Sağlık

Muayene alışkanlığı hayat kurtardı

Eczacı Aydoğan’ın kanser olma nedeni 10 yaşında adet görmeye başlaması. Erken adet kanser için risk oluşturuyor.

08 Aralık 2008 02:00
Eczacı Aydoğan’ın kanser olma nedeni 10 yaşında adet görmeye başlaması. Erken adet kanser için risk oluşturuyor.

Özlem Pamuk Aydoğan, genç kızlığından beri kendi kendine meme muayenesi yapıyordu. Bu alışkanlığı sayesinde memesinde mm. çapındaki tümörü farketti. Tümör erken yakalandığı için kanseri yendi.

Özlem Pamuk Aydoğan (32) için her ay kendi kendine yaptığı meme muayenesi alışkanlık haline gelmişti. Bu sayede memesinde oluşan en ufak bir değişikliği fark edebiliyordu. Bir gün memesinde sert bir kitle hissetti. Belli belirsiz, çok küçük olan kitle alınıp incelendiğinde kanser olduğu ortaya çıktı. Ancak Aydoğan’ın dikkati sayesinde tümör büyümeden, henüz mm. çapındayken, üstelik memesine zarar vermeden yok edildi. Radikal'de yayımlanan haberde Aydoğan, kanseri nasıl yendiğini anlatıyor.

Rahatsızlığınızı nasıl öğrendiniz?

Ben her ay normal meme muayenesini kendi kendime yapardım. Bunu yapmaktaki amacım meme kanserinden korunmak değildi. Genç kızlığımdan beri edindiğim bir alışkanlıktı. Regl döneminde memede değişimler olur. Zaman zaman elime bir şeyler gelirdi. Geçen sene, regl döneminde normelden farklı bir sertlik elime geldi. Adet dönemi bitti. Meme dokusunun normale dönmesi gerekiyordu ama sertlik yerinde duruyordu. Hemen o gün hastaneyi arayıp meme cerrahından randevu aldım. Hormon fazlalığından dolayı oluşan bir sertlik olabileceğini düşünüyordum. 30 Mart 2007’de doktora gittim, muayene etti ve normal bir sertlik olmadığını düşündüğünü söyledi. Ultrason istedi. Bunu duyunca şüphelendim. Ertesi gün ultrasona girdim. Radyoloji uzmanı iyiydi ve sonucu beğenmediğini, biyopsi yapılması gerektiğini söyledi. Koltuk altımda da benzer bir sertlik varmış onu öğrendim. Koltuk altı muayenesi hiç yapmadığım için bu bana sürpriz oldu.

Ertesi gün vakit kaybetmeden biyopsi yaptırdım. Normalde üç - dört günde çıkacaktı ama çıkmadı. İyice telaşlanmaya başladım. Hastaneyi aradım, sakinleşmemi söylediler. Sonucu bir an önce öğrenmek istediğimden laboratuvarı aradım. Kesin sonucu çıkartmaya çalıştıklarını söylediler. Sekiz gün sonra sonuç geldi. Normalde sonucu faksla vermiyorlar ama ikna ettim ve aldım. Sonucu görünce şok oldum.

‘Eşime söyledim, bayıldı’

Ne yazıyordu?


Meme karsinomu yazıyordu. Bunun ne anlama geldiğini biliyordum. O yüzden şok oldum. Ben duygusal tepki veremem, çok soğukkanlı bir şekilde kalırım. 10 günlük bir süreçti yaşadığım. Herkes biliyordu ve benden sonucun ne olduğunu öğrenmeyi bekliyordu. Onlara söyleyince çığlıklar, feryatlar figanlar koptu. Eşime telefonda söylemiştim. O bunu duyunca düşüp bayılmış. Annemde de duygusallık oldu. Onları sakinleştirmek bana düştü. Ailemizde hiç kimsede kanser yoktu, genetik olarak risk altında değildim.

