Gündem

KCK: Yol kesmeler, asayiş kurmalar, asker ve polis alıkoymalar bu dönemde yapılmamalıdır

KCK: Lice ve Meskan eylemleri başarılı olmuş ve önemli oranda sonuç almıştır

14 Haziran 2014 18:17

KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığı,  Kürt halkına yaptığı çağrıda eylem yöntemlerinin değiştirilmesini isteyerek, "Yol kesmeler, asayiş kurmalar, asker ve polis alıkoymalar bu dönemde yapılmamalıdır" dedi. KCK, kepenk kapatma eylemlerinin de bu dönemde yararlı olmadığını ifade ederek, "Esnafların ve ekonomik işletmelerin faaliyetleri zorunlu olmadıkça durdurulmamalıdır" çağrısında bulundu.

ANF’de yer alan habere göre, KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığı, Mayıs ortalarından bu yana devam eden karakol-kalekol tepkilerinin meşru olduğunu belirterek, Lice ve Meskan eylemleri başarılı olduğunu ve önemli sonuçlar aldığını kaydetti.  Ancak "Bu süreçte eylem biçimleri değişmeli" diyen KCK, esas olarak demokratik serhıldanlar geliştirilerek karakol ve baraj  yapımlarına karşı mücadelenin sürdürülmesini istedi.  KCK, Hükümet dahil Türkiye'nin tüm sorumlu güçlerini de bu durumu doğru anlamaya ve gereken pozitif tutumu göstermeye çağırdı.

KCK'nin açıklaması şöyle:

"Kürt Halk Önderi 2012 yılı sonbaharından 2013 Newroz’una kadar devlet heyetiyle yaptığı görüşmeler sonucunda 2013 Newroz’unda Kürt sorununda demokratik siyasal çözüm ve Türkiye'nin demokratikleşmesini öngören bir demokratikleşme manifestosu yayınladı. Sadece Türkiye'nin değil, tüm Ortadoğu’nun demokratikleşmesinin önünü açacak bu çağrı, başta Türkiye olmak üzere tüm Ortadoğu halkları tarafından heyecanla karşılandı.

Önder Apo Newroz’da yaptığı çağrıyla birlikte esir askerlerin serbest bırakılması, çatışmasızlık konumuna geçilmesi ve gerilla güçlerinin Türkiye sınırları dışına çıkarılması çağrısı yaptı. Kürt Halk Önderi bu çağrısını devlet heyetiyle yaptığı yoğun tartışmalar ve görüşmeler sonucunda yapmıştı. Gerilla güçlerinin Türkiye sınırları dışına çıkarılması çıkması adımında olduğu gibi, Kürt Halk Önderi Kürt sorununun çözümü ve Türkiye'nin demokratikleşmesi için radikal dönüşümler içeren bir çağrı yaptı. Böylece büyük bir sorumlulukla hareket ettiğini bir daha herkese gösterdi. Adımların niteliğinden de anlaşılmaktadır ki, her adımın bir karşılığı olacaktı. Yoksa kırk yıldır Kürt halkının Özgürlük Mücadelesi'ni ağır bedeller ödeyerek yürüten Kürt Özgürlük Hareketi ve onun Önderliğinin böyle adımlar atması söz konusu olmazdı. Siyasetten az çok anlayan ve PKK'nin yürüttüğü mücadeleyi bilen herkes bu adımlarla birlikte önemli adımlar atılmasını bekledi. Nitekim Kürt Halk Önderi HDP heyetiyle yaptığı son görüşmede hükümeti “attığımız her adımın bir karşılığı olmalıydı” diyerek bir daha uyarmıştır.

AKP hükümeti, Kürt Halk Önderi ve Özgürlük Hareketi'nin attığı bu büyük adımlara karşılık vermesi  gerekirken “cehennemin dibine kadar yolları var” diyerek bu büyük adımlara ne kadar gayriciddi yaklaştığını göstermiştir. Kürt Özgürlük Hareketi bu durum karşısında gerilla güçlerinin geri çekilmesini durdurarak Kürt sorununun ne kadar ciddi bir sorun olduğunu hatırlatmıştır. Kürt sorununun çözümünde köklü adımlar atılmadığı takdirde Kürt halkının özgürlüğü için sonuna kadar mücadele edeceğini bir kere daha ortaya koymuştur. Hareketimiz bir buçuk yıldır süren çatışmasızlık sürecinde AKP hükümetinin gecikmeden adımlar atması gerektiği konusunda uyarılar içeren iki önemli deklarasyon yayınlayarak sorumluluğunu yerine getirmiştir.

AKP bu bir buçuk yıllık süre içerisinde hiçbir adım atmadığı gibi, ortaya çıkan demokratik çözüm zeminini çürüten bir politika izlemiştir. Bu politika yanında hemen her yerde karakol ve baraj yapımına hız vermiştir. Kürt Halk Önderi’nin ve Özgürlük Hareketi'nin attığı büyük adımlara hiçbir karşılık vermeyen, hatta karakol ve baraj yapımına hız vererek savaşa hazırlık yapan bir tasfiye politikası izleyen AKP hükümetine karşı Kürt halkı Lice ve Meskan’da olduğu gibi haklı ve meşru bir direniş içine girmiştir. Bu direniş demokrasi güçleri tarafından desteklenerek ve tüm Kürdistan'a yayılarak büyük bir demokratik çözüm hareketine dönüşmüştür. Kürt halkının güçlü bir demokratik devrim ve demokratik kurtuluş gücü olduğunu dost düşman herkese bir daha göstermiştir. Bu direniş, Kürt halkının özgürlük ve demokratik yaşamı açısından kararlı bir duruşu ortaya koyduğu gibi, Kürt Halk Önderi’nin yürüttüğü demokratik siyasal yollardan Kürt sorununu çözme ve Türkiye’yi demokratikleştirme çabasına da önemli bir güç katmıştır.

