Politika

MHP'den ihraç edilen Sinan Oğan: Ülkücüler iktidar bekliyor, 1 Kasım'da olmazsa her göreve hazırım

"Bahçeli'ye sürekli 'genel başkanlığa oynadığım' dedikoduları gitti"

23 Eylül 2015 16:00

MHP'den ihraç edilen 24. Dönem Iğdır Milletvekili Sinan Oğan, "Yurtdışı sergilerine giderken grup başkan vekilimiz Yusuf Halaçoğlu'ndan izin istedim, verdi. Rapor sunmak için Genel Başkan'a gittim. Yurtdışına giderken kendisinden niye izin almadığımı sordu. "Sinan Bey sizi severim ama siz madem böyle kendi kafanıza göre takılıyorsunuz, o halde artık serbestsiniz" dedi.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'ye sürekli "Genel başkanlığa oynuyor" dedikodularının gittiğini söyleyen Sinan Oğan, "15 gün sonra da 'Partiyi terk etsin, kendisine parti bulsun' diye haber gönderdi. 'Ben dava adamıyım, benim partim MHP. Hiçbir yere gitmem' dedim" diye konuştu.

Hürriyet'ten Ahmet Hakan'a konuşan Sinan Oğan,  hem AKP hem CHP'den milletvekilliği teklifi aldığını ancak mahkeme kararıyla MHP'ye döneceğini belirterek "Mevcut MHP yönetimi partimizi 1 Kasım'da tek başına iktidar yapmakla mükelleftir. Ülkücüler 13 yıldır iktidar bekliyor. 1 Kasım'da tek başına iktidar olamazsak MHP iktidarı için ülkücü iradenin bize yükleyeceği her görevi yapmaya hazırız" dedi.

 

Sinan Oğan'ın ihraç süreciyle ilgili anlattıkları şöyle:

TÜRKSAM adlı strateji kuruluşunun başındaydım. Devlet Bey'e danışmanlık yapıyordum. Kendisi benim nikâh şahidimdir, aile büyüğümdür. Bana "Sizi Meclis'te görmek istiyorum" dedi. Ben de "Başüstüne" dedim.

Iğdır'dan aday gösterildim. MHP Iğdır'da üçüncü partiydi. Birinci olduk.

Bu başarının yanı sıra Meclis'teki performans, ekranlardaki performans ile birleşince... Halkta teveccüh ve bizi bir takım yerlere yakıştırma başladı. Kimi parti sözcülüğüne, kimi de hızını alamayıp genel başkanlığa.

Başta bunları önemsemedim. Ancak bazı işgüzarlar, bu yorumların çıktılarını alıp Devlet Bey'in önüne koyunca sosyal medyadaki bu yorumları sildirmek için eleman dahi istihdam ettim. Partide hain ilan etme ve gammazlama maalesef bazı arkadaşlarımızın yükselme yolu olmuş.

Genel Başkan, benimle ilgili "Genel Başkanlığa oynuyor" şeklinde kendisine sürekli götürülen dedikodulara rağmen bir süre sonra benim iddia edildiği türden bir niyetimin de, faaliyetimin de olmadığını gördü. Ama sosyal medyadaki teveccüh devam ediyordu. Yorum yazanlara "Yazmayın, hem bana hem partimize zarar veriyorsunuz" dediğim halde.

2014'ün Eylül'ünde Genel Başkan'a, "2015'te Ermenilerin büyük hazırlıkları söz konusu. Karabağ, Hocalı şehitleri sergisi yapalım" dedim. Genel Başkan, 'olur' verdi. Ankara ve İstanbul'da yaptık. Yurtdışı sergilerine giderken grup başkan vekilimiz Yusuf Halaçoğlu'ndan izin istedim, verdi. Rapor sunmak için Genel Başkan'a gittim. Yurtdışına giderken kendisinden niye izin almadığımı sordu. "Sinan Bey sizi severim ama siz madem böyle kendi kafanıza göre takılıyorsunuz, o halde artık serbestsiniz" dedi.

15 gün sonra da "Partiyi terk etsin, kendisine parti bulsun" diye haber gönderdi. "Ben dava adamıyım, benim partim MHP. Hiçbir yere gitmem" dedim.

