Dünya

Mısır ideolojisiz bir dönüşüm yaşıyor

Mısır’da sonunda dünyanın dört gözle beklediği oldu ve yaklaşık 30 yıllık Hüsnü Mübarek rejimi sona erdi.

14 Şubat 2011 02:00


T24 - Emre Çalışkan / Londra


Mısır’da sonunda dünyanın dört gözle beklediği oldu ve yaklaşık 30 yıllık Hüsnü Mübarek rejimi sona erdi. Mübarek yetkilerini orduya devrederek siyaset sahnesinden çekildi. Mısır’da başta Tahrir Meydanı’nda olmak üzere istenilen tek şey vardı: Değişim. Mısır’da değişim gerçekleşti ama sonrası net değil.

“Baskı altındaki Arap dünyası, üç ayda iki devrimi tüm ayrıntılarıyla izledi. Kısmen El Cezire haber kanalının sayesinde. Arap devrimi, daha bitmedi.” Bu satırlar Cuma günkü Independent Gazetesi’nin başyazısından.

Foreign Policy dergisinden Hugh Miles de “tarih gösteriyor ki Mısır nereye giderse, Arap ülkeleri de oraya gider” diyor. Sürecin Mısır’a yayılmasını ve Ortadoğu’ya sıçramasını “El Cezire” etkisi olarak nitelendiriyor.

El Cezire ve facebook, twitter gibi sosyal medya grupları, Arap dünyasında yayılan isyanın belki de ana kaynağı. Ortadoğu’da teknolojinin imkânlarının kullanılması ilk değil. Fakat şu an ulaştığı noktada teknolojinin etkisi eskisine göre oldukça farklı.

İslamcı gurupların ideolojilerini şekillendiren en etkili eserlerin başında Müslüman Kardeşler’in önemli ideologlarından olan Seyyid Kutub’un “Yol İşaretleri” adlı kitabı gelir. Bu kitap, Ortadoğu’da farklı dillere çevrilerek geniş kitlelere ulaştı. Kitap, özellikle radikal grupların ideolojisini şekillendiren ön önemli eserlerden biri oldu.

İran İslam Cumhuriyeti devrimi mimarlarından olan Ayatullah Humeyni, Fransa’da kaldığı dönemlerde teyp kasetlere kaydedilen mesajları İran’da gizli olarak elden ele dolaşıyordu. Humeyni, Amerikan yanlısı Şah rejimini, genç şehirli nüfusu ve muhafazakar Pazar sermayesini arkasını alarak devirmişti.


Ortadoğu’da devrimler

Ortadoğu 1950’li yıllarda büyük bir dönüşüm yaşadı. Bağımsız Subaylar (Free Officer) Hareketi olarak bilinen Osmanlı’daki İttihat ve Terraki Partisi’nin yapısına ve gizli örgütlenmesine benzeyen genç subaylar Mısır’da 1952 yılındaki askeri darbeyle yönetime el koydu. Mısır’da bu Cemal Abdel Nasser, Enver Sedat ve son olarak da Hüsnü Mübarek’i iktidara getiren süreçti. Bu “genç subaylar” İngiliz kontrolünü kırıp, Arap milliyetçiliğini güçlendirerek, sosyal politikalara öncelik verdiler. Ayrıca Mısır’ı, Soğuk Savaş sırasında bağımsız tutarak Üçüncü Dünya Hareketi’ni oluşturdular.

Ortadoğu’nun lider ülkesi Mısır’ın her zaman diğer Arap ülkeleri üzerinde muazzam etkisi oldu.  Mısır’daki dönüşüm, tüm Ortadoğu’yu derinden etkiledi. Nasser’dan etkilenen Albay Muammer Gaddafi 1969 yılında aynı şekilde iktidara geldi. Suriye’de ise Abdülkarim Nahlavi 1961 yılında askeri darbe ile başa gelip Mısır ile Suriye arasındaki Birleşik Arap Cumhuriyeti’ne son verip Suriye Arap Cumhuriyeti’ni kurdu. Nahvali’nin yerini daha sonra Esad ailesi aldı. 1960’larda Suudi Prens Talal da aynı şekilde iktidarı ele geçirmeye çalıştı fakat başarılı olamayınca sürgüne gönderildi. 1958 yılında Abdülkarim Kasım, askeri darbe ile Haşimi Krallığı’na son vererek Irak’ta iktidara geldi. Bu değişim Saddam Hüseyin’i başa getirecek sürecin de başlangıcı idi.

