Gündem

Kılıçdaroğlu: Delilleri toplaması gerekenleri terfi ettirdiler

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Dink cinayeti davası kararını yorumlarken, “Bir yargıcın delil yok demesi bir çığlıktır” derken, delilleri toplaması

25 Ocak 2012 02:00

 T24- CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Dink cinayeti davası kararını yorumlarken, “Bir yargıcın delil yok demesi bir çığlıktır” derken, delilleri toplaması gerekenlerin hükümetce terfi ettirildiğini söyledi. Kılıçdaroğlu, Deniz Baykal'ı liderlikten eden kaset tartışmalarına ilişkin başlatılan soruşturmayla ilgili olarak da "Önümüzdeki günlerde özel yetkili savcı CHP ile ilgili bir dosya çıkaracaktır. Ortalık birbirine gireecektir. Hayali isimler, gizli tanıklar, koyup bir şeyler yapacaktır herhalde" diye konuştu.



CNNTürk’te Hande Fırat’ın konuğu olan Kılıçdaroğlu HSYK’nın Dink cinayeti davası hakimi ve savcısı hakkında inceleme başlatmasıyla ilgili şu açıklamalarda bulundu.

HSYK’nın müdahale etmesini olağan karşılıyorum. Yargıç, ‘delilimiz yoktu’ diyor.  Yargıç delil toplamaz. Bir yargıcın delil yok demesi çığlıktır. O dosyaya yeterli  delilleri kim koymadı. Buna birsinin müdahale etmesi  lazım. İç karartıcı bir tablo.

Dink cinayetinde hata AKP hükümetindedir. Cinayet işlendiğinde İstanbul Emniyet Müdürlüğü yapan kişi kamu müsteşarlığı müdürlüğü görevine getirildi. Trabzon Emniyet Müdürü, Emniyet Genel Müdürlüğünde istihbarat daire başkanlığı görevine getirildi. O kişiler AKP'nin gözbebeği. Başbakan Erdoğan "Ankara'nın karanlık delhizlerinde kaybolmayacak" diyor ama o kişiler AKP'nin gözbebeği. Neden o bürokratlar mahkemeye delil vermedi?


Yargıtay'ın düzelteceğini nereden biliyor?

Dink cinayetine ilişkin Başbakan Erdoğan'ın "Yargıtay bunu düzeltecek" sözlerini hatırlatan Kılıçdaroğlu, "Sayın Başbakan siz bunu nereden biliyorsunuz? O bürokratları alıp yargıya mı teslim edeceksiniz, yeniden delilleri mi toplayacaksınız?" dedi.

Soruşturma makamlarının siyasi otoriteden bağımsız, özgürce delil toplayıp yargıya verebilmesi gerektiğini belirten Kılıçdaroğlu, "Siyasi otorite emniyete baskı yaparsa, 'Şu delilleri vermeyin' derse, deliller gitmez. Sonra da biz toplanacağız, hep beraber yargıyı suçlayacağız. Yargıç da 'ben önüme gelen delillere göre karar verdim' diyor" şeklinde konuştu.

"Soruşturma sürecinde delillerin siyasi otorite tarafından engellendiğine dair elinde somut bilgiler mi bulunduğu" sorulan Kılıçdaroğlu, şu yanıtı verdi:

"Muammer Güler'le ilgili somut bilgi, Trabzon Emniyet Müdürü'yle ilgili somut bilgi, dönemin İstanbul Emniyet Müdürü'yle ilgili somut bilgi var. Somut bilgiyi ben söylemiyorum. Dosyada var. Çok daha önce, olayın üzerinden 36 saat geçmeden İstanbul Emniyet Müdürü çıktı, 'örgüt yok' dedi. Şimdi bir örgüt var deniyor. Sormayacak mı siyasi iktidar? 'Kardeşim baştan yok dedin, şimdi ne oldu?' demeyecek mi? Hatırlayın bütün gazetelerde şemalar vardı ama, o şemalar şimdi dava dosyasında yok."

Bu konularda her hangi bir düzeltme yapma imkanı kalmadığını dile getiren Kılıçdaroğlu, "Hükümet bugün hiçbir şey yapamaz. Hükümetin o delilleri mahkemeye vermeyen, soruşturmaya vermeyen makamların tümü hakkında soruşturma açması lazım. Ve eksiklikleri varsa, bu davanın karartılması anlamına gelir. Gerekirse bu kişileri görevinden alması gerekir. Oysa, hepsini terfi ettirdi, bugün bir şey yapmaları mümkün değil" dedi.