Bende şöyle bir şey oldu: Bir an önce o hücrelerden kurtulmak istedim. Eczacı ve doktor arkadaşlarla görüştüm. Çok iyi bir meme cerrahı aradığımı söyledim. Ertesi gün bulduğumuz doktordan randevu aldım. Doktorum çok iyiydi. “Bunu bir gribal enfeksiyon gibi düşün. Atlatılacak, zaten erken dönemde yakalanmış. Şanslısın. Birbirinize sarılın. Çok insanla konuşma ki kafan karışmasın” diyerek beni sakinleştirdi. Ben de ailem dışında çok insana anlatmadım. Sadece tek bir kişiyle konuştum süreçleri öğrenmek istedim.

Doktor nasıl bir tedavi planı çıkardı?

Biyopsi sonuçlarını gördü ve tümörün şeklinin güzel olduğunu söyledi. Süt kanalının içindeydi tümör ve herhangi bir yayılma görülmüyordu. Ancak yayılma olup olmadığı ancak ameliyatta belli olacaktı. Memenin korunacağı, sadece tümörün alınacağı söyledi. Patolog da girecekti ameliyata. Çevre dokular da incelenecekti. Eğer cevre dokularda da yayılma olursa memenin içinin boşaltılabileceği söylendi bana. Bu, en kötü senaryoydu. Eğer az bir doku alınırsa başka bir yerden -ki genelde bu baldır oluyor- doku alınıp memenin içi doldurulacaktı. Plastik cerrahi sonrasını halledecekti.

Yakınlarım meme kaybına üzülüyordu. Açıkçası ben onu çok düşünmedim. Tek düşündüğüm şey hayatta kalmaktı. Hayatta kaldıktan sonra diğer şeylere yöneliyorsunuz. Etrafımdaki yakınlarım çok üzüldüler. Hele eşim ben ameliyattayken kendine gelememiş ‘ya memesi alınırsa’ diye. Ameliyattan çıktıktan sonra ne olduğunu sordum. Tümör alınmış koltuk altı da temizlenmişti. Şanslıydım ki tümör çevre dokulara yayılmamıştı. Memem korunmuştu.

Tümör ne kadar küçüktü?

Henüz mm. çapındaydı.

Bu kadar küçük bir tümörü el muayenesiyle nasıl yakaladınız?

Bedenime uzak değilim, belki ondan. Bu konu benimle beraber çevremdekilere de açılmış oldu. Gördüm ki kadınlar bedenlerine çok uzak ve tanımıyorlar. Bu tamamen benim kendi bedenimi çok çok iyi bilmemle ilgili. 10 yaşında regl olmuşum. Kanser riski oradan geliyor. Erken regl olmak kanser açısından risk. Bu bilinç, sadece meme kanseriden korunmayla ilgili değil. Her şeye karşı çok duyarlıyım, ilgiliyim.

Kemoterapi mi aldınız?

Ameliyattan üç hafta sonra kemoterapiye başladım. Altı ay sürdü. Kemoterapi tabii ki güzel değil. Ama şunu gördüm. Bir şeye ne kadar pozitif yaklaşırsanız o kadar iyi sonuçlar alıyorsunuz. 32 yaşındayım ve zaten hayatımda çok şey görmüştüm. Hayatı iyi özümsediğimi düşünüyorum. Bu rahatsızlık ya gerçekten ölüm sebebimdir ve vadem bu kadardır. Ya da bir şeylere ulaşmak için bir araçtır. Hayat prensibim, elimden geleni yapmam gerektiğidir. Meme kanserinde de bu böyleydi. Kanserden neden korkuyoruz? Ölümden korktuğumuz için. Ben onunla savaşacağım, bu bir hastalık diye düşündüm. Kaçarsanız baştan kaybedersiniz.

Kemoterapinin yan etkileri nasıldı?

