Gündem

Libya'da görevli 56 asker TSK'dan ihraç edildi

14 Aralık 2021 17:01

TSK bünyesinde Libya’da görevlendirilen 56 uzman çavuş, komutanlarını kendilerine mobbing yapmakla suçladı, CİMER’e şikâyette bulundu. Görevlerine son verilen askerlerin sözleşmeleri feshedildi.

Türk Silahlı Kuvvetleri'ne (TSK) bağlı Libya Görev Grubu Komutanlığı’nda görevlendirilen 56 uzman çavuş, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’na (CİMER) toplu şikâyet dilekçesi verdi. Komutanlarının kendilerine psikolojik ve fiziksel mobbing yaptığını ileri süren askerler, Libyalı askerlerin çöplerini dahi kendilerinin topladığını iddia etti. Bunun üzerine haklarında disiplin soruşturması başlatılan askerlerin görevlerine son verildi. Türkiye’ye dönen askerler, daha sonra TSK’dan atıldı. Ayrıca haklarında adli soruşturma da başlatıldı.

DW Türkçe’nin ulaştığı bilgilere göre, CİMER’e yapılan şikâyet dilekçelerinde askerler yaşadıklarını anlattı. İddiaya göre, Yarbay rütbesindeki bir komutan, içtima sırasında askerlere, "Siz aldığınız parayı hak etmiyorsunuz, bu TSK ne generaller yedi, siz hiçbir şeysiniz. Beni istediğiniz yere şikâyet edebilirsiniz, 9 sene Hukuk Şube'de çalıştım. Sizi meslekten atmam 5 dakika. Dışarıda sizin yerinizde olmak isteyen binlerce kişi var" diyerek meslekten atmakla tehdit etti. Üsteğmen rütbesindeki bölük komutanı ise, "Size burayı dar etmezsem bu rütbeyi sökerim, size burada kan kusturacağım, sizi sahilde carettalar gibi süründüreceğim" dedi.

"Bu durum temsil ettiğimiz TSK'yı ayaklar altına almaktır"

Hastayken bile kendilerine spor yaptırıldığını belirten uzman çavuşlar, komutanlarının kendilerine Libyalı askerlerin çöplerini toplattığını da öne sürdü. Şikâyet dilekçesinde, Libyalı askerlerin kendilerine bu sırada küçümseyici ve alaycı gözlerle baktığını belirten askerler, "Bu durum temsil ettiğimiz Türkiye Cumhuriyeti Devletini ve Türk Silahlı Kuvvetleri’ni ayaklar altına almaktır" dedi. Yaşadıkları nedeniyle meslekten soğuduklarını ifade eden askerler, “Severek başladığım ve devam ettiğim, ölürsek şehit, kalırsak gazi anlayışıyla hiçbir zaman yılmayıp görevimin gerektirdiği şekilde mesleğimi sürdürmüş bulunmaktayım. Burada gördüğüm fiziksel ve psikolojik baskılar beni mesleğimden soğutmaktadır" görüşünü kaydetti.

Askerlerin şikâyet dilekçeleri, Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na iletildi. Komutanları hakkında soruşturma açılmasını bekleyen askerler, tersi bir durumla karşılaştı. Askerlerin Libya’da görevlendirilmeleri emri sonlandırıldı, 56 uzman çavuş Türkiye'ye gönderildi. Haklarında idari soruşturma başlatılan askerlerin tümünün sözleşmeleri 9 Aralık’ta feshedildi.

İdari tahkikat raporunda, askerler "koordineli ve işbirliği içerisinde aynı metni kullanarak, CİMER’e şikayette bulunmak, amirlerini sindirmeye yönelik tutum ve davranışlar sergilemek, birlik içinde disiplini bozmak ve askeri atmosferin oluşmasını engellemekle" suçlandılar. Raporda, askerlerin kusurlu oldukları belirtilerek, tazminatlarının da ödenmeyeceği vurgulandı.

Adli soruşturma da başlatıldı

Öte yandan askerler hakkında Milli Savunma Bakanlığı’nın izni üzerine Askeri Ceza Kanunu’na muhalefet etmekten adli soruşturma da açıldı. Birlikte şikâyette bulunmakla suçlanan askerler üç yıla kadar hapis istemiyle soruşturulacak.

37 askerin davasını üstlenen Avukat Murat Altay, sözleşmelerin feshedilmesi kararına karşı dava açtıklarını ifade etti. Mahkemeden adil bir karar beklediklerini belirten Altay, "Bu hukuksuzluğa son vermek maksadıyla arkadaşlarımıza verilmiş olan soruşturma izinlerine bölge idare mahkemesinde itiraz ettik. 37 arkadaşımızın sözleşmesi fesih davaları da geçen hafta tamamlandı. Uzman çavuş arkadaşlarımız için Edirne ve Hatay İdare Mahkemelerinde davalar açtık. Umarım en kısa sürede bu hukuksuzluk son bularak, adalet tecelli eder" dedi.

Askeri ceza hukuku doktoru olan Avukat Mehmet Erkan Akkuş, sözleşmelerin feshedilmesi kararıyla "Komutan her zaman haklıdır" mesajı verilmek istendiğini söyledi. Akkuş, şunları kaydetti:

"Burada sorun, 56 tane uzman çavuş arkadaşımızın aynı anda CİMER’e başvuru yapması değil. Burada sorun 56 tane uzman çavuş arkadaşımızın CİMER’e başvuru yapmak zorunda bırakılmasıdır. Amirler ve üstler hakkında usulüne uygun soruşturulmuş olsa, usulüne uygun işleme konulmuş olsa, hukuk devleti prensibi gereği adil yargılanmış olsalardı, bu çocuklar da CİMER’e başvuru yapmak zorunda bırakılmayacaktı. Mesleki kaderi bir amirin imzasına bırakılan uzman çavuş arkadaşlarımızın yeri geldiğinde ölüme gönderiliyor olmasındaki vicdanı adaletsizliği de kamuoyunun vicdanına bırakıyorum."

 Alican Uludağ

© Deutsche Welle Türkçe