Gündem

'Kurban bayramı tatili uzayabilir'

Akdağ, ''Bayram tatilinin uzatılmasının söz konusu olup olmadığı''sorusuna, ''İhtiyaçlara göre ayarlanır'' karşılığını verdi.

17 Kasım 2009 02:00
Ailece domuz gribini geçirdiklerini söyleyen Sağlık Bakanı Recep Akdağ,  “Önlem olarak Kurban Bayramı tatilinin uzatılmasının söz konusu olup olmadığı” sorusuna, “O günler yaklaştığındaki ihtiyaçlara göre ayarlanır” karşılığını verdi.
 
Sağlık Bakanı Recep Akdağ, Domuz gribi nedeniyle hayatını kaybedenlerin sadece yüzde 40’ının başka bir rahatsızlığı olduğunu yüzde 60’ının ise sağlıklı kişiler olduğunu belirtti.
 
Mevsimsel gripten farklı

Mevsimsel gribin 65 yaş üstü kişilerde riskli olarak görüldüğünü söylen Akdağ, bu domuz gribi virüsünün ise 50 yaş altında sağlıklı kişilerde görüldüğünü söyledi. Bakan Akdağ, "Ölü sayısının 70'in üzerinde olması ciddi bir rakam" diyerek salgının başlangıcında olduğunu da sözlerine ekledi.

Sağlık çalışanlarının büyük bölümü aşılandı
 
Sağlık çalışanlarının yarısından fazlasının aşılandığını belirten Bakan Akdağ, kesin rakamlar yok dedi. Hacı adaylarının da aşılandığını belirten Akdağ, bu haftadan itibaren sürekli hastalığı olanların ve okul öncesi çağında bulunanların aşılamasının süreceğini belirtti.

Akdağ, Dünya KOAH Günü (Kronik Obstrüktif-tıkayıcı- Akciğer Hastalığı)  nedeniyle Sağlık Bakanlığında basın toplantısı düzenledi ve soruları yanıtladı.

Pandemik A gribine karşı koruyucu bir önlem olarak Türkiye'nin de aşı  uygulamasına başladığını hatırlatan Akdağ, 16 Kasım Pazartesi günü itibarıyla  kronik hastalığı olanlarla 6 ay-5 yaş arasındaki çocuklara aşı yapılmaya  başladığını söyledi.

Bir gazetecinin, “Küçük çocuğunuza aşı yaptırdınız mı ve ailenizde  kimler aşı oldu?” sorusu üzerine Akdağ, şunları kaydetti:

“Bildiğiniz gibi çocuklar için aşılama başladı. Ben, kızımı aşılamaya  fırsat bulamadım. Çünkü, hastalığı geçirdi. Hastalığı, ağabeylerinden biri ve  kızım geçirdi. Ben, aşılandım, eşim de bir bağışıklık sistemiyle ilgili ilaç  kullandığı için aşı yaptırdı. Kızım 4 yaşında ve hastalığı hafif geçirdi. Oğlum  24 yaşında ve hastalığı biraz ağır geçirdi, evde bir müddet yatması gerekti.  Şimdi, ikisinin de sağlık durumu iyi.”

Akdağ, çocuklarının hastalık sürecinde endişelenip endişelenmediğine  yönelik bir soruya, “Herkes ne kadar tedirgin oluyorsa ben de o kadar tedirgin  oldum” yanıtını verdi. “Ailenizin geri kalan üyelerine aşı yaptırmayı düşünüyor  musunuz? sorusunu Akdağ, şöyle yanıtladı:
“Benim ailemin fertleri de Türk vatandaşları ne zaman aşılanacaksa o  zaman aşılanabilirler. Yani, aşılanması gereken şu ana kadar 3 kişi vardı.  Bunlardan birisi sağlık çalışanı olarak bendim ve aşılandım. Diğeri eşimdi ve o  da söylediğim sebeplerden dolayı aşılandı. Kızıma da aşı yapılacaktı ancak o  yapılamamış oldu. Diğer çocuklarım da aşı sırası kendilerine geldiğinde, virüsü  almamış olurlarsa elbette aşılanacaklar.”

Sağlık Bakanı Recep Akdağ, halk arasında KOAH  hastalarının “domuz gribi” olarak bilinen Pandemik A H1N1'e karşı risk altında  olduğunu belirterek, “Bu hastalar, zaman geçirmeden aşılarını yaptırmalıdır.  Griple ilgili en ufak bir belirti gören KOAH hastaları, vakit geçirmeden doktora  başvurmalıdır” dedi.