Soru önergemiz iddianameye girdi

Partisinin Adalet Bakanı Sadullah Ergin hakkında verdiği gensoruya ilişkin de açıklama getiren Kemal Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

"CHP'nin verdiği soru önergeleri iktidarı yıpratmak amacıyla verilmiştir' diye bir davada savcı tarafından kullanılıyor. Dünyanın hangi demokrasisinde böyle bir şey olabilir. Birçok gazete bunları yayınladı, 'siz bunları yayınladınız amacınız hükümeti yıpratmaktı' diyor. Bunu nasıl iddia dosyasına koyabilirsin! Kafasında demokrasi kavramı olmayan bir insandan savcı olabilir mi? Hangi hukuk fakültesinden mezun olmuş? Hukuk emri almamıştır, siyasi otoritenin emrindedir, siyasi otoriteye yaranmak için böyle bir dava açmıştır. Bizim muhatabımız Adalet Bakanıdır, çünkü HSYK başkanıdır, müsteşar da yardımcısıdır. Gereğini yapması lazım. Bizden çok daha önce HSYK'nın harekete geçip, 'Bir dakika, sen demokrasi diye bir kavramı biliyor musun? Bunu nasıl delil olarak kullanabilirsin?' demesi lazım. Adı üstünde bizim görevimiz muhalefet. Kurallara uygun değilse TBMM Başkanı iade eder. Öyle olursa biz de çekeriz. TBMM Başkanı onaylamış, bakan yanıt vermiş, siz bunu bir iddianameye delil olarak koyuyorsunuz."

Bizim SS kıtalarımız yok, bunlar iktidarın elinde

Adalet Bakanı'nın kendisine dönük, "bazı kurumları sistematik olarak göçertme çabasında" olduğu hatırlatılan Kılıçdaroğlu, "Bizim polis gücümüz, SS kıtalarımız yok. Bunlar iktidarın elinde. İstediği yere baskı yapıyorlar. Pazar günü Adalar Belediyesi isimsiz bir e-maille basıldı. Pazar günü belediye mi basılır? Bu iddialar kişilerle ilgilidir, yolsuzluk vs. değil. O da yargı bakar, varsa öyle bir şey cezayı verir yoksa gider" diye konuştu.

Adalet Bakanı Ergin'e dönük eleştirilerini sürdüren Kılıçdaroğlu, sözlerine şöyle devam etti:


"Bizim bütün eleştirilerimize baksınlar. Adalet Bakanına şunu sormak isterim; onun telefonları yasa dışı dinlense, onun telefonları yasaya göre imha edilmeyip alınıp bir davanın ekine konulsa acaba bakan ne yapar? Benim için yapıldı, ben suç duyurusunda bulundum. Bana verilen yanıt ne? Sadullah Ergin imzalı olarak verilen yanıtta 'Savcının yükü çok yoğunmuş, imha edememiş...' Bu soruya yanıt vermeyen bir Adalet Bakanının ciddiyetine güvenebilir misiniz?"

Adalet Bakanı salona giriyor, bin hakim ayağa kalkıyor

HSYK'nın siyasi otoritenin emrinde bulunmasına dikkat çeken Kılıçdaroğlu, "HSYK siyasi otoritenin emrinde ve bağımsızlığı yoktur. Bin kişilik bir salona Adalet Bakanı giriyor diye, bin hakim ayağa kalkıyorsa, orada yargı bağımsızlığı yoktur. İnsan utanır! Adalet Bakanı giriyor diye hakimler ayağa kalkar mı! Yargıçlar ayağa kalkmaz. Tabii ki, belli bir saygıyı göstereceklerdir ama bu tablo despot bir ülkenin yönetimi gibi. Korku var tabi. Adalet Bakanı, bugün öğleden sonra oturup istediği yargıcı istediği yere sürebilir. Biz bir korku tünelinden geçiyoruz. Adalet korkuyorsa, toplum bir korku tünelinden geçiyor demektir" şeklinde konuştu.

Ergenekon ile Hrant Dink suikasti arasında bir bağlantı görüp görmediği sorulan Kılıçdaroğlu, "Benim elimde bir veri yok. Veri olmadan böyle bir değerlendirme yapmak doğru değil" dedi.

"Yargıda cemaat kadrolaşması var demeyi doğru bulmuyorum"


Hande Fırat'ın yargı içindeki "cemaat yapılanması" iddialarını da sorduğu Kılıçdaroğlu, "Yargı içinde şöyle böyle kadrolaşma vardır demeyi doğru bulmuyorum. Yargıçların verdiği kararın kamu vicdanını örselememesi lazım. Bizim yapmamız gereken, hukuk fakültelerinden başlayarak bu sürecin ele alınmasıdır. İkincisi, sınavların objektif yapılması lazım. Sadece sizinle aynı dünya görüşünü savunanları yargıç alıyorsunuz. Sınav yapıyorsunuz, ilk 20'ye girenlerin 16'sını eliyorsunuz. Buna sınav mı denir?" diye konuştu.


CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Deniz Baykal'ı liderlikten eden kaset tartışmalarına ilişkin başlatılan soruşturmayla ilgili söyledikleriyle de dikkat çekti. Kılıçdaroğlu şunları söyledi:


Önümüzdeki günlerde özel yetkili savcı CHP ile ilgili bir dosya çıkaracaktır. Ortalık birbirine gireecektir. Bu böyle olacak. Hayali isimler, gizli tanıklar, koyup bir şeyler yapacaktır herhalde. Bu olay kamuya yansıdığında, başbakan Ben MİT'e talimat verdim, her şeyi açığa çıkarın dedi. Aradan bunca zaman geçti, MİT ortaya çıkardı mı? Ama MİT'in bu konuda bir soruşturma yapmadığını, başbakanın bir talimat vermediğin de biliyorum. ABD'deki bir siteden Türkiye'yedeki hangi IP adresine gönderildiği falan neden ortaya çıkmıyor.