KCK Yürütme Konseyi Başkanı Murat Karayılan, PKK'nın Şemdinli'de taktik değiştirerek vur-kaç taktiği ile birlikte 'mevzilenme', 'alan hakimiyetini geliştirme' taktiğini uyguladığını söyledi. Dağlıca'ya giden yolun büyük bir bölümünün PKK'nın denetiminde olduğunu öne süren Karayılan, "Çatışmaların temel sebebi bu" dedi.
Karayılan ANF''ye “PKK Şemdinli’yi ve Çukurca’yı basacaktı da, basamadı” biçimindeki iddia kesinlikle yalandır. PKK’nin nasıl bir planlamasının olduğunu burada söyleyecek değilim ama şunu net söyleyeyim ki şu ana kadar öyle bir planlaması söz konusu olmamıştır" dedi.
Karayılan'ın açıklamaları özetle şöyle:
"Şimdi sınırın 35 km içerisindeki Şemdinli’nin etrafında gerilla vardır. Böylece artık sınır ötesi sınır berisi de hikayeye dönüşmüştür. Zaten gerilla Şemdinli’nin yakın zeminlerinde mevzilenmiş durumdadır. PKK Şemdinli-Rûbarok yolunda denetim kurdu. Gerilla, “gerilla bölgesidir, biz denetim kurarız” dedi. Devlet ise buradaki yol denetimini engellemek istedi ama engelleyemedi. Esas çatışmaların temel nedeni de budur. 3 günden buyana yolu kesmiş durumda. Şemdinli’den bu yola gelen tüm araçları engellemektedir. Sorun sadece Şemdinli değil; mevcut durumda bütün Botan-Zagros alanı söz konusudur. Şitazin ve Oramar eylemi 19 Haziran’da yapıldı. O tarihten bugüne Türk ordusu karadan Oramar’a gitmiş midir? Gidin bunu sorun, karadan 3 bin askerin bulunduğu Dağlıca dedikleri Oramar alanına herhangi bir gidiş olmuş mudur? Olmuşsa nasıl olmuştur? Bakın, geçen hafta 3 gün boyunca Gever-Oramar hattında çatışmalar yaşandı; 2 skorsky tipi helikopter düşürüldü, 2’si darbe aldı. Bu yoğun çatışmalarla ancak bir konvoy Şitazin’a yarı yarıya darbe alarak ulaşabildi. Bunun dışında bu askeri merkezlere karadan herhangi bir ulaşım olmamıştır. Çünkü o tarihten bu yana Dağlıca’ya giden yol önemli oranda gerillanın denetimindedir. Yine koskoca Cîlo Dağı’nda, Çarçela Dağı’nda, Oramar’ın etrafında herhangi bir devlet denetimi söz konusu olmuş mudur? Hayır. Çünkü uçaklarla ve kobralarla günlerce bir savaş yürütüldü ama girilemedi. Türk ordusu orada püskürtüldü ve şimdi Oramar-Şitazin alanları neredeyse gerillanın kuşatması altındadır."
Malatya'daki Alevi aileye yönelik saldırı
"Bilindiği gibi bu saldırılar ilk değildir. Fakat gittikçe bu saldırıların yaygınlaştığı ve daha da yaygınlaşabileceği tehlikesi vardır. AKP’nin yürüttüğü politika Milliyetçi-Sünni egemenlik politikasıdır. Bu politika nedeniyle hem Kürtler hem de Aleviler ikinci sınıf vatandaş olarak görülmektedir. Malatya’daki olay öyledir, o aile Alevi bir Kürt ailesidir. Dolayısıyla hem Kürtlere hem de Alevilere karşı linç psikolojisinin geliştirilme durumu söz konusu olmuştur. Saldırının provokasyon olduğu söyleniyor ama bu provokasyonda bizzat bu yetkililerin rolü nedir, bu önemli bir husus olmaktadır. AKP rejiminin yürüttüğü sömürgeci egemenlik anlayışı ve Sünniliğe dayalı yarattığı toplum psikolojisi karşısında Alevilerle Kürtlerin ortaklaşarak mücadele yürütmesi artık ertelenemez bir görev haline gelmiştir."
'PKK 1999'da gül attı, Türkiye gülle'
PKK, Kürt sorununda mutlak bir barışçıl-demokratik çözüm sürecinin önünü açmak için 2 Ağustos 1999 günü yeni bir süreci ilan etmiştir. Silahlı mücadelenin durdurulduğunu, kalıcı bir ateşkese dönüşmesi için önemli bir adımın atıldığını kamuoyuna duyurmuştur. Bu temelde 1 Eylül 1999’dan itibaren de Kuzey Kürdistan sınırları içerisindeki güçlerimizin sınırların dışına çıkma kararı uygulamaya geçirilmiştir. Biz bugüne Gül Bayramı dedik. Biz, Türk devletine gül atmak istedik, güller attık ama onlar bu güller karşısında bize gülle attılar. Havan güllesi attılar, top güllesi attılar ve bizi yok etmek istediler. Güle gülle ile cevap verdiler. Bunun sorumlusu kesinlikle TC devleti ve hükümetidir. Aslında samimi bir yaklaşım olsaydı, dostluk eli uzatılsaydı, 2 Ağustos 1999’da başlatılan süreç, kesin bir barış ve çözümü yaratacak bir süreçti."