Saçlarım döküldü. Ama öncesinde ben onları çok güzel bir modelde kısacık kestirdim. İlk kemoterapiden önce yaptım bunu. Birkaç gün sonra banyoda saçlarım elime gelmeye başladı. Bu çok yıkıcı olabilirdi. Bir saç şirketiyle bağlantıya geçtim. Saçlarımı kazıttım ve kafa ölçümü aldırdım. Kafama göre bir peruk yaptırdım. Kazıttıklarım da ilaçların etkisiyle döküldü zaten. Perukla da bayağı güzel oldu saçlarım.

Kemoterapi ilaçları mide bulandırıyor. Ama bununla mücadele ettim. Kimi zaman kahvaltı masasından iki-üç saat kalkmadım. Annemle karşılıklı oturup sohbet ederek ve arada ağzıma bir şeyler atarak yemeye çalıştım. Çünkü yemezsem mücadele edemezdim.

Kansere yakalanmanın zor tarafı ne?

İlk başlarda allak bullak oluyorsunuz. Gençsiniz küçük bir çocuğunuz var. Zor oluyor tabii ki. Çocuğumu çok iyi yetiştirmek istiyordum. Hastalığımı öğrendiğim ilk zamanlarda onu görmeye dayanamıyordum. Çaktırmadan bir yere gidip ağlıyordum. Mantığım duygularımın önüne çok çabuk geçti. Yapman gerekenleri yapacaksın dedim kendime. Tekrarlar mı? Bilmiyorum, ama bunun olmaması için elimden geleni yapıyorum. Şu var ki insan alışıyor.

Ölüm korkusu yaşadınız mı?

Ölmek benim için sevdiklerinden ayrılmak demek. Kimse sevdiklerinden ayrılmak istemez. Öyle düşünüyordum.

Kanser sonrası hayatınızda ne değişti?

Çok şey değişti. İlk ameliyattan sonraydı. Kemoterapiye başlamadan önce arkadaşıma, “Ben artık sizden farklıyım. Siz faniler normal hayatın koşuşturmacası içinde ölebileceğinizi düşünmüyorsunuz” diyordum. Daha çabuk ölebilirim o yüzden daha hızlı olmam lazım artık.

Nereye yetişiyorsunuz?

Bilmiyorum. Belki benim misyonum bu. Aslında insanlara da ölüm korkusu lazımmış diyorum. Ama bu koşuşturmaca içinde algılamıyor insan. Çoğu kez çoğu insana söyledim iyi ki böyle bir tecrübem oldu çünkü hayatı daha kaliteli yaşıyorum. Ben kendimi Allah’ın şanslı kullarından addediyorum. Başıma böyle bir şey geldiği için... Hayatımda zaten hiçbir şeyi ertelemezdim. Şimdi de ertelemiyorum. Gözüm biraz daha açıldı açıkçası.

Kanser deneyimini başkalarıyla paylaşıyor musunuz?

Benim meme kanseri olmam birkaç kişinin hayatını da kurtardı açıkçası. Meme başından akıntısı olan, meme ucu içeriye kaçan kadınlar vardı. Başıma gelen şeyle onları kurtarmış oldum. Annemin alt komşusunun memesi içe çökmüş, uzun zamandır akıntısı vardı. Benden sonra onu ölüm korkusu aldı ve o yüzden doktora gitti. Memesi tamamen alındı.

‘İkinci çocuğu yapacaktık, araya kanser girdi’

Eşiniz hastalığınıza nasıl yaklaştı?


Bizim evliğimiz aşk evliliği. Eşim duyduğunda yıkıldı ama benim tepkimi gördüğünde şöyle bir kendine geldi. Ben, kendimin güçlü, dirayetli olduğunu biliyordum.

10 yıllık evliyim, sekiz yaşında bir oğlum var. Eğer ben birazcık yamulsaydım eşim benden önce gidecekti. Allah kadınları daha güçlü yaratmış bence.

Süreç bittiğinde eşimin bana yazdığı bir mektubu gördüm. Onun duygusallığından ağladım. Bu hastalık yenilecekse ve örnek olarak verilecekse en doğru insan sensin demişti.

