Politika

Mehmet Altan: 21’inci yüzyılda kanlı bir parantezin içine düştük ama o parantez mutlaka kapanacak

"Petrol çağı sona eriyor, uzay çağı da tahtına hızlıca ısınıyor"

23 Kasım 2015 13:19

Mehmet Altan*

IŞİD’in Paris Katliamı, 21’inci yüzyılın geri kalan yaşamında iz bırakan, ne kadar süreceği ve nasıl kapanacağı bilinmeyen bir parantezin açılmasına da neden olacak gibi.

Tüm aksi iddialara karşın siyasal İslam’ın yaşam düşmanı kanlı barbarlığı git gide Müslümanlık ile özdeşleşen bir izlenimi güçlendiriyor.

Doğrusu 57 Müslüman ülkeden de bu izlenimi yok edecek ve herkesin dönüp bakacağı çok güçlü bir ses de pek çıkmıyor. Bu coğrafya ‘ne istihdamda, ne eğitimde yer almayan gençlerin’ çok yoğun olduğu bir coğrafya.

Baksanıza, Türkiye’de de yüzde 8 IŞİD’i destekliyor, yüzde 19 da ‘fikrim yok’ diyor. Kafa kesen, günahsız insanları ‘nasıl öldürürüm’ diyen psikopatları da devşiren, insanlık tarihinin izlerini yok etmeyi amaçlayan bir zihniyete karşı çıkmayan, ‘fikrim yok’ diyerek geçiştiren yüzde 19’luk koca bir kalabalıktan söz ediyoruz.

***

Küreselleşmenin ışıklı yüzü, ‘öteki’ kavramını 21’inci yüzyıldan söküp atmaya doğru seyrediyor. Bir zaman sonra bu amaç gerçekleşecek.

Ulaşımdaki köklü gelişimler sayesinde mesafelerin azalması, iletişim devrimi sayesinde yerkürenin global köye dönmesi, kültürleri ve insanlığı yakınlaştırdı, bir süre ‘öteki’ kavramını da törpüledi, kör topal bir mesafe alındı.

Ama Ortadoğu’daki deprem ve özellikle IŞİD’in dünyayı kan revan içinde bırakması, ‘öteki’ saydığı yaşamlara bu çağın özü ve ruhu ile taban tabana zıt bir vahşetle saldırması, bu süreci galiba şimdilik askıya alacak.

***

Geçen hafta da vurguladım, belki tekrarlamaya ihtiyaç var:

“Küreselleşme, gelişme düzeyleri çok farklı olan dünyaları kolayından yan yana getiremeyecek gibi gözüküyor. Olup biteni, biraz da hala kendi etkin karakterini ve özellik çizgilerini oturtamayan 21’inci yüzyıl açısından değerlendirince, zor bir çağa girdiğimizi anlayabiliyoruz.

Paris’teki saldırı, insanlığın ortak kültürüne kendi kimliğine sahip çıkarak katılmak ve onu zenginleştirerek yeni çağa uyum sağlamak yerine, öldürmeyi, kafa kesmeyi, kaba kuvvetten medet ummayı tercih edenlerin dünyayı bir süre daha kalın duvarlarla böleceğini ortaya koyuyor.

Bu anlayış, değişik kültürlerin ve yolların birleşmesini değil, en azından şimdilik sert bir biçimde kopmasına neden olacak.

Çağın ilk yarısı, kendini maalesef bu içindeki kanlı ve sert iklim üzerinden tanımlayacak gibi...”
Bu işin sosyal yönü…

Ya da 21’inci yüzyılın şimdiki sosyo-politik fotoğrafı…

***

Ancak, 21’inci yüzyılın bir de teknolojik ve ekonomik yanı var…

Orada süreç, sosyal ve siyasal yüzdeki çopur görüntüye nazaran çok daha sağlıklı bir şekilde yürümekte…
Bunu görmek için çok derin ve uzun araştırmalara gerek yok.

Geçen haftanın bir iki haberi bile bunu adeta herkesi tokatlıyarak ispatlıyor.

Birincisi, Morgan Stanley’in yaptığı araştırma…

Araştırmaya göre 1995 ile 2015 yılları arasında en büyük 15 teknoloji şirketinin değeri 17 milyar dolardan 2,4 trilyon dolara yükselmiş.

21’inci yüzyılın nereye doğru yol aldığının en çarpıcı özeti.

Teknoloji, zenginleşmeyi geometrik olarak katlamakla kalmıyor, bu hıza yetişemeyeni de silkeleyip atıyor.
Örneğin, 1995’te 5,4 milyar dolar değerle Netscape ilk sırada yer alırken, 20 yıl sonra Netscape ilk 15’te bile değil.

