Mardin’de geçen yıl Sürer Ailesi, Erkan Ailesi’nden iki kişiyi Kalaşnikof’la öldürdü. Erkan Ailesi de 20 Eylül’de Sürer Ailesi’nden iki kadın ve üç çocuğu cezaevi kapısında 60 kurşunla katletti. Ve dökülen onca kanın sebebi, paylaşılamayan bir artezyen kuyusuydu.
Hürriyet'ten Gülden Aydın'ın haberine göre, yaşlılarda endişe, gençlerde kin egemendi. Savur’a bağlı İşgören köyünde yaşayan Erkan Ailesi ile görüşmek istediğimizi söylediğimizde jandarma, “Olay çok taze. Köye gitmenizi tavsiye etmiyoruz” diyorlar. Buna rağmen yola koyuluyorum. Gözlerden ırak susuz, yolsuz, yoksul 220 haneli, 2 bin 500 nüfuslu bir köy. Mercimek, arpa, buğdayla geçinmeye çalışıyorlar. 400 metre derindeki suya ulaşmak için artezyen vurmak gerekiyor. Ama bu pahalı, köyde 5 hanenin sahip olduğu bir imkân ve Sürer ve Erkan ailelerinin kan davasının da başlangıcı.
Güvenlik önlemi yok
Erkan Ailesi’nin yaşadığı evler birbirine yakın ve yüksek duvarlı, demir kapılı avluların ortasında yer alıyor. Sürer ailesi gelse, bir çatışma çıksa, 10 kilometre ötedeki karakoldan asker, bozuk yolda yarım saatten önce gelemez. Gençler öfkeli. Köyü hemen terk etmemi istiyorlar. Basının kendilerine haksızlık ettiğini, Sürer Ailesi’nin iftiralarına ortak olduğunu söylüyorlar. Ailenin büyüğü ve sözü geçen Abdullah Erkan (47), kendi cephelerinden olayı anlatıyor: “Sürerleri 4 yıl önce Diyarbakır’dan biz getirdik. 20 yıl önce göç etmişlerdi. Kuyu açıp tarla sulamak için 50 tane elektrik direği gerekiyordu. Ortak olduk. Eski evleri viraneydi. Köyün 5 kilometre ötesinde, tarlaların içine ev yaptılar. 4 yıldır traktörle, kamyonla tarlalarımızdan geçiyorlardı. Ses çıkarmadık. Geçen yıl haziranda, ailemizden Abdülkadir Erkan, kamyonla Sürerlerin tarlasından geçti. Tarla boştu, mercimeğin hasadı yapıp kaldırmışlardı. ‘Neden geçtin’ diyerek baltayla saldırdılar. Yeğenlerim Ali (28), Osman (32) da traktöre binip hastaneye giderken, ‘Neden evimizin önünden geçtiniz’ diyerek Kalaşnikof’la taradı. Ali de Osman da öldü. Ali’nin 4, Osman’ın 8 çocuğu vardı. Belayı onlar başlattı. Çağırdığıma bin pişmanım. Durumları iyi değildi. Bizi kıskandılar.”
Yeğenime tükürünce
“Saldırıdan sonra baba Abdülkadir Sürer ile 2 oğlu Celal ve Mehmet, Mardin Cezaevi’ne girdi. Oğlu Mehmet’in soyadı farklı, amcasının nüfusuna kayıtlı olduğu için İpek soyadını almış. 10 gün önce duruşma vardı. Hapisteki Celal’in karısı Ayşe Sürer ile Abdülkadir’in kızı Rojdan, yeğenim Ahmet Erkan’ın (16) yüzüne tükürmüş. Hatta adliyedeki polis kadınları azarlamış. Yeğenim çok sinirlenmiş ama bize bahsetmedi. Bu olaydan sonra Ahmet ile diğer yeğenim Diyaettin (18), aileden habersiz tabancaları alıp arabayla gitmişler. Cezaevi kapısında şarjörleri boşaltmışlar. Geleneğimizde kadın ve çocuklara dokunulmaz. Maalesef Sürer ailesinden iki kadın ve üç çocuğu öldürdüler. Çok üzgünüz. Ben iki yeğenimi alıp kendi ellerimle jandarma komutanına teslim ettim. Bundan sonrasını Allah bilir.”
7 tutuklama
5 kişinin öldürüldüğü saldırıyla ilgili gözaltındaki 10 şüpheli dün mahkemeye sevk edildi. Mahkeme, 7 kişinin tutuklanmasına karar verirken, 3 kişi de tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.
Sekiz çocuklu dul
Geçen yıl öldürülen Osman Erkan’ın eşi Şadiye 35, en küçüğü 2 yaşında, 8 çocuğuyla yaşıyor. Hiçbir geliri yok. Kayınbiraderlere muhtaç. Şadiye, “Bakan Fatma Şahin elimden tutsun. Devlet dullara para yardımı yapıyormuş. Benim, yetimlerimin hali ne olacak” diyor. Büyük oğlu Fatih (14), annesini Kürtçe sert bir şekilde susturuyor. “Bu evin reisi benim” diyor. Giyimi, saçları, tavırlarıyla yetişkin bir erkek gibi. Evin yanı başındaki mezarlıkta yatan babası ve amcasının mezarının fotoğrafını bile çekmeme izin vermiyor.
Evlerini yaktığımız bir iftira
Abdullah Erkan, şöyle diyor: “Sürerlerin Diyarbarbakır’daki evini yaktığımız ve iki çocuğun yanarak ölmesine sebep olduğumuz iftira. Polis, savcılık didik didik inceledi ve yangının elektrik kontağından çıktığı anlaşıldı. Mahkemede söylediklerinde savcı azarladı. Neden yakalım? İsteyen gitti öldürdü işte.”