Ekonomi

Körüğü bırak, itfaiye hazır mı ona bakalım

Başbakan Erdoğan'ın 'Krize körükle gidenler var' açıklamasına iş dünyasından tepki geldi. İş adamları Başbakan'dan çözüme dair açıkla

14 Ekim 2008 03:00
İş dünyası kriz tartışması istemiyor. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın "Krize körükle gidenler var" açıklamalarına ilişkin iş dünyasından "Dünyada büyük bir krizin olduğu bir gerçek. Hiç değilse bunu tartışmayalım" yanıtı geldi.

Kriz sürecinde bile kavga edilmesinden rahatsızlık duyan iş dünyasının önde gelen isimleri, bir an önce tedbir alınması için taleplerini yineledi. Marmara ve Kuzey Anadolu Sanayici ve İş Adamı Dernekleri Federasyonu (MAKSİFED) Başkanı Serhas Bekişoğlu, "Körük tartışmasını bırakalım, itfaiye hazır mı ona bakalım" derken, Türk Girişim ve İş Dünyası Federasyonu (TÜRKONFED) Başkanı Celal Beysel de hükümetin çalan alarm zillerini bir an önce duyup, önceliğini ekonomiye vermeye başlaması gerektiğini vurguladı.

Türkiye Genç İşadamları Federasyonu (TÜGİK) Yönetim Kurulu Başkanı Hazim Sesli de krize katî birlik ve beraberlik içerisinde çözüm yolları aranmasını beklediklerini ifade etti.

Etkilenmemek mümkün değil

MAKSİFED Başkanı Serhas Bekişoğlu, global krizin, son yıllarda giderek artan derecede globalleşen Türkiye'yi hiç etkilemeden çekip gitmesini beklemenin ekonominin gerçekleri ile uyum sağlamadığına dikkat çekti. Bekişoğlu, "İhracatçı bir ülkede reel sektör nasıl global krizlerden etkilenmez? İş adamlarına, sanayicilere soralım. Krizin etkilerini yorumlamak için ekonomist olmaya gerek yok. Üreten Türkiye'ye soralım. Daha doğru yanıt alırız. Çünkü sanayicide oy kaygısı yok, ekmek kaygısı var. Sivil toplum da işte bu kaygıyı yansıtıyor. Dinlememek, sırtını dönmek, tehlikeye gözünü kapamak çözüm yaratmaz. Sivil toplum krize körükle gitmiyor, itfaiye nerede diye soruyor. Ciddi, çözüme dönük, KOBİ'leri kollayan tedbirleri bekliyoruz" dedi.

Tartışmalar zaman kaybı

Türk Girişim ve İş Dünyası Federasyonu (TÜRKONFED) Başkanı Celal Beysel ise hükümetin çalan alarm zillerini bir an önce duyup, önceliğini ekonomiye vermeye başlaması gerektiğini vurguladı. Alınan önlemlerin kamuoyu ile paylaşılmasının şart olduğuna dikkat çeken Beysel, "Güven tesisi için bunun çok gerekli olduğunu düşünüyoruz. Dünya ne zaman sona ereceği ve ne kadar genişleyeceği öngörülemeyen çok önemli bir kriz yaşıyor. Bu kriz her aşamasında, belini ekonomik açıdan yeni yeni doğrultan Türkiye gibi ülkeleri, diğerlerine oranla çok daha sert etkiliyor. Bizim bu duruma karşı önlemlerimizi iki misli artırmamız gerekirken, biz iç tartışmalar ve seçime yönelik bitmek bilmeyen politikalar ile zamanımızı harcıyoruz" diye konuştu.

Bu kavga sona ermeli

Türkiye Genç İşadamları Federasyonu (TÜGİK) Yönetim Kurulu Başkanı Hazim Sesli de Türkiye'de yaşanan kavganın bir an önce sona ermesini ve dünya çapında krize karşı birlik ve beraberlik içerisinde çözüm yolları aranması gerektiğini ifade etti. Türkiye'nin içeride değil dışarıda mücadeleye ihtiyacı olduğunu kaydeden Sesli, "Krizin etkileri daha yoğun bir şekilde kendini hissettirmeden, hükümeti muhalefeti, işçisi işvereni, toplumun tüm kesimleri, bir an önce dalga dalga gelen krizin etkilerini azaltıcı yeni bir ekonomik program hazırlamalıdır. Birlik ve beraberliğin anlamı bu günlerde kendini daha bir ön plana çıkarıyor. Hükümet üzerinde çalıştığı yeni ekonomik programı bir an önce açıklamalı ve hayata geçirmelidir. Elektrik ve doğalgaz gibi enerjiye yapılan zamlar konusunda yapıcı çözümler üretilerek, iş dünyasının üzerindeki vergi yükleri hafifletilmelidir. Mevcut teşvik sisteminin süresi de en az iki yıl uzatılmalı" dedi.

‘Korkacak bir şey yok krizi alevlendirmeyelim'

Sanko Holding Yönetim Kurulu Başkanı Abdulkadir Konukoğlu ise Türkiye'nin birkaç kez ekonomik kriz atlattığına dikkat çekerek global krizin etkilerinin çok büyük olmayacağı görüşünde. İş adamlarının krizde nasıl pozisyon alacakları konusunda tecrübeli olduklarına işaret eden Konukoğlu, şöyle konuştu: "Bu işi daha fazla alevlendirmemek lazım. Türkiye'nin korkacağı hiçbir şey yok. Doların düştüğü süreçte Türkiye nerdeyse aldığı havayı bile ithalatla solur hale geldi. Bütün tüketim ürünleri ithal edilmeye başlandı. Bu da reel sektörü geriletti. Dolar yükselirken önce ithalat duracak ve fırsatları değerlendireceğiz. Fiyatlarımız tutmadı için ABD ile çalışamıyorduk, şimdi çalışmaya başlayacağız. Türkiye ABD gibi değil, henüz küçük bir çocuk, yıkıldığı gibi çabucak yerinden kalkmayı bilir. Kendi yağımızla kavrulmamız lazım. Bence işçi çıkarmak yerine 2009'da yeni işçiler alacağız. Fiyatları tutturdukça iç piyasa da canlanacak. türkiye belki elbiseyi ucuza giyemeyecek ama elbise dikenler işini kaybetmeyecek" dedi. 

Dow Jones’ta tarihi yükseliş % 11.08

Bankalar karşılıkların yarı yarıya indirilmesini istiyor

Zachau: Türkiye'de sadece büyüme yavaşlar