Hürriyet gazetesi ve TC Devlet Demiryolları işbirliği ile 1 Temmuz-14 Ağustos 2008 tarihleri arasında Türkiye’yi boydan boya gezen “Hürriyet Hakkımızdır - Tren Özgürlüktür” Treni’nin yolculuğu sırasında kadınlarla ilgili bir alan araştırması gerçekleştirildi.
KONDA Araştırma ve Danışmanlık Şirketi’nin "Türkiye’de Kadınlarda İnsan Hakları Farkındalığı ve Davranışları" başlıklı araştırma kapsamında 42 kent merkezinde 135 mahallede 1710 denekle görüşüldü.
Kadınlar, yasal haklarını öğrendikleri temel kaynak olarak medyayı gösteriyor: Yüzde 69,6’sı “gazete-TV’den”, yüzde 16’sı da “konuşulanları duyarak”, yüzde 11,5'i “internetten”, yüzde 11,1'i “kitaplardan” diyor. “Okuldan” diyenler ise yalnızca yüzde 3,7 oranında.
Araştırmanın çarpıcı sonuçlarından biri en çok kendilerinin baskı gördüğünü düşünen kadınlar “ötekilerin” haklarını vermek istemiyor…
Kadınlar en yüksek oranda (yüzde 48.8), bir eşcinselin ve Müslüman olmayan birinin Belediye ya da Millet Meclisi'nde olmasını istemiyor. Daha sonra sırasıyla “farklı etnik kökenden biri” (Yüzde 18,7), “bekâr/çocuksuz biri” (Yüzde 10,4), “çok genç biri” (Yüzde 5,8) ve “bir kadın” (Yüzde 3,9) geliyor.
Araştırma kapsamında ilgi çeken kimi sonuçlar şöyle:
- Üç kadından ikisi evleneceği erkeği kendisi seçemiyor. Yüzde 20'si, maddi imkânsızlıklar, yüzde 20'si çevrelerinde gidebilecekleri okul olmadığından, yüzde 20'si ise “kız çocuğu zaten bu kadar okur” denilerek eğitimini bırakmış. Üniversite eğitimlilerin üçte ikisi çalışmıyor, "ev kadınıyım" diyor.
- Sadece yüzde 20'si kendi sosyal güvenliğine sahip. Yarısı izinsiz sokağa çıkamıyor, istediğini giyemiyor.
'Devlet değişir, baba-koca değişmez'
- Kadınların yüzde 80'i "hak ihlali”ni, "ne yapalım hayat böyle” diyerek geçiştiriyor, yüzde 10'u “erkek sever de döver de” görüşünü benimsiyor.
-Sağlıklı ve temiz çevre, kaliteli eğitim, eşit miras, zanlıya adil davranış haklarını savunuyorlar ancak Kürtlerin anadillerinde eğitimleri için devlet desteği ve kürtaja sıra gelince iş değişiyor.
- Hele Müslüman olmayan birinin ya da bir eşcinselin kendilerini temsil etmesine iyice karşı çıkıyorlar. Başka etnik kökenden birine, bekar ve çocuksuzlara, gençlere güvenleri de az.
- Kadınlar, devletin toplumsal düzende değişiklik yapma ihtimalini, kendi babalarının, kocalarının ya da komşularının zihniyetindeki değişme ihtimalinden fazla görüyorlar.
- Kadınların yüzde 6’sı kendi rızası dışında evleniyor. (Yüzde 6). Görücü usulüyle evlenme oranı ise yüzde 55. Kendi rızası dışında evlenme oranının en yüksek olduğu bölgeler Güneydoğu Anadolu, Ege ve Orta Doğu Anadolu...
Neden okuyamadılar?
- Görüşülen kadınların yüzde 10,7’si okuma yazma bilmiyor. Yüzde 4,5’i diplomasız okur-yazar. Yüzde 44,9'u ilkokul, yüzde 10,9'u ortaokul, yüzde 20'si lise mezunu. Üniversite mezunlarının oranı ise sadece yüzde 9,1.
Eğitim alamayanların yüzde 20'si, maddi imkânsızlıklar, yüzde 20'si çevrelerinde okul olmamasından, yüzde 20'si ise “kız çocuğu zaten bu kadar okur” veya “istemedim” diyerek kendi iradeleriyle, yüzde 25'i de aile büyükleri istemediği için eğitimine devam etmemiş.
- Kadınların sadece beşte biri kendi iradesiyle eğitimi bırakmış. Nasıl evlendikleri de eğitime devam edememe nedenlerini açıklıyor: “Büyüklerim istemedi” gerekçesiyle eğitime devam edemeyenlerin yüzde 60,5’i görücü usulüyle, yüzde 6,3’ü rızası dışında evlendirilmiş. “Kız çocuğu zaten bu kadar okur” diyenlerin de yüzde 65,7’si görücü usulüyle, yüzde 10,4’ü rızası dışında evlendirilmiş.