Kürt  halkının tüm mücadelesi ve gösterdiği direnişler Kürt sorununun çözümüne ve Türkiye'nin demokratikleşmesine yöneliktir. Ancak Kürt halkının mücadelesinin yükseldiği, devletin ve hükümetin sıkıştığı ve Kürt sorununun çözümü için önemli bir zeminin oluştuğu, bu yönlü verilerin arttığı her dönemde çeşitli iç ve dış güçler provokasyonlar geliştirmişlerdir. Kürt sorununun çözümü ve Türkiye'nin demokratikleşmesinin kendi çıkarlarına zarar vereceği ve bölge politikalarını darbeleyeceğinden her seferinde sorunun çözümsüz kalması için çaba göstermişlerdir. Nitekim bir çocuğun Türk bayrağını direkten indirmesi de bir provokasyon malzemesi olarak kullanılmıştır. AKP çözümsüzlük politikası ve Lice’deki katliamın üstünü örtmek için, başka güçler de Kürt sorununun çözümsüzlüğü için kullanmak amacıyla bu bayrak provokasyonuna sarılmışlardır. Bayrak indirilmesine hem hükümet hem de diğer siyasi güçler şovenizmi ve  Kürt düşmanlığını yükselterek siyasi rantı derinleştirme çabası içine girmişlerdir.

Bu ortamda Kürt Halk Önderinin demokratik siyasal çözüm çabalarını desteklemek ve  hükümetin Önder Apo’nun çabalarına olumlu bir karşılık vermesine bir şans tanımak için halkımızın karakol ve baraj yapımlarına karşı direnişini yöntem değiştirerek sürdürülmesi bu süreçte daha olumlu sonuçlar doğuracaktır.

Kuşkusuz halkımızın karakol ve barajlara karşı direnmesi haklı ve meşrudur. Bundan sonra da karakol ve barajların yapımına karşı çıkmak ve Kürt sorununun çözümü için adımlar attırmak doğrultusundaki demokratik eylemlilikler devam etmelidir. Ancak yol kesmeler, asayiş kurmalar, asker ve polis alıkoymalar bu dönemde yapılmamalıdır. Yine mücadelenin çok önemli anlarında, ciddi olaylar ve katliamlar döneminde başvurulması gereken kepenk kapatma gibi protesto eylemlerin bu dönemde yapılmasında fayda bulunmamaktadır. Esnafların ve ekonomik işletmelerin faaliyetleri zorunlu olmadıkça durdurulmamalıdır. Çünkü bu tür eylemler ancak gerektiğinde etkili olur; zamansız yapıldığında ise zarar verici bir rol oynarlar.

Lice ve Meskan eylemleri başarılı olmuş ve önemli oranda sonuç almıştır. Bu süreçte eylem biçimleri değişmeli, esas olarak demokratik serhıldanlar geliştirilerek karakol ve baraj  yapımlarına karşı mücadele sürdürülmelidir. Demokratik ve meşru protestolar kesintisiz biçimde yapılırsa Kürt sorununun çözümü ve Türkiye'nin demokratikleşmesi konusunda demokratik halk baskısı sağlanmış olur. Halkımız ve demokrasi güçleri Kürt sorununun çözümü ve Türkiye'nin demokratikleşmesinin ancak mücadeleyle olacağını bilmelidir. Önder Apo’nun İmralı’daki Kürt sorununun çözümü ve Türkiye'nin demokratikleşmesi yönündeki çabalarına tüm demokrasi güçleri sahiplenmeli ve demokratik mücadele Kürt sorunu çözülene ve Türkiye demokratikleşene kadar sürdürülmelidir.

AKP hükümeti Kürt halkının eylem yöntemlerini değiştirerek demokratik ve meşru bir çizgide yürütme tutumunu doğru anlamalı, karakol ve baraj yapımını durdurarak Türkiye'nin demokratikleşmesi ve Kürt sorununun çözümü konusunda Önder Apo’nun çabalarına hiç gecikmeden bir cevap vermelidir.  Önder Apo’nun çabalarına çok kısa bir süre içinde somut ve açık bir cevap gelmediği takdirde halkımızın ve Hareketimizin mücadeleyi daha güçlü biçimde geliştireceği de herkes tarafından bilinmelidir.

Ortadoğu'da siyasal gelişmelerin çok hızlı gelişim gösterdiği bir süreçte Önder Apo’nun çağrısıyla halkımızın eylem yöntemlerini değiştirmesini Hükümet dahil Türkiye'nin tüm sorumlu güçleri doğru anlamalı ve gereken pozitif tutumu göstermelidirler. Kürt sorununun çözümü ve Türkiye'nin demokratikleşmesi konusunda gösterdiği pozitif tutum anlaşılmalı ve gereği yapılmalıdır."