T24 - Avrupa Birliği liderleri ve yetkilileri, Euro Bölgesi'ndeki borç krizine karşı mücadele için bir anlaşmaya varmaya çalışacakları, bugün başlayacak kritik önemdeki zirveye hazırlanıyor.
Bazı uzmanlar, iki gün sürecek görüşmeleri Euro Bölgesi'ndeki 17 ülke için 'ölüm kalım zirvesi' diye tanımlıyor.
Almanya ve Fransa, daha sıkı mali kuralların konulacağı yeni bir anlaşma için bastırıyor.
Ancak AB Konseyi Başkanı Herman Van Rompuy, yeni anlaşmaya gerek kalmadan, mevcut anlaşmaların değiştirileceği yeni bir plan öneriyor.
27 üyeli AB'nin, Euro Bölgesi'nde yer almayan 10'u, Euro Bölgesi ülkelerinin Paris ve Berlin'in liderliğinde kendi aralarında yeni bir anlaşma yapmaları durumunda, izole olmaktan kaygılanıyor.
'Zorlu zirve'
Brüksel'deki BBC Muhabiri Chris Morris, tüm işaretlerin zirvenin zorlu geçeceği yönünde olduğunu söylüyor.
Zirvenin başlıca gündem maddesi, bütçe disiplininin nasıl sağlanacağı ve fazla harcama yapan ülkelere otomatik olarak getirilecek yaptırımlar olacak.
Almanya Başbakanı Angela Merkel ve Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, bunun yeni bir AB anlaşmasıyla yapılmasını istiyor.
Alman-Fransız planı şu değişiklikleri öngörüyor;
AB Komisyonu'nun aşırı bütçe açığı veren ülkeleri cezalandırma yetkisinin olması
Euro Bölgesi'ndeki 17 ülkenin anayasalarına denk bütçe yapacağı taahhüdünü koyması
Euro Bölgesi ülkelerinin ortak kurumlar ve mali işlem vergisi sistemine sahip olması
Gelecekte gerekebilecek kurtarma paketlerinde, Yunanistan örneğinde olduğu gibi özel yatırımcıların yükün bir kısmını üstlenmemesi
Rompuy'un önerisi
AB Konseyi Başkanı Herman Van Rompuy, Euro Bölgesi'ndeki borç kriziyle mücadele için planlanan daha sıkı kuralların, AB anlaşmalarında değişikliğe gerek kalmadan konulabileceği görüşünde.
Rompuy, anlaşmaları her bir üye ülkenin parlamentolarında, ya da referandumlarda onaylattığı uzun sürece gerek bırakmayacak, hızlı bir "mali birlik" öneriyor.
Rompuy, kuralların protokol değişikliğiyle, yani ulusal parlamentolardan geçmesi yeterli olan ve AB anlaşmalarında büyük bir değişiklik gerektirmeyecek bir süreçle konulabileceğini söylüyor.