Milli Gazete yazarı Mehmet Şevket Eygi, kadınlara "Fahişe olmadığınız halde niçin fahişe kıyafeti giyiyorsunuz" diye sordu. "Fahişe olmadığınız halde niçin fahişeler gibi davranıyorsunuz? Soruma cevap verebilecek misiniz?" diyen Eygi, "Ülkenin bütün şehirleri dijital kameralarla donandı, devlet gecenin köründe karşıdan karşıya geçen kedileri bile biliyor da; uyuşturucu kaçakçılığını, dağıtımını nasıl göremiyor, bilemiyor, büyük suçluları niçin kıskıvrak yakalayamıyor?" ifadesini kullandı.
Mehmet Şevket Eygi'nin, "Fâhişe Değilsiniz Ama…" başlığıyla yayımlanan (17 Mayıs 2016) yazısı şöyle:
O kadınlara soruyorum: Fahişe olmadığınız halde niçin fahişe kıyafeti giyiyorsunuz?
Yine soruyorum: Fahişe olmadığınız halde niçin fahişeler gibi davranıyorsunuz?
Bu iki soruma cevap verebilecek misiniz?
***
Ülkede eroinman, kokainman, bonzai bağımlısı mı çok, cep telefonu hastası, fetişisti, kaçığı mı daha çok?
***
Ülkenin bütün şehirleri dijital kameralarla donandı, devlet gecenin köründe karşıdan karşıya geçen kedileri bile biliyor da; uyuşturucu kaçakçılığını, dağıtımını nasıl göremiyor, bilemiyor, büyük suçluları niçin kıskıvrak yakalayamıyor?
Bu yaman sorunun cevabını kim verecek?
***
Sokaktaki komşu otelciye sordum: İşler nasıl?.. Hemen hemen sıfıra yakın dedi. Turizm sektörü çöküyor mu?
***
O Diyanet hutbesinin başlığı “Mezhepsizlik Fitnesi” olmalıydı.
***
O ilahiyatçının Müslümanlara İmam olarak gösterdiği herif, vaktiyle İskenderiye Mason locasından atılmış. Gerekçe ne mi? “Biz böyle dinsiz bir herifi locamızda görmek istemeyiz” demiş Kainatın Yüce Mimarına inanan biraderler… Masonların bile dinsiz dediği musibet, Müslümanlara nasıl imam olur?
***
Son seçimlerde dinsiz partiye oy verilmesini isteyenler, merhum üstadlarının ve şeyhlerinin kemiklerini sızlattı.
***
Müslüman kardeşliğini, iman uhuvvetini, İslam ittihadını darbeleyenler, Müslümanlar arasında tefrika çıkartanlar din ve ümmet hainidir.
***
Hoparlörleri yüz on desibel şiddetinde açtıkları için o camiye gitmiyorum. Ezandan değil, hoparlörden tedirginim.
***
Süslüman kadın herkesin içinde deliler gibi çıngıraklı kahkahalar attı, civardaki herkes başını çevirip ona baktı. O utanmadı, bendeniz onun namına utandım, yerin dibine geçtim.
***
Suriyenin nice şehri harabeye dönmüş, büyük sayıda Müslüman açlık çekiyormuş, bazı yerlerde yemek bulamayan halk yabani otları kaynatıp yiyormuş… Bebekler sütsüzlükten ölüyormuş. Bizde de bazı Müslüman zenginler fazla tıkınmaktan mide çilesi çekiyormuş.
***
O kendini beğenmiş, nefs-i emmâresini putlaştırmış sahte dindarın, hazık bir gönül doktoru tarafından tedavi edilebilmesi için iki sene gereklidir. Doktor yok, vakit yok, adamın hali ne olacak?
***
Üstad Bediüzzaman hazretleri, Latin alfabesine lâdinî huruf demiştir ve alfabe devrimini kesinlikle reddetmiştir. Risalelerin Latin yazısıyla neşrine geçici olarak müsaade etmiştir. Her Nurcu, İslam Kur’an yazısını öğrenmelidir. Bu konuda büyük hizmetleri geçen Hayrat Vakfı mensubu Yazıcı Nurcuları tebrik ediyorum.
***
Resûl-i Kibriya aleyhi ekmelüttahaya Efendimizin mütevâtir, mânen mütevâtir, sahih hadîslerini; Avrupa Birliği kriter ve standartlarına göre ayıklamak küfürdür.
***
Tesettür sadece İslam’da değil, Musevilikte ve Hıristiyanlıkta da vardır.
***
Hadîs meali: “Mü’min bir mide ile yer, kâfir yedi mide ile…”
***
Sultanahmet parkında, iki şahane Japon kirazı ağacı vardı, Nisan sonunda gelin gibi çiçekle donanırlar, bakanların gözleri bayram yapardı. Birtakım, elleri kırılasıca hainler hiç lüzum olmadığı halde o mücevher gibi canım ağaçları kestiler. Bir İstanbullu olarak onlara hakkımı helal etmiyorum. Ağaç katilleri!
***
Yol yaparken kedileri makinalarla ezip öldüren canavar ruhlu alçak katil gaddar kimselere: Tevbe edip pişman olmasanız sizi çok kötü bir akıbet beklemektedir.
***
Üniversitede tarih okuyan Çerkez asıllı temiz dindar bir gençle tanıştım. Düzceli Muhammed Zâhid el-Kevserî hazretlerini hiç duymamış. Onu hem Müslüman olduğu, hem de Çerkez olduğu için tanımak zorundadır. Gençlerimizi iyi yetiştiremiyoruz.