Hayatımız kanserden hiç etkilenmedi. Etkilenen tek kişi bendim ve ben de onun hayatımıza yansımasına izin vermedim. Eşim hep yanımdaydı. Oğluma hiç söylemedik.

Bir çocuk daha istiyor muydunuz?

Kısmet olsaydı önceki yaz ikinci çocuğumu dünyaya getirmek istiyordum. Ama araya kanser girdi.

Şimdi düşünüyor musunuz?

Düşüncelerim sürekli değişiyor. Genetik faktör var diyorum kendi kendime. Sağlık konusuyla ilgili değil ama çocuğu şu anda düşünüyor değilim. Bir çocuğum var ve çok ilgi istiyor.

Gördüğünüz tedavi doğurganlık üzerinde etkili mi?

Olmayacağı söylendi. Anti hormon da almadım. Ama ilaçları tabii ki incelediğimde bunların amacının büyüyen hücreleri yok etmek olduğunu gördüm. Başlıca yumurtalıkları etkiliyor.

Kızkardeşiniz için bir tehlike söz konusu mu?

Kız kardeşim de annem de düzenli kontrol yaptırıyorlar.

Sigara içiyor muydunuz?

10 yıl öncesine kadar iyi bir içiciydim. Hamile kalmadan önce bıraktım. Beş sene kullanmadım. Şimdi sosyal ortamlarda içmeye başladım.

Bir kez kansere yakalanmış olmak ikinci kere yakalanmak için risk. Biliyorsunuz değil mi?

Şu anda üç ayda bir kontrollerimi yaptırıyorum. Altı ayda bir film çektiriyorum. Yılda bir MR çekiliyor. Kan tahlillerimi düzenli yaptırıyorum.

Öncesinde beslenme tarzınız kötü müydü?

Kötü denemez ama meyve sebze çok yemiyordum. Özellikle meyveyi az tüketiyordum. Şimdi onu da artırdım. Şimdi nasıl olması gerekiyorsa o şekilde besleniyorum.

Ayda bir kez kendi kendinize meme kontrolü yapın

Kanser teşhisinde bedeni tanımanın önemi büyük. 20 yaşından itibaren kadınların kendi kendilerine elle yaptığı muayene sayesinde memede oluşabilecek ufak bir değişiklik bile farkedilebilir. İstanbul Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Vahit Özmen’e göre, 30 yaşından itibaren her kadın yılda bir defa genel cerrahi uzmanı tarafından meme muayenesinden geçirilmeli.

Meme kanseri nasıl teşhis ediliyor?

Meme kanserinin erken teşhisi için üç ayrı tarama yöntemi var:

1. Kadınların kendi memelerini muayenesi: Kadınların 20 yaşından itibaren ayda bir kez (adet başlangıcından sonraki 10 gün içerisinde) kendilerini muayene etmelerini tavsiye ediyoruz. Bu muayenede, özellikle deriye ve meme başına yakın olan tümörleri erken yakalama şansı olabilir. Meme muayenesi ve mamografi çekilmesi adetin başlangıcından sonra meme dokusunun gevşeyip, ödemin azaldığı günlerde yapılmalı. Menopozdaki kadınlar da ayın herhangi bir gününde kendilerini muayene edebilirler. Muayene sırasında fark edilen en ufak bir değişiklik için doktora gidilmeli.

Ayna karşısında elleriniz başınızın üzerinde iken her iki memenizi kontrol edin. Meme başlarında çekilme, içeri çökme, meme derisinde renk değişikliği, kabarıklık veya çökme olup olmadığına bakın. Elleriniz kalçalarınızın üzerinde iken öne doğru eğilerek memelerinizin serbest hareket edip etmediğini kontrol edin.