Ama ‘zamanın ruhunu’ iyi okuyup da dün yokken bugün dört dörtlük bir şekilde var olanlar da bulunuyor…

2015 yılında piyasa değeri bakımından ilk 15’te olup da 1995 yılında listede olmayan birçok şirket mevcut.
Google, Facebook, Alibaba, Amazon, eBay, LinkedIn ve Twitter listede yer alıyor.

2015 yılında en değerli şirket ise 763 milyar dolarla Apple.

Apple’ın 1995 yılındaki piyasa değeri ise sadece 3,9 milyar dolarmış.

***

Bir diğer haber ise 21’inci yüzyılın enerji açısından kimliğinin ipuçlarını veren bir haberdi…

ABD, 2016’da ilk kez sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) ihracatına başlıyor.

Konuyla ilgili olarak ABD Dışişleri Bakanlığı Uluslararası Enerji İlişkileri Özel Temsilcisi Amos Hochstein’in, Hürriyet Gazetesi’nden Merve Erdil’e söyledikleri, adeta 21’inci yüzyılın yakın geleceğinin resmini de çizmekte:

“Ocak ayında ilk LNG kargosu ABD kıyılarından bir alıcıya doğru yola çıktığında, ABD enerjisinde tarihi bir dönüşüm tamamlanmış olacak. ABD Başkanı Barack Obama göreve geldiğinde ABD en büyük LNG tüketicisi ve ithalatçısıydı. Önümüzdeki Ocak’ta Obama’nın görevdeki son yılında ise ABD artık LNG ithalatı yapmıyor olacak ve ihracata başlayacak. Bu, inanılmaz hızlı bir dönüşüm. Bunun piyasalara etkisi ve jeopolitik etkileri bir yıl önce başladı bile. Kaya gazı devrimi başladığında, ABD’ye giden tüm o LNG kargolarına artık ihtiyaç duyulmamaya başlandı. Böylece bu gaz uluslararası pazarlara açıldı ve pazarın alternatif gazla dolmasına yol açtı. Bu da fiyatları düşürürken, her yerdeki tüketicileri etkiledi. ABD ihracata başladığında bu pazara daha da çok gaz girmesini sağlayacak. 2020’ye kadar ABD dünyanın en büyük gaz ihracatçısı olarak Katar’a katılacak.”

***

Amerika’da 4 binin üzerinde üretici kaya gazı üretimi için faaliyet gösteriyor, bu da maliyeti düşürerek verimliliği artırıyor, tüm operasyonu daha etkin hale getiriyor.

ABD’de kaya gazı ve petrol üretim maliyetleri bugün bir yıl öncesine göre daha düşük. Çünkü üretim ve maliyet düşürmede verimlilik sağlandı.

***

‘Uzay çağına’ hiç girmiyorum. Sadece şunu hatırlatayım, NASA, ‘New Horizons’ uzay aracına ait Lorri kamerasıyla 7-13 Temmuz arasında çekilmiş 10 fotoğrafı yayımladı.

Cüce gezegenin kendi etrafında tamamladığı bir turu gösteren 10 yakın çekim fotoğrafla, bir Plüton gününün, 6,4 Dünya gününe eşit olduğu açıklandı.

Güneş Sistemi’ndeki yolculuğuna 19 Ocak 2006’da Florida’daki Cape Canaveral uzay üssünden fırlatılarak başlayan ‘New Horizons’, 9 yıl 7 aydır görev yapıyor.

***

Kısacası ‘Bilgi Çağı’nın zenginliği dörtnala koştururken petrol çağının sona ermekte olduğunu, uzay çağının da tahtına hızlıca ısındığını görüyoruz.

Böyle bir dünyada, yaşam kıvancını masum insanları yok ederek silmek isteyen IŞİD cinneti ve demokrasiyi, temel hak ve özgürlükleri, insanlık hukunu reddederek kaba güçle kendi ezikliğini diğerine dayatmaya kalkan bir zihniyet var olmaya ne kadar devam edebilir?

Zaman zaman kesintiler yaşayarak, bazen gerileyerek ama son tahlilde daima ileriye doğru giden insanlık macerasında kısa bir parantez yaratır ama daha öteye geçemez, galiba o zamana geldik.

***

Özetle, 21’inci yüzyılın teknoloji, bilim, buluş yanı çok sıhhatli ama kan ve gözyaşının öne çıktığı sosyal ve toplumsal yanında kanlı bir aksama var.

Dinlerin yorumu insanlık yürüyüşüyle ahenk kazandıkça yer kürenin de huzuru geri gelecek, refah ve özgürlük artacak.

Kötü ve kanlı bir parantezin içine düştük ama emin olun o parantez mutlaka kapanacak.


Bu yazı gazete360.com'da yayımlanmıştır