Mısır’ın şu an için geleceği oldukça belirsiz. Her ne kadar Mübarek’in gitmesi devrim havasında kutlansa da “cunta” yönetiminin ülkeyi demokrasiye taşıma iddiasında olması Mısır’ın geleceği ile ilgili kaygıları artıyor.  Wikileaks’in yayınladığı Amerikan Dışişleri Bakanlığı 2008 yılı belgelerinde Mısır ordusunun başındaki Muhammed Huseyin Tantavi değişim karşıtı olarak gösteriliyor. Amerikan belgeleri Tantavi’yi Mübarek ile beraber rejimin devamını sağlayıp statükoyu korumak için çalıştığını belirtiyor.

Ortadoğu tarihi bir dönüşüm geçiriyor. Fakat bu dönüşüm, eski değişimlere hiç benzemiyor. Mısır’daki dönüşümün arkasındaki en büyük güç olarak ise Facebook’ta gençleri örgütleyen “6 Nisan Hareketi” gözüküyor. 6 Nisan 2008’de Mısır’ın Kobra Mahallesi’nde tekstil işçilerinin başkaldırısına destek vermek için internet üzerinden kurulan Hareketin Mısır’ın geleceği için ne kadar hazır olduğu ayrı bir soru işareti.

Faslı gazeteci Selma Mhaoud, 6 Nisan Hareketi’ndeki gençlere şans verilmesi gerektiği görüşünde. Mhaoud, “Hareket 5 yıl önce bir araya geldi. İlk kez 2 yıl öncede Mısırlı muhalif Muhammed Baradei ile temasa geçtiler. Mısır’ın geleceği için çalışıyorlar” diyor.

Haraketi’in, 2008 yılının Aralık ayında “Kamu Diplomasi 2.0” adlı bir toplantı kapsamında Washington’da bir eğitime katıldığı BBC Newsnight programında duyuruldu. Etkinliğin ev sahibi Amerikan Yönetimi Kamu Diplomasi Müsteşarı Jim Glassman, İngiltere ve Amerikan’ın bir süredir demokrasi ve özgürlüğü yaymak için şiddet kullanmayan muhalif grupları teknolojinin imkânlarını kullanarak desteklediğini söylüyor.  George Bush döneminde görev yapan Glassman, “Ortadoğu’ya demokrasinin ihracatının Bush döneminde başladığını” belirtiyor.

King’s College London Ortadoğu ve Akdeniz Çalışmaları Merkezi Direktörü Dr. Michael Kerr ise internet üzerinden yayılan gösterilere sendika ve ticaret odalarının destek vermesinin önemine işaret ediyor. Fakat ekliyor: “Devrimler arkadan gelen bir güce ihtiyaç duyarlar.”

6 Nisan Hareketi arkasında öyle bir güç var mı? Bu sorunun yanıtı şu an için pek belirsiz. Fakat Hareket’in Mısırlı gençleri temsil gücünün  “facebook” grubuna üye olanların çok gerisinde olduğu bir gerçek.

Şu an askeri yönetim altındaki Mısır’da “devrim” yapan gençlerin ileride nasıl rol oynayacağı belirsiz. Mısır’daki gelişmeler geçmiş zamanlardan çok daha farklı. Sokaklara dökülen milyonlarca gencin istediği “değişim”di. Fakat gelecek ile ilgili ne istedikleri soru işareti. Facebook üzerinden bir araraya gelen gençlerin taleplerinin ideolojik bir temele oturup oturmayacağı da henüz belirsiz.

Dr. Kerr, Al-Jaazera etkisine işaret ederek, “Televizyonu kapatırsanız, devrim biter diyor.” Mübarek, Mısır siyaset sahnesinden indi. Al-Jaazera 24 saatlik canlı Mısır yayınını bitirdi. Mısır’daki “devrim”in geleceği olacak mı yoksa başka bir askeri cuntaya mı dönüşecek? Tüm bu sorular için henüz erken. Fakat gözüken o ki, Mısır bu sefer “ideolojisiz” bir dönüşüm yaşıyor.