TBMM'den geçen özel istihdam büroları aracılığıyla geçici iş ilişkisi kurulması ve belirli şartlar dahilinde esnek çalışma modeli, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın onaylamasıyla yürürlüğe girdi. Kiralık işçi İzzettin Akın, "14 günde 8 işyeri değiştirdim. İzin desen işe gitmediğin için verilmeyen yevmiye anlamında. 5 yaşındaki kızımı görmüyorum mesela. Sabah evden çıkınca yatıyor. Akşam eve gidince yatmış oluyor. 5 yaşındaki kızım beni görmediği için oturup ağlıyor 'Babam nerede?' diye" ifadesini kullandı.
Evrensel'den Fırat Turgut'un haberine göre; Van depreminde evi yıkılan İzzettin Akın, “Daha iyi bir yaşam için” diyerek ailesiyle İstanbul’a gelmiş. Ama bir işçi için İstanbul’da iyi bir yaşam sürdürebilmek nerede? “Yaşamımızı sürdüremez bir hale geldik” diyor İzzettin Akın ve başlıyor hikayesini anlatmaya: “5 sene boyunca burada taşeron işçi olarak çalıştım. Ama anlaşamayınca ücretlerimiz düştü ve çıkmak zorunda kaldım. Oradan çıktıktan sonra Saadet Gıda’da işe girdim. 3 sene orada çalıştım. Sonra Gıda-İş’e üye olunca işten atıldım.”
Ama Saadet Gıda patronu, daha sonra Gumi Gıda’ya giren İzzettin Akın’ın peşini bırakmamış. Saadet’ten Gumi’ye gelen bir telefon sonucu buradaki işinden de olmuş. “İş için her tarafa başvurdum. Baktım ki olmuyor, e yaşayabilmek için para da gerekli, işte o zaman günlük işlere gitmeye başladım Mart ayından itibaren” diyor.
Kiralık işçilik iş cinayetlerini artıracak.
"Günlük işe gönderen dükkanlar var"
Akın’ın anlattığına göre Esenyurt’ta, camlarında “günlük işe gönderilir” yazıları bulunan birçok dükkan bulunuyor. Yaşamını idame ettirmek isteyen işçi, genelde 1 kişinin ‘işlettiği’ bu dükkanlara girip kimlik fotokopisini ve telefonunu bırakıyor. İşçinin telefonu çaldığı zaman, kiralanma süreci de başlıyor. İzzettin Akın işleyişi şöyle anlatıyor: “Bu dükkanı işleten adam bizi taşerona kiralıyor. Taşeron da nereye lazımsa oraya gönderiyor. Yani bir işçinin üzerinden bir kişi değil birkaç kişi para kazanıyor. Bizi gönderen adam işçi başına 20 lira alıyor. 60’a yakın işçiyi günlük işlere gönderiyor. Her gün iş olmasa da mutlaka iki günde bir oluyor. Ben hiç boş kalmadım mesela. Artık sen hesap et bizi kiralayan adamın ne kadar kazandığını...”
Peki, işin olduğu adrese nasıl gidiyor işçiler? Akın’dan öğrenelim: “Bizi kiralayan adamın hafif ticari aracı var. Taş çatlasa şoför hariç 5 kişinin binebileceği araca 10 kişi biniyoruz. Koltuklara sığmıyoruz tabi. Bagaja da biniyoruz. Üst üste işin olduğu yere gidiyoruz. O şekilde Esenyurt’tan Topkapı’ya gittiğimizi biliyorum.”
"14 gün içerisinde 8 işyeri değiştirdim"
“İşin olduğu yer” diye tarif ediyor zira tek bir semt ya da ilçede olmuyor iş: “2 gün Büyükçekmece’de, 1 hafta Topkapı’da, 3 gün Tahtakale’de bulunan Işıklar Okulunda... Böyle gidiyor. Mart ayından beridir çalıştığım yerlerin sayısını sorsan sayamam ama 14 gün içinde 8 işyeri değiştirdiğim oldu.”
