Karar yazarı Uğur Emek, Rönesans Holdingin yapacağı ve ihalesini kazandığı "Fizik Tedavi Rehabilitasyon, Psikiyatri ve Yüksek Güvenlikli Adli Psikiyatri Hastanelerinin" ise akıbetinin belli olmadığını yazdı.
Emek, şehir hastaneleri ile ilgili "Şehir hastanelerinin serencamı" isimli bir yazısında, Rönesans İşletme Hizmetleri'nin şehir hastanelerindeki bazı hizmetleri Danimarkalı ISS şirketine devrettiğini hatırlattı. Emek, Rönesans Holding'in yapacağı ve ihalesini kazandığı "Fizik Tedavi Rehabilitasyon, Psikiyatri ve Yüksek Güvenlikli Adli Psikiyatri Hastanelerinin" ise akıbetinin belli olmadığını belirtti.
Emek, konuyla ilgili Sağlık Bakanlığı'nın sitesinde bir bilgi bulunmazken, şirketin resmi sitesin "bu hastanelerin yapımının devam ettiğine ilişkin bir bilgi bulunmaktadır" diye yazdı.
Emek, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın 2020 Bütçe konuşmasında şehir hastanelerinin mevcut model ile yapımını sonlandırdıklarını, kalan hastaneleri milli bütçeden yapacaklarını söylediğini hatırlattı ve kararın gerekçesini şöyle aktardı:
"Bütçede yatırım kaynağı varken, bu hastaneleri neden kiralama yöntemiyle yapalım?”
"Yap-işlet-devret, devlet borcunu az gösterme yöntemi"
Emek, şehir hastanelerinin yapılış yöntemi olan "yap-işlet-devret" modelinin aslında İngiltere'den çıktığını ve bu yöntemin devlet borçlarını az gösterme yöntemi olduğunu ifade etti. Emek şöyle yazdı:
"Bu yöntemi Dünya’nın başına İngiltere sardı. (İngiltere, bu yöntemi verimsiz bularak, 2018 yılı itibariyle uygulamasına son verdi). Maastricht Antlaşması ile Avrupa Birliği üyesi ülkelerin devlet borçlarına sınırlama getirildi. Bu sınırlamaya göre üye ülke devlet borçlarının GSYİH’ya oranının yüzde 60’ı geçmemesi gerekiyor.
İngiltere bu sınırlamanın arkasından dolaşmak niyetiyle bu yöntemi keşfetti. Muhasebe manipülasyonları sayesinde, bu yöntemden kaynaklanan borçlar devlet borcu olarak gösterilmemektedir. Bu nedenle de devlet borcu olduğundan düşük rapor edilmektedir."
ve ekledi:
"Sağlık Bakanlığı, Türkiye’nin kamu finansmanının sağlam olduğu söylenen 2005 yılında bu yöntemi örnek aldı. Bu yöntem sayesinde devlet borçları gerçeğinden daha düşük gösterilecekti. Ayrıca cebimizden beş kuruş harcamadan da hastane yapılacaktı. (Gelecek geldi ve biz vergi mükellefleri milli bütçe üzerinden bu borçları çatır çatır ödüyoruz).
Bu yöntem çerçevesinde görevli şirket tasarım, finansman, inşaat, işletme ve bakım-onarım sorumluluklarını üstlenmektedir. Buna karşılık idareler görevli şirkete kullanım ücreti (kira) ödemektedir. (Bu yöntemle okul ve yurt yapılması da öngörülüyor). Bunun yanı sıra şehir hastanelerinde belirli hizmetleri görevli şirketler sunmaktadır. Bu hizmetlerin karşılığında ise hizmet bedeli ödenmektedir."
3 bin 810 yataklı Şehir Hastanesi için 3 bin 415 yataklı 6 adet hastane kapatıldı
Emek Şehir Hastaneleri'nin iddia edildiği kadar yatak kapasitelerini arttırmadığını zirâ şehir merkezinden çok uzaktaki Şehir Hastanelerine daha çok hasta gelmesi için şehrin merkezinde pek çok hastanenin kapatıldığını yazdı.
Emek yazısına şöyle devam etti:
"Şehir hastanesi yapılacak şehirlerdeki mevcut hastanelerin kapatılmaları ve kurulacak şehir hastanesi kampüsüne taşınmaları öngörüldü. (İngiltere böyle bir kapatma politikası uygulamadı. Bu politika Dünyaya bizim hediyemiz).
Ankara’da açılan 3 bin 810 yatak kapasiteli Bilkent Şehir Hastanesi için 3 bin 415 yataklı 6 adet hastane kapatıldı.
(Kapatılan 484 yataklı Ankara Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi 2004 yılında vip hastane olarak hizmete girmişti. Hastanelerin kapatılma gerekçelerinden birisi de depreme dayanaksız olmalarıydı. AK Parti iktidarında yapılan 14 yaşındaki bu hastane ile 5 yaşında kapatılan Adana Numune Hastanesi deprem mevzuatına aykırı mı yapıldı? Sorumlular neredesiniz?)."