Gündem

Karabulut ailesi en üst sınır olan 24 yılı istiyor İSTANBUL (A.A)

14 Ekim 2011 19:56
-Karabulut ailesi en üst sınır olan 24 yılı istiyor  İSTANBUL (A.A) - 14.10.2011 - Bahçeşehir'deki bir villada öldürüldükten sonra cesedi Etiler'deki bir çöp konteynerinde bulunan Münevver Karabulut'un ailesinin avukatı Rezan Epözdemir, Cem Garipoğlu'nun da aralarında bulunduğu 7 sanıklı dava kapsamında verilen savcılık mütalaasına ilişkin ''Sanık, yaşının 18'den küçük olması nedeni ve diğer hususlar göz önüne alınarak 18-24 yıl arasında hapis yatacak. Bu durumda biz en üst sınır olan 24 yılı istiyoruz'' dedi.  Bakırköy 4. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, tutuklu sanık Cem Garipoğlu ile tutuksuz sanıklar baba Nida Garipoğlu, anne Tülay Makbule Garipoğlu, amca Hayyam Garipoğlu, Ahmet Batur, Mehmet Karakayalı ve Habib Kurt katıldı. Duruşmada, müdahiller anne Nagihan ve baba Süreyya Karabulut ile taraf avukatları da hazır bulundu.  Duruşmada söz alan Karabulut ailesinin avukatı Rezan Epözdemir, önceki duruşmada Adli Tıp Kurumundan gelen bilirkişi raporlarını kabul etmediklerini belirterek, olayın yaşandığı evde bulunan gömlek ve içlikteki kan lekelerinin sıçrama veya fışkırma ile oluşup oluşmadığı konusunda İstanbul Teknik Üniversitesinden (İTÜ) rapor hazırlanmasını talep ettiklerini bildirdi.  Soruşturma aşamasında Adli Tıp Kurumundaki ''sperm skandalı'' ile ilgili Adalet Bakanlığına açtıkları tazminat davasını kazandıklarını hatırlatan Epözdemir, bu nedenle Adli Tıp Kurumunun güvenirliğinin kalmadığına inandıklarını söyledi.  -Mütalaa- Duruşmada yazılı mütalaasının sonuç bölümünü okuyan Bakırköy Cumhuriyet Savcısı Uğur Başar, sanıklardan Cem Garipoğlu'nun, ''çocuğa karşı, tasarlayarak canavarca bir hisle ve eziyet ederek öldürmek'' suçundan 18 ile 24 yıl arasında hapis cezasına çarptırılmasını talep etti. Amca Hayyam Garipoğlu ile Ahmet Batur, Mehmet Karakayalı ve Habib Kurt'un, ''suçluyu kayırmak'' suçundan 6 ay ila 5'er yıl arasında hapis cezasına çarptırılmasını isteyen Savcı Başar, anne Tülay Makbule Garipoğlu'nun da ''suç delillerini gizleme ve yok etmek'' suçundan 6 ay ile 5 yıl arasında hapis cezasına çarptırılmasını öngördü. Baba Nida Garipoğlu'nun, ''çocuğa karşı, tasarlayarak canavarca bir hisle ve eziyet ederek öldürmek suçuna iştirak etmek'' suçundan delil yetersizliği nedeniyle beraatini talep eden Başar, sanığın TCK'nın 283. maddesinde  düzenlenen ''suçluyu kayırmak'' suçundan da aynı maddenin 3. fıkrasında düzenlenen ''bu suçun üstsoy, altsoy, eş, kardeş veya diğer suç ortağı tarafından işlenmesi halinde, cezaya hükmolunmaz'' hükmü dikkate alınarak, ceza verilmesine yer olmadığını belirtti. Savcı Uğur Başar, Adli Tıp Kurumu raporunun yeterli bilimsel açıklamayı içermesinden dolayı yeniden bir inceleme yapılması talebinin de reddedilmesini istedi. Savcının mütalaasının ardından söz alan Cem Garipoğlu, mütalaaya karşı avukatının beyanda bulunacağını belirterek, ''Ben çok üzgünüm. Pişmanım. Münevver'in ailesinden özür diliyorum. Ayrıca kendi ailemden de özür diliyorum'' dedi. -Müdahil beyanları- Duruşmada söz alan Münevver Karabulut'un annesi Nagihan Karabulut, her celsede bulundukları taleplerin reddedildiğini, olay yerindeki CD'lerin incelenmeden baba Nida Garipoğlu'nun tahliye edildiğini anlatarak, şunları söyledi:  ''Biz mahkeme aşamasında tüm delillerin bulunacağını, bıçakların