Benimle yollarını ayırmak istediğini anlamıştım. 7 Haziran'a kadar bir sıkıntı çıkmasın diye sustum.

 

İhraç gerekçeleri uydurma

 

İhracınız nasıl gerçekleşti?

Özensiz, içi boş suçlamalarla ihracım istendi. Gittim, Iğdır İl Disiplin Kurulu'nda savunmamı yaptım. Kurul "İhraca gerek yoktur" dedi. Bunun üzerine Iğdır teşkilatı feshedildi. Benim ihracıma Genel Merkez karar verdi. Verdi ama ihracın talimatlandırılmış kurullarda değil, vicdanlarda kabul görmesi önemli. Benim için partide bir görev, bir makam önemli değildir, önemli olan ülkücülerin gönlündeki makamdır. Benim ihracım MHP'yi iktidar yapacaksa bir değil bin Sinan feda olsun.

 

Genel başkanlığa aday mı?

 

Partiye dönebilirseniz genel başkanlık yarışına girecek misiniz?

İçinde bulunduğumuz bu atmosferde, seçim öncesinde genel başkanlık tartışması başlatmak doğru değil. Hepimiz 1 Kasım'a odaklanmalıyız. Mevcut MHP yönetimi partimizi 1 Kasım'da tek başına iktidar yapmakla mükelleftir. Ülkücüler 13 yıldır iktidar bekliyor. 1 Kasım'da tek başına iktidar olamazsak MHP iktidarı için ülkücü iradenin bize yükleyeceği her görevi yapmaya hazırız.

Genel merkezi ele geçirmeye çalıştınız mı?

Parti bizim, zaten bizim olan şeyi neden ele geçirmeye çalışalım? Devlet Bey nasıl delegelerin teveccühü ile o makama gelmişse bir başkası da delegenin teveccühü ile gelebilir ve gelmelidir. Genel başkanlık makamı kimsenin mülkü değildir. Bu makamın

tapusu Türk milliyetçilerinde ve 'Ülkücü Hareket'in uhdesindedir. Ülkücü iddialı olmalıdır. Her ülkücü genel başkanlığı düşünebilmelidir. Kimse bunu düşündü diye hain ilan edilemez.

 

Ülkücülük adama değil davaya sadakattir

 

Kendinizi eleştirdiğiniz oluyor mu?

Ülkede bu kadar sorun varken parti içi dar kalıplar hareket alanınızı kısıtlıyor. Yapı itibariyle sürekli bir şeyler yapmaya çabalayan birisi olduğum için bazen dar kalıpların dışına çıkmış olabilirim. Ülkücünün özgüveni yüksek olur. 12 Eylül'ün birçok yanlış dayatması sistemimizden temizlendi ama Siyasi Partiler Kanunu'na dokunulmadı. Çünkü hepsinin işine geliyor. Oysa parti içi demokrasi olmazsa ülkeye demokrasi gelmez.

Ülkücülükte disiplin çok önemli değil midir?

Ülkücülükte sadakat önemlidir. Ama sadakat kişilere olmaz, davaya olur. Ülkücü kişilerin değil, davanın emrinde olur. Adamın adamı değil, davanın adamı olur. Davaya sadakat de ülkücü disiplini kendiliğinden getirir. Ülkücü, Türk İslam davasının temsilcisi olduğundan sadece Allah'ın ve davasının huzurunda boyun eğer. Ayrıca benim hiçbir disiplinsizliğim de olmamıştır.

Nasıl bir tutum bekliyordunuz Genel Başkan'dan?

Herhangi bir evhamın esiri olmadan, potansiyeli olan her ülkücünün önünü açmasını beklerdik. Şayet öyle olmasaydı, rahmetli Başbuğ, Devlet Bey'in önünü açmazdı. Ayrıca bu konuları Genel Başkan doğrudan muhatabı ile konuşmalıdır. Bizde bu yok. Rivayetle birine kızılıyor ve hüküm veriliyor.

Madem ülkücülük adama değil davaya sadakattir, MHP'de bir tek siz misiniz davaya sadakat gösteren de bu işler sizin başınıza geldi?