Sağ eliniz başınızın arkasında iken, sol elinizin iki, üç, dördüncü parmaklarının uç ve iç kısımlarıyla sağ memenizi yukarıdan aşağıya ve aşağıdan yukarıya doğru, dıştan içe doğru ve meme başından başlayarak dışa doğru daire çizdirerek tümüyle muayene edin. Her iki koltuk altını da hafifçe bastırarak yoklayın. Farklı ve yeni bir kitle olup olmadığını araştırın. Sol eliniz başınızın arkasında iken sağ elinizle de sol memenizi aynı şekilde muayene edin. Aynı işlemleri yatağınıza uzanarak sırtınızın altına bir yastık koyarak tekrarlayın.

2. Kadınların klinikte doktor tarafından muayenesi: 30 yaşından itibaren her kadının yılda bir defa genel cerrahi uzmanı tarafından muayene edilmesi gerekir. Muayeneyi yapan doktor gerektiğinde bazı tetkikler isteyecek ve uygun aralıklarla kontrole çağıracaktır. Meme kanseri tanısı konulanların muayeneleri doktorlarının önerdiği sıklıkta yapılmalı.

3. Mamografi (meme filmi) çekilmesi: Mamografi, memelerin özel bir kaset üzerinde hafifçe sıkıştırılarak filminin çekilmesidir. Mamografi sırasında ağrı duyulabilmesi kadınların bu işlemden çekinmelerine neden oluyor. Bu nedenle adet sonrası memelerinizin gevşeyip rahatladığı dönemde mamografi çektirmelisiniz. Menopozda memenin yoğunluğu azalacağından işlem sırasında daha az ağrı duyuluyor.

Ne zaman mamografi çektirilmeli?

35-40 yaş arasında bir defa mamografi çektirilerek daha sonraki kontrollere örnek olacak bir film elde edilir. Daha genç kadınlarda meme dokusu çok yoğun olduğundan mamografide iyi görüntü elde edilemez ve ultrasonografi uygulanır. Ancak, doktorunuz zorunlu olduğu durumlarda genç bile olsanız sizden mamografi isteyebilir. 40 yaşından sonra yılda bir defa mamografi çektirilmeli. Yapılan tetkiklerinizi bir klasörde ve tarih sırasına göre saklayın. Bunlar daha sonraki filmlerinizle karşılaştırılacak, size ve doktorunuza yardımcı olacaktır.

Mamografide radyasyon tehlikesi var mı?

Bu işlem sırasında verilen radyasyonun dozu çok azdır. Mamografi sırasında henüz ele gelmeyen çok küçük tümörler dahi yakalandığından en güvenilir ve yaygın tarama yöntemi.

Mamografi nerede çekilmeli?

Doktorunuz çektirdiğiniz filmin kalitesini beğenmeyip, yeniden çektirilmesini isteyebilir. Bu nedenle meme filminizi, bu işlemleri yılda en az bin defa yapabilen, yeni bir cihaza sahip merkezde çektirmenizi öneririz. Çekilen filmi yorumlayacak olan radyoloji uzmanının da mamografi konusunda çok deneyimli olması gerekir.

Tüm meme kanserleri mamografide görülebilir mi?

Meme kanserlerinin yaklaşık dörtte üçü mamografide görülebilir.

Dijital mamografi nedir?

Yeni bir mamografi sistemidir. Memeyi daha detaylı bir şekilde inceleme şansı verir. Klasik ve kaliteli mamografiden çok fazla üstünlüğü yok.

Ultrasonografi nedir?

Özel bir sistemle memeye gönderilen ses dalgalarının yansıması ve bunların ekranda görüntülenmesidir. Daha çok genç kadınlarda fark edilen bir kitlenin kist olup olmadığının ayırt edilmesinde kullanılır. Radyasyon vermez.

Mamografi veya ultrasonografiyle fark edilen, ele gelmeyen kitleler nasıl çıkarılır?

Bu küçük kitlelerden, mamografi veya ultrasonografi yardımıyla biyopsi yapılabilir. Eğer sonuç kanserse bu kitle daha sonra yeniden işaretlenir ve ameliyathanede çıkarılır.