Beni Irak'a en yakın yere koy" dedi. Hasan Kundakçı da "O zaman seni Avni Mutlu'ya emanet ediyorum" dedi. Avni Mutlu, Habur Sınır Kapısı'ndan sorumlu mülki idare amiriydi. Gümrük lojmanlarında bir bina verdiler. Jandarmada telefon telsiz dinlemeye başladım. Silah yakalıyorduk.
BU DİZİDE NELER VAR?
Yıldırım Beğler, üç günlük röportaj boyunca birbirinden çarpıcı açıklamalarda bulundu. İşte dizi boyunca Beğler'den duyacağınız müthiş iddialardan bazıları:
FAİLİ MEÇHULLERİN ÇOĞU İŞKENCEDE ÖLDÜ:
İşkence normal bir şeydi. İşkenceden artık yorulmuştuk. Sonra bize bir iğne getirdiler. Damardan vuruyorduk. Adam bülbül gibi konuşuyordu.
ÖLENLERİ HELİKOPTERDEN ATIYORLARDI...
İki tane pilot vardı. Biri o zamanlar yüzbaşı, biri üsteğmendi. İkisi de hâlâ görevde diye biliyorum. Erken terfi alıyorlardı. O zamanlar yüzbaşı olanın isminin baş harfi "M" üsteğmen olanın isminin baş harfi ise "T". Herkes de biliyor bu pilotları. Cesetlerin atıldığı yeri de biliyorum.
KUYULAR ACEMİ İŞİYDİ
Biz işkencede ölenleri kazan dairelerinde hallettik.
UĞUR MUMCU SUİKASTI ASKER-POLİS-MİT ÜÇGENİDİR.
Pis bir iştir. Katili Türkmen. Kerküklü. Daha önce gelmiş MİT'le çalışıyormuş. Adı Velit. Vatandaş olmuş. Bombayı koyunca yakalandı. Yakalanınca kimliğini sakladılar. Saklayınca ne oldu? Iraklı oldu. Savcı sınır dışı etti.