- Lise mezunu kadınların üçte biri, üniversite eğitimlilerin ise üçte ikisi çalışmıyor ve kendilerine "ev kadını" diyor. Sadece yüzde 20'si kendi sosyal güvenliğine sahip, beşte üçü eşinden, geri kalan beşte birin yarısı anne babasından. Öbür yarısının hiçbir sosyal güvencesi yok.
'Yarısı izinsiz sokağa çıkamıyor'
- Kadınların yüzde 92’si, seçimlerde özgür iradeleriyle oy kullandığını söylüyor. Ancak "sokağa çıkmaya", "çıkınca kiminle buluşacağına", "ne zaman eve döneceğine", "ne giyeceğine" kendi başına karar verip veremeyeceği sorulduğunda iş değişiyor. Yüzde 35-40 oranında kadın, bu kararları kendi veremediğini, izin alması gerektiğini belirtiyor! Aynı sorulara “ne doğru ne de yanlış” cevabı verenler de katıldığında, kadınların neredeyse yarısının, sokağa çıkma ve istediğini yapabilme konusunda özgür olmadığı ortaya çıkıyor.
- Çalışmak isterse, beşte üçünün izin alması gerekiyor. Evlenen kadının sokağa çıkması daha da kısıtlanıyor ya da bundan feragat ettiği anlaşılıyor.
- Görüşülen kadınların yüzde 47’si hiçbir zaman makyaj yapmıyor, yüzde 57’si kolsuz bluzla dışarı çıkmıyor, yüzde 66’sı mayo giymiyor.
Kürtçe ve kürtaja hayır
- Araştırmanın toplumsal haklarla ilgili 10 sorusuna kadınların verdiği cevaplar, kadınların “sağlıklı ve temiz çevre”, “sağlık hizmeti”, “kaliteli eğitim” ve “kadın-erkek eşit miras hakkı” ile “zanlıya adil davranma”ya yüksek düzeyde onay verdiğini gösteriyor. Ancak kadınlar, “Kürtlerin anadillerinde eğitimleri için devletin okul açması” ile “kürtaj hakkı”na pek onay göstermiyorlar.
10'da biri: Koca dayağı normal
- Araştırma için kadınlara sorulan fiziksel şiddetle İlgili soruların yanıtlarına göre; her dört kadından biri koca dayağına, her beş kadından ikisi de komşu tacizine ve fazla mesaisinin ödenmemesi durumuna karşı “hayat böyle” diyerek bir kabullenme hali sergiliyor. Bu da yasal yollara başvurarak hak arama davranışının yaygın ve içselleştirilmiş olduğunu söylemeyi olanaksız kılıyor.
'Hakları yok kendileri de ötekine vermek istemiyor'
- En çok kendilerinin baskı gördüğünü düşünen kadınların diğerlerine bakışını öğrenmek için sorulan “Belediye Meclisinde ve TBMM’de hangisinin sizi temsil etmesini istemezdiniz?” sorusuna verilen cevaplara gelince... Kadınlar en yüksek oranda (yüzde 48.8), bir eşcinselin ve Müslüman olmayan birinin Belediye ya da Millet Meclisi'nde olmasını istemiyor. Daha sonra sırasıyla “farklı etnik kökenden biri” (Yüzde 18,7), “bekâr/çocuksuz biri” (Yüzde 10,4), “çok genç biri” (Yüzde 5,8) ve “bir kadın” (Yüzde 3,9) geliyor. Yani kadınlar, eşcinsellere, farklı din ya da etnik kökenden birine, bekar ve çocuksuzlara, gençlere, az sayıda olsa da kendi cinslerinden birine bile hoşgörü göstermeye yanaşmıyorlar.
Haklarını öğreten okul değil medya
- Yasal haklarını öğrendikleri temel kaynak olarak medyayı gösteriyorlar: Yüzde 69,6’sı “gazete/TV’den”, yüzde 16’sı da “konuşulanları duyarak”, yüzde 11,5'i “internetten”, yüzde 11,1'i “kitaplardan” diyor. “Okuldan” diyenler ise yalnızca yüzde 3,7 oranında.
- Haklarını gözeten kurum sıralaması da, deneklerin verdiği cevaplara göre şöyle: İlk sırada yüzde 33,8’le “polis/jandarma”, ikinci sırada yüzde 42,7'yle mahkemeler ve savcılık, üçüncü sırada yüzde 15,1’le avukatlar var. Sonra sırasıyla, sivil toplum örgütleri (Yüzde 7), muhtarlar (Yüzde 2,2) ve parti teşkilatları (Yüzde 2) ve siyasetçiler (Yüzde 1,1) geliyor.