Politika

Kılıçdaroğlu: Asıl failler Türkiye'de

Deniz Feneri e.V. davasını izleyen CHP Grup Başkanvekili Kılıçdaroğlu, “Davada yargılananlar aslında piyon. Asıl failler Türkiye’de” dedi.

11 Eylül 2008 03:00
Almanya’daki Deniz Feneri e.V. davasının önceki gün yapılan duruşmasını baştan sona izleyen CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu, "Almanya’da Türkler yargılanıyor. Davada yargılananlar aslında piyon. Asıl failler Türkiye’de" dedi.

Yargılananlar aslında piyon

Hükümetin davada sessiz kalarak bu suça siyasal destek verdiğini savunan Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

Almanya’da devletin kurumları siyasi otoriteden bağımsız olarak çalışıyor. Kara parayla nasıl mücadele edilir, bu davada bütün ayrıntılarını gördük. Bu davada, kuryeler aracılığıyla yurtdışında para transferi konusunda Almanya’nın ne kadar duyarlı olduğunu, bu tür yasa dışı eylemlere izin vermediği görüldü. Almanya’da Türkler yargılanıyor. Davada yargılananlar aslında piyon. Asıl failler Türkiye’de. Fakat işin garip tarafı AKP hükümetinin bu davaya karşı olan duyarsızlığı. Normalde bu davayı Berlin Büyükelçiliği’nin, Frankfurt’taki konsolosluğun izlemesi gerekiyordu. AKP hükümeti bu konuda duyarlı olup, CHP gibi kendi milletvekillerini gözlemci olarak gönderebilirdi. Fakat öyle anlaşılıyor ki, başka Başbakan Tayyip Erdoğan olmak üzere bu davadan rahatsızlar. Sanıkların, inançlı insanların dini duygularını istismar ederek topladıkları paraları yasadışı yollardan Almanya dışına çıkararak veya Almanya’da ticari ve siyasi amaçlı kullanmaları AKP’nin felsefesine uygun bir davranıştır.

Türkiye’de hazine hortumlanıyor

Türkiye’de Mali Suçları Araştırma Kurumu’nun (MASAK) özellikle devreye girmesi ve Türkiye ayağını sorgulaması gerekir. İddianamede ayrıca yasadışı ilişkilerden söz edilirken hayali ihracatla ilgili önemli bulgularda var. Hayali ihracatın olması Türkiye’de hazineden KDV’nin hortumlanması haline gelir. Dolayısıyla Maliye Bakanı’nın olaya mutlaka bu çerçeveden yaklaşması gerekiyor. Ayrıca MASAK’ın iddianamede söz konusu edilen ve kuryelerle aracılığıyla taşındığı ifade edilen paraların izini bulması ve olayı sorgulaması gerekiyor. Türkiye ile Almanya’nın hem mali hem de adli açıdan işbirliği yapması zorunludur.

Hükümet ısrarla sessizliğini koruyor

Bir başka önemli nokta da şudur: Geçen yasama döneminde MASAK’a Almanya’dan Deniz Feneri ile ilgili bir dosyanın geldiği iddia edilmektedir. Bu konuda hükümet ısrarla sessizliğini koruyor. Eğer dosya gelmiş ve hükümet bunu uyutmaya çalışıyorsa, bu yolsuzluğa ortak olmak anlamına gelir. Deniz Feneri örneği İslami holdinglerin bir başka versiyonudur. İslami Holding tokatlamasında toplanan paraların bir şekilde iadesi öngörülüyordu. Deniz Feneri uygulamasında ise toplanan paralar hiçbir zaman iade edilmeyecek. Deniz Feneri kurucuları bu gerçeği gördükleri için önce Türkiye sonra da Almanya’da örgütlendiler.

Başsavcılık AKP takibinde

Başbakan Tanrı değildir

Davada ismi geçen, Mehmet Gürhan ve Zekeriya Karaman’ın Türkiye bağlantıları ve ilişkili oldukları şirketler dikkat çekiyor:

Sahibini arayan gemi!

Deniz Feneri e.V.'nin parasıyla Letonya'da alındığı iddia edilen "Baltic Kristina" adlı gemi için, Mehmet Gürhan'ın talimatıyla Haliç Deniz'den de para gönderilmiş gibi gösteriliyor

Almanya'daki Deniz Feneri e.V.'nin muhtaçlara yardım amacıyla topladığı paraların önemli kısmının bazı kişi ve şirketlere aktarılmasıyla ilgili açılan davanın iddianamesinde "yardım parasıyla kendine gemi aldığı" belirtilen Euro 7'nin sahibi Zekeriya Karaman'ın, Türkiye'de kurulu Haliç Deniz'deki hisse operasyonları dikkati çekiyor.

Kavşaktaki isim Karaman

Almanya'da görülen Deniz Feneri e.V. davası iddianamesinin 26 sayfasında adı geçen kilit sanık Zekeriya Karaman’ın, Türkiye ve Almanya’daki bağlantıları ile ortak olduğu şirketler dikkat çekiyor.

- Zekeriya Karaman, Deniz Feneri e.V.'nin Kasım 2006'ya kadar başkanlığını yapan Mehmet Gürhan ve RTÜK Başkanı Zahid Akman ile yurtiçinde ve yurtdışında birçok şirkette ortak.
- İddianamede, adı Beyaz Holding olarak değiştirilen Beyaz İletişim AŞ'de, Deniz Feneri e.V.'nin paralarını usulsüz kullanmakla suçlanan Gürhan ve Akman ile ortaklığı bulunan Karaman, Kanal 7'nin sahibi olan Yeni Dünya İletişim AŞ'nin de başında.
- Başbakan Erdoğan ile yakın ilişkisi bulunan Karaman'ın oğlu, Erdoğan'ın oğluyla bacanak.
- Önce genel koordinatörü olduğu Kanal 7'nin sahibi olan şirketin uzun süredir yönetim kurulu başkanlığını yaptı, AKP'nin 2002 seçim zaferiyle televizyonun finansmanı için Almanya'da şirketleşmeye gitti.
- 2003'te Gürhan ve Akman ile Almanca'da "beyaz, ak" anlamına gelen Weiss Gmbh şirketini kurdu. Aynı isimlerle Euro 7 Gmbh, Atlas Media Gmbh ve Yeni Şafak Gmbh şirketlerinde ortaklık yaptı.
- İddianameye göre, Deniz Feneri e.V'nin kasasından Weiss Gmbh'ye 3.5 milyon euro’su gayrimenkul alımı olmak üzere yaklaşık 5 milyon euro aktarıldı. Euro 7 Gmbh'ye 750 bin euro, Atlas Media Gmbh'ye 289 bin euro nakit aktarıldı.
- İddianameye göre, Karaman'ın Gürman ile ortak olduğu bir başka şirket de Haliç Deniz Ltd. Deniz Feneri e.V.'den aktarılan 400 bin euro’nun da yardımıyla 1.2 milyon euro’ya Baltic Kristina isimli gemiyi aldı.
- Deniz Feneri e.V.'nin resmi kayıtları, derneğin Almanya'daki merkezinde bulunurken, usulsüzlüklerin tespit edildiği gayri resmi muhasebe kayıtları 2005'ten bu yana, başında Karaman'ın bulunduğu Kanal 7'nin server’larında olduğu bilgisi iddianamede yer alıyor.