DİSK, kiralık işçilik yasasını AYM’ye taşıyacak
"Kaza sigortası dışında başka hakkımız yok"
Kiralık işçiler günlük aldıkları 50 lira ücret dışında sadece kaza sigortası hakkına sahip. “Kiralık işçi için sağlık sigortası da neymiş” diyen Akın şöyle devam ediyor: “Sadece kaza sigortası olduğu için hastaneye gitme şansın yok. İşten atıldıktan sonra işsizlik maaşı için başvurdum. Onunla birlikte 8 aylık sağlık sigortam oldu. Günlük işlere başlayınca maaş kesildi ama sigorta devam ediyor. Şu an 4 ayım var. 4 ay sonra bir sigorta girişimi olmadığında, aileden biri hastalandığında hastaneye gittiğim zaman cebimden para ödeyeceğim.”
"5 yaşındaki çocuğumu göremiyorum"
Kiralık işçilerin ailelerine de zaman ayıramadığını söyleyen İzzettin Akın şunları anlatıyor:
“Yolla birlikte 16 saatin gittikten sonra geriye kalan 8 saatte ne yapabilirsin ki? Uyuyacak mısın, çoluk çocukla mı zaman geçireceksin? İzin desen işe gitmediğin için verilmeyen yevmiye anlamında. 5 yaşındaki kızımı görmüyorum mesela. Sabah evden çıkınca yatıyor. Akşam eve gidince yatmış oluyor. 5 yaşındaki kızım beni görmediği için oturup ağlıyor babam nerede diye. Ben biliyorum eve gittiğim zaman uyanıksa boynuma sarılacak beni öpecek. ‘Sen neredesin’ diye kızacak bana. Ama yapamıyorsun işte. ‘Hafta sonu çoluk çocuğu alıp bir parka gideyim, temiz hava alayım, kola içeyim’ diyemiyorsun.”
Ne iş seçebiliyorlar ne ücret belirleyebiliyorlar
- Hangi işlere gönderiyorlar genelde?
Değişiyor. Mesela Haribo’da sevkiyat-yükleme, AKİS’te (AVM) inşaat temizliği yaptım. Hem kaba temizliği hem ince temizliğini yapıyorsun. İnşaatı biten sitelerin temizliğini yaptık. Işıklar Okulunda öğrencilerin arasında turnuva düzenlenmişti. Oranın temizliğini ve masa taşıma işlerini yaptık. KİA markete gittik. Orada da temizlik yaptık. Ortalığı temizliyorsun. Sonra manav reyonuna yardım ediyorsun. Malzeme gelmişse malzemeleri taşıyorsun. 2 kişiyle 2-3 TIR mal yüklüyoruz. 5 dakika boş kalıyorsan şunu yap, bunu yap diyorlar. Yani bir işe gidiyorsun ama çok iş yapıyorsun.
Günlük 50 lira, 4 saat mesai 10 lira
8 saat üzerinden anlaştıklarını söylüyor İzzettin Akın. Ama bazen iş bitmiyor. Kiralanan işçilerin gittikleri işyerindeki müdür ya da şef ‘kalacaksın’ diyorsa işçiler 4 saat de mesai yapıyor.
- Günde ne kadar alıyorsunuz peki?
O işe göre değişiyor. Paramızı da bizi kiralayan adamdan alıyoruz. Mesela Haribo’da yükleme işi ağır iş. Ağır işe gidince 60 lira veriyor. Başka yere yollarken bu iş hafif deyip 40 lira veriyor. Dengeliyor yani. Günlük 50 liraya denk geliyor. Fazladan çalıştığın 4 saatin karşılığında da verdiği para 7,5 lira ile 10 lira arasında gidip geliyor.
"Bir sorun yaşarsan ücret alamıyorsun"
- Ücretlerinizi hemen alabiliyor musunuz?
Yevmiyeyle çalışıyoruz ama her gün ücret almıyoruz. Eğer bizi gönderdikleri iş 3 günlükse 3 gün sonra, 5 günlükse 5 gün sonra ücreti alıyoruz. Bazen adam ‘Şirketten para almadım’ diyor. Ücret almak için paranın gelmesini bekliyoruz. Şu ana kadar elime geçen toplu para 200 lira oldu. Böyle bir sorun da var. Mesela günlük 50 liradan ayda 1500 lira toplu alsan hesabını ona göre yaparsın. Ama olmuyor. Ha bir de diyelim ki gittiğin işyerinde bir sorun yaşadın. Mesela baskıya itiraz ettin, müdür seni gönderdi. İstersen akşama kadar çalış, paydosa bir saat kala göndersinler seni, paranı alamıyorsun. Artık seni gönderen adamın vicdanına kalmış. Günlük alacağının 20’sini kesip 30’unu sana mı verir ya da hiç vermez mi, ona kalmış.