Bakan Akdağ, Dünya KOAH Günü (Kronik Obstrüktif-tıkayıcı- Akciğer  Hastalığı) nedeniyle Sağlık Bakanlığında basın toplantısı düzenledi.

KOAH'ın sürekli olarak nefes alma zorluğuna yol açan ve ölüme sebebiyet  verebilen ciddi bir hastalık olduğunu belirten Akdağ, Dünya KOAH Günü'nde  farkındalığı artırmak amacıyla çeşitli etkinlikler düzenlendiğini söyledi.

Akdağ, KOAH'ın dünyada ölüm nedenleri içerisinde 4. sırada olduğunu ve  kişinin yaşam kalitesini ciddi derecede bozduğunu ifade ederek, ilerleyici bir  hastalık olduğunu ve en sık 45 yaş üstündeki kişilerde görüldüğünü bildirdi.

Hastalığın, belirgin olarak akciğerlerin fonksiyon kaybının yüzde  50'lerin üstüne çıktığında kendini gösterdiğine dikkati çeken Akdağ, 40 yaş  sonrasında nefes darlığı çeken kişilerin zaman kaybetmeden hekime başvurması ve  gerekli testlerin yapılması gerektiğini belirtti. Akdağ, sigara kullanımı, kötü çevre şartları ve uzun süre odun-kömür gibi  bazı yakıtların dumanına maruz kalınmasının hastalığa yakalanma riskini  artırdığını vurguladı.

Türkiye'de ilk defa Bakanlık ile bir derneğin işbirliği yaparak  “Nefesiniz Daralıyorsa Çaresiz Değilsiniz” temasını içeren bir program  hazırladığını anlatan Akdağ, programın Dünya Sağlık Örgütü'nün öngördüğü şekilde  ve bilim çevreleriyle birlikte hazırlandığını söyledi.
Akdağ, KOAH hastalarının da dünya genelinde görülen Pandemik A H1N1'e  karşı risk altında olduğunu belirterek, “Grip salgını sırasında KOAH'lı  hastalar, en önemli risk grubu içerisindedir. Bu hastalar, zaman geçirmeden  aşılarını yaptırmalıdır. Griple ilgili en ufak bir belirti gören KOAH hastaları,  vakit geçirmeden doktora başvurmalıdır” dedi.
        
“KOAH, ölüm nedenleri arasında 4. sırada”


Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı  Başkanı Prof. Dr. Ali Kocabaş da dünya genelinde KOAH hastalarının yüzde 80'den  fazlasının hastalıklarını bilmeden yaşamlarını yitirdiğini söyledi.

Hekimlerin, sağlık görevlilerinin ve kamuoyunun hastalığın tanı ve  tedavisi hakkında yeterli bilgi ve duyarlılığa sahip olmadığı eleştirisinde  bulunan Kocabaş, “Bu nedenle boşu boşuna milyonlarca insan ölüyor” dedi. Kocabaş, DSÖ verilerine göre, ölüm nedenleri arasında 4. sırada olduğunu,  dünyada her yıl 3 milyondan fazla kişinin ölümüne yol açtığını ifade ederek,  “Ülkemizde 5 milyon kişinin bu hastalıktan etkilendiği, hastalığın 3. ölüm  nedeni olduğu ve 2010 yılında 41 bin yurttaşımızın bu hastalıktan öleceği tahmin  edilmektedir. Türkiye'de KOAH, 40 yaş üstü her 5 yetişkinden birini  etkilemektedir” diye konuştu. KOAH'a basit bir solunum testi ile tanı konulabileceğini belirten  Kocabaş, bir basın mensubuna de test yaptı.
        
“Hayatını kaybedenlerin yüzde 60'ı sağlıklı kişiler”
        
Sağlık Bakanı Akdağ, basın toplantısının ardından gazetecilerin  sorularını yanıtlandı.Bir gazetecinin, “domuz gribi” ile ilgili olarak  okulların uzun süreli kapatılması gibi daha kapsamlı bir önlem alınması için ölüm  sayısının kaç olması gerektiği ve DSÖ'ünün bu konuda bir bildirimde bulunup  bulunmadığına yönelik sorusunu Akdağ, şöyle yanıtladı:

“Hayatını kaybeden bir tek vatandaşımız bile bizim için çok önemlidir.  Eğer korunabileceğimiz bir hastalık varsa karşımızda bir kişinin bile yaşamını  yitirmesi çok önemlidir.

