Evlilikler, kadının erken kalkıp işe gitmesini anlayışla karşılıyor olabilir. Ya da sabahları hazırlanmayan kahvaltılar, bir evliliğin sonunu getirmek için sebep değil artık.
Dünya, kadın-erkek eşitliğini anlamak yolunda, geçtiğimiz 50 yıl içerisinde epeyi mesafe aldı; ancak kadının erkekten ‘üstün’ olduğu bir senaryo, erkeklerin büyük bir çoğunluğu için hâlâ ‘felaket alametleri’ barındırıyor.
Son dönemde yapılan araştırmalara göre erkekler, kadının finansal gücü elinde tuttuğu evliliklere; iş verenler kadınla erkeğin eşit kazandığı bir ofise hazır değil.
Türkiye’de ve dünyada maaş eşitsizliği
OECD’nin ücret eşitsizliği sıralamasında Türkiye, üye ülkeler arasında en kötü en kötü altıncı sırada. Kadın ile erkeğin arasındaki ücret farkı yüzde 20.06.
Bu farkı somutlamak gerekirse: Türkiye’de aynı işi yapan kadınlar 800 TL kazanırken erkeklerin maaşı 1000 TL dolayında oluyor.
Avrupa Birliği’nde de durum farklı değil: AB genelinde bu ‘eşitsizlik oranı’ yüzde 16.
Avrupa İstatistik Ofisi, Eurostat’ın verilerine göre 2016 yılında AB ülkelerinde çalışan erkekler saatlik 1 Euro kazandıysa, bu sayı kadınlar için 84 cent'e düşüyor.
ABD’de de kadınlar, erkeklerin kazanımları 1 dolar kabul edildiğinde ortalama 78 cent kazanıyor. Ancak meslek düzeyinde de şahıs düzeyinde de istisnalar elbette var.
Bu istisnaların, günlük yaşama etkileri de üzerinde düşünülmeye değer.
Ya kadın, daha çok kazanırsa?
New York Times’dan Tara Siegel Bernard’ın kaleme aldığı ‘Kadın daha çok kazandığında’ başlıklı makale, tam da bu istisnai durumlara eğiliyor.
Kadın-erkek eşitliği, son dönemde toplumlarda daha çok 'ahlâki bir durum' olarak algılanmaya başladı. Örneğin veriler, ABD’de üniversiteye giden kadınların sayısının erkekleri geçtiğini gösteriyor.
Harvard Üniversitesi bünyesinde çalışmalarını sürdüren sosyolog Profesör Alexandra Killewald, erkeğin ‘kazanan’ olması gerektiği düşüncesine toplumun hâlâ tutunduğunu ama kadının ‘evde oturması’ gerektiği yargısının gevşemeye başladığını söylüyor.
Pew’ün yürüttüğü bir anketteyse aile kodlarının ‘sıkılığı’ ortaya çıkıyor: Her 10 yetişkinden 7’si ‘erkeğin ailesine bakabilmesinin önemli olduğunu’ söylüyor. Kalan 3 kişi için kadının aile bütçesine desteği, erkeğinkinden önemli.
2015’te Chicago Üniversitesi’nde yapılan bir araştırma ise kadınların daha çok kazandığı heteroseksüel evliliklerin boşanmayla sonuçlanma ihtimalinin daha yüksek olduğunu ortaya koyuyor. Evliliklerinin bitmesini önlemeye çalışan kadınların da hem çalışıp hem ev işlerine koşturmaya çalıştıkları görülüyor.
Profesör Killewald’un araştırması da tam zamanlı işlerde çalışmayanlar erkeklerin evlilikleri yürütmekte zorlandığını gösteriyor.
Fakat çiftlerin davranışlarının zaman içinde değiştiği de açık. 2016 yılında yapılan bir araştırma, 1990’dan sonra evlenen çiftlerin kadının daha çok kazanması sebebiyle bitmesi ihtimalinin, 60 ve 70’lerde evlenenlerden daha düşük olduğunu öne sürüyor.
Geçen yıl yapılan bir başka araştırma da eşlerinden daha fazla kazanan kadınların, kocalarına ‘utanç’ ile baktıklarını söylüyor: ‘’Ancak bu duygu, erkekler ev işlerinde aktif olduklarında ilişkiye zarar vermiyor.’’
Bu istisnalar arttıkça…
İlişki uzmanları, kadın-erkek maaş eşitliğinin gittikçe daha çok önemsendiği bir dönemde, bu ‘istisnaların’ artacağını düşünerek ilişkilerin yaralanmamasını sağlamak için çözüm önerileri geliştiriyor.
Kimi uzmanlar, ikilinin yapılacak harcamaları beraber kararlaştırmalarının bir çözüm olabileceğini öne sürüyor. Bazılarıysa tasarruf edilen, biriktirilen bütün parayı ortak hesapta tutmanın ve tarafların kendi paralarını kendilerine saklamalarının gerektiğini söylüyor.
Ancak ilişkilerde erkeğin ya da kadının daha fazla finansal karar alması, sonunda bir zıtlaşmayı - hemen her zaman - yaratıyor.
Bir ekşisözlük yazarının ‘kadının erkekten daha çok para kazanması’ başlığı altındaki yorumu durumun ‘felaketini’, açıkça ortaya koyuyor: ‘’Boşanmaya delalettir.’’
Bir başka yazarın bakışı ise epeyi farklı:
‘’Kadınla erkeğin arasındaki ilişkiye göre değişebilir, misal benim kız kardeşim ayda 8500 tl kazanıyor bonuslar hariç, ben ise 4500 tl, inanılmaz da gururlanıyorum, bırakın dert etmeyi az kazansa benim için dert olurdu, geçenlerde 30000 euro senelik bonusunun bir kısmını aldık, bana ev aldı, he karım olsa benden çok kazansa dert eder miyim? Asla lan, hatta yetecek kadar çok kazansın ben onun yerine çocuklara bakarım.’’