- Diyelim ki bir sorun yaşamadın ve toplamında 1500 lira aldın. Aldığın ücret yetiyor mu peki geçinmeye?
Nasıl yetecek? 450 lira kira veriyorum. Taşınacağım, tuttuğum ev 550 lira. İki öğrenci 3 çocuğum var. Biri orta 2, biri ilkokul 2’ye gidiyor. Diğeri ise 5 yaşında. Evi geçindiremiyoruz. Geçtiğimiz ay kredi kartları boşaldı. Mecbur kaldım kaynımdan borç aldım. Düze çıkmak için uğraşıyoruz ama bir türlü çıkamıyoruz.
Bir de kiralık işçilik yasasını sorduğumuz İzzettin Akın konuşmasını şöyle bitiriyor: “Şu an benim çalıştığım sistem en kötü sistem. Kiralık işçilik tam da bunu getiriyor. İşyerin belli değil, çalışma şartların zor, saatler uzun. Az bir ücret dışında alacağın bir şey yok. Ne geleceğin var, Ne doğru düzgün kendine bakabiliyorsun. Bir de şimdi bizi gönderen adam da korku içerisinde. ‘Kiralık işçilikle ekmeğimden olacağım’ diyor. Bak işte, koyun can derdinde kasap et derdinde.
Özel İstihdam Büroları ve kiralık işçilik: Amaç işçilerin tüm yaşamını denetim altına almak
Yemek yok, izinsiz lavabo yasak
Kiralanan işçilerin gönderildikleri işyerlerinde tahmin edilemeyecek kadar çok sorunla karşılaşıyor. İzzettin Akın şunları anlatıyor:
- Gidiyorsun bir yere yabancısın. İş arkadaşlarım kim bilmiyorum. İsimlerini bile öğrenemiyorum. Nasıl bir şefe, müdüre denk geleceğini bilmiyorsun. Sabah evden çıktığın zaman ‘İnşallah bugün iyi bir şefe, iyi bir müdüre denk gelirim’ diye dua ediyorsun. Çünkü ters birine denk gelebilirsin. İşi bırakıp dönen arkadaşlarımız da oluyor. Şeflerin baskısına dayanamıyor işi bırakıyor. Genç ya da yaşlı, sonuçta bir gururları var bu insanların. Yaşlı insanlar geliyor bazen bizimle. Emekli olmuş ama ihtiyacı var, çalışması lazım. Torunu yaşındaki adam geliyor adama laf söylüyor. Zoruna gidiyor adamın. İşi bırakıp gidiyor.
- Gittiğin işyerlerinde lavaboyu öğrenemeden oradan alıp başka yere gönderiyorlar seni. Gittiğin yerde yine aynı sıkıntıyı yaşıyorsun. Mesela tarafındaki AKİS’te su içmeye gitmek istediğinde müdürden ya da şeften izin alacaksınız. Etrafa bakıyorum bulamıyorum müdürü. Susuzluktan ölecem, ne yapayım? Ayrıca iki tane işçi yan yana geldiği zaman işçiyi gönderiyorlar. Sebep? Yan yana gelip konuştunuz, konuşmayacaksınız.
- Yeme içme sıkıntısı oluyor. Bazı işyerlerinde yeme içme onlara ait oluyor ama bazılarında kendi cebinden ödüyorsun. Bizi işi gönderen adama durumu anlatıyorsun. Sana sınırlandırma getiriyor. 5 liradan yukarısını kendi cebinden karşılayacaksın diyor. 5 lirayla sabah kahvaltısı mı yapacaksın, öğle yemeği mi yiyeceksin? Büyükçekmece’de çalışırken bir lokantada yemek yemek istedim. Fiyatlara bakıyorum, en düşüğü 8 lira. Bunun yanına bir de içeceği ekle. 10 lira. 10 lira vermek istemiyorum mesela. İşe gönderildiğim KİA markette satılan poğaçalardan alıp onu yedim. O da parasıyla. Yemek vermiyorlar orada. Kendi elemanına yemek parası veriyor bize vermiyor.