-MHP'li Vural'dan "bayrak" eleştirisi TBMM (A.A) - 06.10.2011 - MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, ''Hangi pis ve kirli pazarlıklar, hangi teslimiyetçi düşünce Türk milletine kasteden bu Kandil fitnesini söndürme konusunda Sayın Başbakan'ın elini kolunu bağlıyor?'' dedi. Vural, Mecliste düzenlediği basın toplantısına Türk bayrağı ile geldi. Dün TBMM Genel Kurulunda, Türk milletinin birliğine, güvenliğine ve toprak bütünlüğüne yönelik, Irak'ın kuzeyinde yuvalanmış olan PKK terör örgütü tehdidinin ortadan kaldırılması için karar alındığını belirten Vural, ''Sayın Başbakan'dan isteğimiz; Türk milletinin verdiği bu yetkiyi kullanmasıdır. Hiç öyle sağa sola kıvırmasına gerek yok. 2007 yılından beri bu yetkiyi kullanmayan 'bıçak kemiğe dayandı', 'ciğerim yanıyor' diye sızlanan Başbakan, İçişleri Bakanının davulla zurnayla 'sınırötesi harekat yapacağız' diye gazetelerde çıkan haberlerinin gereğini yerine getirmek zorundadır'' diye konuştu. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin ''Ciğerin yanıyorsa Kandile bayrağımızı dik'' dediğini belirten Vural, şöyle konuştu: ''Bakıyoruz Sayın Başbakan, 'terör mü bitecek bayrak dikmekle, böyle saçmalık olur mu?' diyor. Asıl senin söylediğin saçmalık. O zaman bu yetkiyi niye alıyorsun? Bu milletin egemenliğini kastedenlere, birliğini, kardeşliğini bozmak isteyenlere karşı 'iradeyi, gücünü kullan' demek, Sayın Başbakan'a göre saçmalık. Bu albayrağın Kandil'e dikilmesine niye rahatsız oluyorsun? Bu albayrak sadece ve sadece bir bez parçası mı sana göre? Bu bayrak, nereye dikilmek isteniyorsa, oraya dikilmeyi hak etmiştir. Bu bayrak huzura, kardeşliğe, birliğe, bütünlüğü karşı olanlara gücün timsalidir. Egemenliğimizi ve bağımsızlığımızı ortada kaldırmak isteyenlere karşı da bu milletin gücü ve iradesidir. Biz bu yetkiyi niçin verdik? Eğer TSK, PKK'yı bertaraf etmek için orada bulunacaksa, elinde hangi bayrak olacak? Başbakan mazeret arıyor. Bayrak; huzur, güven, irade, egemenliktir. Türkiye Cumhuriyeti'nin her yerinde bu bayrağın gereğini yapmazsan, sana göre bir bez parçasıdır. Bayrağın gereği, egemenliğini bölmek, parçalamak isteyenlerle müzakere etmek değildir, iradesini kabul ettirmektir. Terör durdu mu? Ee müzakereyle durduracaktın hani? Gelinen noktada demek ki Başbakan'ın terörle mücadele diye bir niyeti yok.'' Vural, bir fotoğraf göstererek, İran'ın PJAK ile mücadelesinde kampları yok ederken bayrağını diktiğini belirterek, ''Hangi pis ve kirli pazarlıklar, hangi teslimiyetçi düşünce Türk milletine kasteden bu Kandil fitnesini söndürme konusunda Sayın Başbakan'ın elini, kolunu bağlıyor? Bizim arzu ve isteğimiz; bu milleti bölmek isteyenlerin, teröristin kandilini söndürmek, bu milletin kardeşliğini savunan albayrağın iradesini hakim kılmaktır. Bu millet nefes almak istiyor, bu bayrak nefes almadır'' dedi. -''Şeytanla muhabbetin sonu, öbür alemde cehennemdir''- AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik'in ''şeytanla bile görüşürüz'' ifadesini kullandığını öne süren Vural, ''Çelik'in ağzından rahmani laflar çıkmıyor, hep şeytani sözler ifade ediyor. Senin hiçbir ilken değerin yok mu? Sen her şeyi yapar mısın? Şeytanla masaya oturanlardan ne beklersiniz?'' ifadelerini kullandı. Kur'an-ı Kerim'deki şeytanla ilgili surelerden örnekler veren Vural, şöyle konuştu: ''Geldiğimiz noktada şeytanla bile işbirliği yapan bir zihniyet kendisini, muhafazakar demokrat olarak ileri sürebiliyor. İnsanın tüyleri diken diken oluyor. Şeytanın sözlerine kanılmışsa, şeytanla birlikte gidiliyorsa, milletimiz ve bunlara oy verenlerin bu yoldan bir an önce kaçması lazım. Çünkü, bunlar şeytanın vesveselerine kulak veriyorlar, rahmana değil. Bugün şeytanla işbirliği yapıp bize çözüm yolu öne sürebiliyorlar. Onlar hak yolunda, millet yolunda değil şeytani bir biçimde hazırlanmış, milleti bölmek ve parçalamak için hazırlanan yol haritası üzerinden yürümeyi tercih ediyorlar. Maalesef bu işbirliğini, özel temsilciler münasebetiyle masalarda pazarlık olarak bile yapıyorlar. Çelik ve AKP yönetimine seslenmek istiyorum; yüzünüzü şeytana değil, hakka, hakikate çevirin. Aklınızı, yüreğinizi şeytani düşüncelere değil, rahmani düşüncelere verin. Yüzünüzü şerre değil, hayra dönün. Yüzünüzü millete dönün. Biliniz ki şeytanla muhabbetin sonu, öbür alemde cehennemdir. Bir an önce gittiğiniz yoldan dönün, dönmezseniz Cenabı Hak ne olacağını söylüyor. Ama Türk milletine azap çektirmeyin.'''