CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun ‘helalleşme’ için davet ettiği Esma Güneş "Kılıçdaroğlu’nun helalleşme çağrısını önemli buluyorum. Çünkü kendi partisinin bir geçmişi var ve o geçmişle yüzleşmeye çalışıyor" açıklamasını yaptı.
Atilla Güner’le Akşam Postası yayınına katılan Güneş, "Kılıçdaroğlu’nun helalleşme çağrısını önemli buluyorum. Çünkü kendi partisinin bir geçmişi var ve o geçmişle yüzleşmeye çalışıyor. Türkiye gündemi her ne kadar çabuk değişse de insanların hafızalarından bazı olaylar kolay silinmiyor. Özellikle muhafazakar kadınlara dokunabilmesi için bunu yapması gerekiyordu” dedi.
Esma Güneş’in açıklamalarından satırbaşları şöyle:
“ODTÜ’yü 2008 yılında kazanmıştım, siyaset bilimi öğrencisiydim. AK Parti’ye kapatma davasının açıldığı dönemlerdi. Başörtüsüyle ODTÜ’ye girme girişiminde bulunmadım ben başörtümü açarak girdim, bazı arkadaşlar şapkasıyla bazı arkadaşlar perukla girdiler. 2010’da tam bir düzenleme olmasa da engel kaldırıldı fakat ODTÜ’ye başörtüsüyle girmek çok kolay olmadı. Bizlere soruşturma açıldı. O zamanlarda AK Parti tarafından YÖK başkanı değiştirildi ve açılan soruşturmalar geri döndü ve ceza almadan o dönemi atlatmış olduk.
Bize Kılıçdaroğlu ile buluşmada ilk olarak 28 kişi olacak diye söylenmişti ama 40 yakın kişiydik. Bana, Demokrasi Güçlendirme Derneği’nde olan bir arkadaşım vasıtasıyla ulaştılar. Daveti uygun buldum çünkü kamusal diyalog ve benim için önemli bir adım. Ben böyle bir şeyi daha önce bekliyordum ama şimdi olması da belki daha hayırlı oldu. Çünkü Kılıçdaroğlu buna çok müsait bir isim ve 2010 yılında sorunun çözülmesi adına Kılıçdaroğlu’nun da attığı bir adım vesilesiyle sorun çözülebilmişti. Bunu da görmezden gelemeyiz. Kılıçdaroğlu’nun helalleşme çağrısını önemli buluyorum çünkü kendi partisinin bir geçmişi var ve o geçmişle yüzleşmeye çalışıyor. Türkiye gündemi her ne kadar çabuk değişse de insanların hafızalarından bazı olaylar kolay silinmiyor. Özellikle muhafazakar kadınlara dokunabilmesi için bunu yapması gerekiyordu. Z kuşağı için belki de çok bir karşılığı olmayabilir çünkü onlar böyle bir sorun yaşamadılar. Toplantı esnasında, ‘‘neden sadece CHP olarak kendinize yükleniyorsunuz? Sağ partiler de buna destek verdi sadece siz değildiniz’’ diyen de oldu.
"Baykal’ın yaptıklarını hiçbir zaman Kılıçdaroğlu’na atfetmedim"
Kılıçdaroğlu’nun kendi partisinin geçmişte destek olmasından dolayı duyduğu bir pişmanlık ve bunu aşmaya çalıştığını aslında gösterdi ve bu çok güzel bir şey. Ben, CHP’nin tümüne bütün bir parti olarak bakmıyordum, hiçbir zaman bakmadım. İçlerinde ulusalcı kesimler de vardı sosyal demokratlar da vardı yani CHP bütün bir parti değil. O yüzden herhangi bir şekilde birini birine feda etmiyordum ve Deniz Baykal’ın yaptıklarını hiçbir zaman Kılıçdaroğlu’na atfetmedim. İnsanlar belki eskiden bunun ayrımına varamıyorlardı ama şu an varabiliyorlar.
(Aile ya da arkadaş ortamınızda CHP sizin için ne ifade ediyordu sorusunu üzerine) Gençlik çağlarımda ve okula başladığımda da onların başörtüsüne olan tepkisinden dolayı, ‘bunlar dine karşı’ diye bakıyorduk o yıllarda. Siyaset bilimi okuduğum için herhangi bir şekilde laikliği, dini, herhangi bir şekilde kimliksel bir meseleye dönüştürmedim sonraki yıllarda. Benim için sorun başörtüsüyle üniversiteye girebildikten sonra bitmişti. Sonraki yıllarda mağduriyet olarak öne sürmek ya da kendimi de başörtülü olarak kimlik olarak sahiplenmiyorum. Bu benim mahremiyet alanım, kimliğim değil. Kimliğe soktuğumuz anda siyasete böyle yıllarca alet oldu hala da olabilir.
Ben Boğaziçili öğrencilerin mücadelelerini çok önemli görüyorum keşke ODTÜ’de de böyle bir bütünsel bir mücadele yürütülebilseydi. Bizim yıllarımızda biz bu kadar yakın değildik. Yeni kuşağın bu sınırları aştığını, seküler ve dindar ayrımını aştığını gösteriyor. 2010 Yılında böyle değildi maalesef. Yeni kuşak kendi geleceklerine dair kurgularını şimdiden kendi ellerine hazırlamak istiyorlar.”
TIKLAYIN | Kılıçdaroğlu, helalleşme buluşmasında: Ülkeyi barıştırma ahdim, benim mirasım olacak