Olur mu? Benim gibi binler var. Ama çoğu şimdilik sesini çıkarmıyor, sabrediyor. Sesini çıkaranlar da atılıyor. Zira 12 Eylül'ün çilesini çekmiş ama şimdi küstürülmüş, parti büyüklerimiz, parti dışında kalmış teşkilat ve ocak başkanlarımız, milletvekilliği, bakanlık, belediye başkanlığı yapmış binlerce ülkücü var.

 

Herkese çağrımdır: MHP'ye oy verin

 

Bundan sonra ne yapacaksınız?

Ülküdaşlarımın gönlünde mütevazı da olsa bir yer edindiğimi düşünüyorum. Partime döneceğim. Kâğıt üzerindeki zoraki ayrılık mahkeme kararıyla düşecektir, buna inanıyorum. Önümüz seçim. Şimdi kenetlenme zamanı. Gönlünde yerim olan herkese çağrımdır: Ben partime oy vereceğim, onlar da versinler.

7 Haziran seçiminin ardından Bahçeli'nin izlediği siyaseti nasıl buluyorsunuz?

Buna sonuçlara bakarak karar vereceğiz. MHP'li bir Meclis başkanı seçilemedi, hükümet kurulamadı. Her ne kadar HDP'li bakanlar istifa etse de AKP'li ve HDP'li bir seçim hükümeti kuruldu. Bu sonuçların hangisi Türk milliyetçilerinin lehinedir? Ayrıca Saray'ın koalisyon istemediği belli iken MHP hariç diğer partiler "koalisyon istemeyen taraf ben değilim" algısı üzerine oynadı. MHP ise algıyı yönetemedi. Toplumda MHP'nin iktidar istemediği algısı oluştu.

HDP ile aynı düzlemde olmamak gibi bir kaygı vardı MHP'de... Bu haklı bir kaygı değil miydi?

MHP'nin bu çıkmazdan kurtulması lazım... Biz kendimizi PKK'nın Meclis şubesi gibi çalışan HDP'ye göre konumlandıramayız. "HDP şunu yapıyor, o zaman biz yapmayalım" dediğiniz anda kendinizi HDP'nin her türlü manipülasyonuna açık hale getirirsiniz. Türk milliyetçisi siyasetini HDP'ye göre belirlemez. Bizim kendi doğrumuz yok mu? Biz kendi doğrularımızı HDP'ye göre mi belirleyeceğiz? Başkaları kendisini MHP'ye göre konumlandırsın...

 

Meral Akşener'e yapılan doğru değil

 

Meral Akşener'in aday gösterilmemesini nasıl yorumluyorsunuz?

Meral Hanım tecrübeli ve kamuoyunda karşılığı olan bir siyasetçi. Siyaset, karşılık işidir. Karşılığı olmayan isimlerle siyaset yapılmaz. "Meral Akşener'den çok söz ederseniz, üzerini çizerim" tavrını doğru bulmuyorum.

 

Tuğrul Türkeş partide kalmalıydı

 

Tuğrul Türkeş'in AK Parti'ye geçişi hakkında ne düşünüyorsunuz?

Gönlümüz, Başbuğun emanetlerinin MHP'de siyaset yapmalarından yanadır. Yakışanı da budur. Partiden ayrılmasını doğru bulmuyorum. Eleştiriyorum. Ama hakaret etmiyorum. Kendisinin kopuş sürecini de iyi görmek lazım. Ama Devlet Bey, kendisine karşı ne kadar yanlış bir tavır içerisinde olursa olsun, parti içinde kalıp mücadele etmesi gerekirdi.

 

Hem AKP'den hem CHP'den teklif aldım

 

AK Parti'den teklif geldi mi size gerçekten? Ciddi bir teklif miydi?

Evet, geldi. Ciddiydi. Bunu basına yansıtan da ben olmadım.

Ne cevap verdiniz AK Parti'ye?

'Hayır' dedim tabii ki. Ben Türk milliyetçisiyim. İhraca rağmen MHP'liyim, MHP'deyim. Vekillik peşinde değilim. Bana umut bağlayanları yarı yolda bırakmam.

CHP'den de teklif geldi mi?

Evet geldi. Hatta bayağı ısrarcı da oldular. Onlara da teşekkür ettim.

Hürriyet'te yayımlanan söyleşinin tamamını okumak için tıklayın