araştırılacağını düşündük. Ancak bunlar yapılmadı. Sanık Cem Garipoğlu, yaşı küçük olduğu için susmaktadır. Arkasında başka kişilerde vardır. Aynı çamaşır sepetinde başka çamaşır olmasına rağmen diğerlerinde kan izi yoktur. Bu nedenle sanıkların en ağır derecede cezalandırılmalarını talep ediyorum.'' Baba Süreyya Karabulut da kızını kaybeden bir baba olduğunu belirterek, ''Mahkemede tüm taleplerimiz reddedildi. Bu dosya tamamen fiyaskodur. Özellikle sanık Cem'den kızımı nerede kestiği sorulmamış ve keşif yapılmamıştır. Bizim canımız yanmıştır'' şeklinde konuştu. Bu sırada duruşmayı izleyenlerden bir kişi, sanık Cem Garipoğlu aleyhine bağırarak küfür edince salonunda bulunan polisler tarafından dışarı çıkartıldı. Karabulut, olay günü Cem Garipoğlu'nun yanında birilerinin olduğunu bildiklerini, ancak bunu ıspatlayacak kanıtlarının olmadığını anlatarak,  ''Bu olay nedeniyle Garipoğlu ailesi bizi diri diri gömdü. Artık doğruların ortaya çıkmasını istiyoruz'' dedi. Müdahil avukatı Rezan Epözdemir, bu soruşturma sürecinde Adli Tıp Kurumu ve diğer bütün kurumların iflas ettiğini öne sürerek, olay yerinde bulunan 700 bin Avronun ne olduğunun açıklanamadığını öne sürdü.  Emanetteki eşya ve delillerin değerlendirilmeden sanık Mehmet Nida Garipoğlu'nun tahliye edildiğini ve bu şekilde ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile yargılanan bir kişinin tahliye olduğunu ifade eden Epözdemir, yine aynı eyleme ilişkin hakkında dava açılan kişiler hakkında da tahliye kararı çıktığını kaydetti. Adli Tıp Kurumu raporlarına göre Münevver Karabulut'ta 29 adet kesi bulunduğunu hatırlatan Epözdemir, Karabulut'un bu şekilde hunharca ve vahşice öldürüldüğünü dile getirdi. Epözdemir, sanık Cem Garipoğlu hakkında indirim sebeplerinin uygulanmaması gerektiğini belirterek, pişman olan birinin olayları tüm ayrıntısıyla anlatması gerektiğini, ancak Garipoğlu'nun hiçbir şey anlatmadığını öne sürdü.  Sanık Cem Garipoğlu'nun olay tarihinde yaşı küçük olması nedeniyle verilecek cezada indirim olacağını dile getiren avukat Epözdemir, sanığın diğer gerekçelerle üst hadden cezalandırılmasını ve tahrikin uygulanmaması gerektiğini söyledi. Avukat Epözdemir, sanık Garipoğlu'nun infaz yasası nedeniyle 16 yıl hapis yatacağını dile getirerek, bunun kamu vicdanına zarar vereceğini kaydetti. Duruşmada söz alan sanık avukatları ise savcının mütalaasına karşı beyanda bulunmak için mahkeme heyetinden süre istedi. Karabulut ailesi avukatının yeniden rapor alınması talebini reddeden mahkeme heyeti, sanığın tutukluluk halinin devamını karar vererek, avukatların savcılık mütalaasına karşı beyanlarını hazırlamaları için duruşmayı erteledi.  -Duruşma sonrası açıklama- Duruşma çıkışı adliye önünde açıklama yapan avukat Rezan Epözdemir, savcının mütalaasını kabul etmediklerini, istedikleri sonuç çıkmazsa önce Yargıtay'a, oradan da sonuç çıkmazsa Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine gideceklerini belirterek, ''Sanık, yaşının 18'den küçük olması nedeni ve diğer hususlar göz önüne alınarak 18-24 yıl arasında hapis yatacak. Bu durumda biz en üst sınır olan 24 yılı istiyoruz'' dedi.  Süreyya Karabulut da kızının kanının yerde kalmayacağını söyleyerek, ''Zamanı, vakti geldiğinde göreceksiniz. Savcının verdiği karar benim kızımı geri getirmez. Onlar zaten benim hakkımda suç duyurusunda bulunmuş. Ben kararı millete bırakıyorum'' diye konuştu.