Toplumsal tedbirler, salgının yayılma hızıyla ilgili olarak genellikle  bölgesel uygulanan tedbirlerdir. Buna da salgın biliminde uzman olan bilim  adamlarımız karar veriyor. Yani, tedbirler, süreç yönetimi ve bölgedeki yayılma  hızıyla ilgilidir.

Türkiye'de hastalığın yaygın görüldüğü iller ya da henüz hiç görülmediği  birçok şehrimiz var. Bu nedenle toplumsal tedbirlere buna göre alınır, ancak  bireysel tedbirler önemli alınmalıdır.”
Bakan Akdağ, “önlem olarak Kurban Bayramı tatilinin uzatılmasının söz  konusu olup olmadığı” sorusuna, “O günler yaklaştığındaki ihtiyaçlara göre  ayarlanır” karşılığını verdi.

Akdağ, “domuz gribine” bağlı çok sayıda ölümün görüldüğü Ukrayna'da  hükümetin DSÖ'den ve Türkiye'den yardım talebinde bulunduğunun hatırlatılması  üzerine, “Bu talepler Türkiye'ye de ulaştı. Tecrübe alışverişimizi  yapabileceğimizi bildiriyoruz. Bizim aşımız kendimize ancak yetebilecek durumda.  O nedenle bu konuda önemli bir destekte bulunma imkanımız bulunmayacak. İlaç  konusunda ise belki küçük bir yardım yapabileceğiz” dedi.

 Şu ana kadar getirilen aşılardan kaç doz kullanıldığının henüz tam olarak  belli olmadığını belirten Akdağ, sağlık çalışanlarının ve hacı adaylarının  çoğunluğunun aşı yaptırdığını söyledi.
Akdağ, elde edilen bilgilere göre, “domuz gribi” nedeniyle hayatını  kaybeden kişilerin, yoğun bakımda yatan ve suni solunum cihazına bağlanan  hastaların çok önemli bir bölümünün 50 yaş altındaki sağlıklı kişiler olduğunun  belirlendiğini bildirdi. “Hayatını kaybeden kişilerin yalnızca yüzde 40'ı altta  yatan önemli bir hastalığı olan kişiler, geri kalan yüzde 60'ı ise sağlıklı  kişilerdir” diyen Akdağ, Bakanlığın hastalığa karşı bu kadar tedbirli  davranmasının nedeninin de hastalığın böylesi bir seyir izlemesinden  kaynaklandığını söyledi.
        
"Bilim adamlarının tavsiyesi dikkate alınmalı”
        
Mevsimsel gribin daha çok 65 yaş üstü başta olmak üzere diğer yaş  gruplarında, altta ağır hastalığı olanlarda; H1N1 virüsünün ise 50 yaş altında  sağlıklı kişilerde ağır seyrettiğini ifade eden Akdağ, şu anda salgının başlangıç  döneminde olduğunu, ilerleyen dönemlerde tablonun daha da ağırlaşacağının  öngörüldüğünü kaydetti.

Akdağ, okul çağı çocuklarına aşı yapılması için velilere gönderilen  formların geri bildirimlerinin de Sağlık Bakanlığına değil okullara geleceğini  belirterek, aşılama başladığında aşıların okulda mı yoksa sağlık ocaklarında mı  olacağına da karar verileceğini söyledi.

Tanınmış isimlerin, medyada yer alan aşıı olmayacaklarına yönelik  açıklamalarıyla ilgili olarak da Akdağ, “Açıklamaları tabii karşılanmalıdır.  Ancak astımlı çocuğu olan bir sanatçının 'ben çocuğuna aşı yaptırmayacağım'  demesi gerçekten sıkıntı doğurabilecek durumdur. Bilim adamlarının tavsiyesine  bakılmalı, onların düşünceleri dikkate alınmalıdır” dedi.

Akdağ, “Özel Hastanelerin tetkik yapmasının yasaklandığı” yönündeki  haberlere ilişkin soruya da “Bazı özel hastanelerde ve özel tıp merkezlerinde  tetkik yapıyoruz diye vatandaşlardan büyük paralar almaya başlanmıştı. Bu yapılan  testlerin hassasiyetinin yüzde 20'yi geçmediğini tespit ettik. Düşünebiliyor  musunuz yüzde 20'den fazla bir oranda doğru sonuç vermeyen bir test için,  paranızı alacak. Böyle bir istismara müsaade etmememiz gerekiyordu” yanıtını  verdi.