Yüksekova çetesini ortaya çıkaran ve Yeşil'i deşifre eden jandarma istihbaratçı Hüseyin Oğuz: Güvenliğim için Ergenekon'da gizli tanık olarak ifade verdim. Ama vazgeçtim. Bildiklerimi mahkemede açık açık anlatacağım.
Faili meçhul cinayetler bu ülkenin yakın tarihinde büyük bir leke olarak duruyor. 1987'den itibaren Güneydoğu'da 'terörle mücadele' adı altında faili meçhul cinayetler işlenmeye başlandı. 2000'li yıllara gelindiğinde bu cinayetlerin sayısı 18 bine ulaştı. İnsanlar evlerinden, işyerlerinden ya da yolda çevrilip gözaltına alındı. Kaçırılanların bazıları birkaç gün sonra ya bir köprü altında, ya da bir yol kenarında ölü olarak bulundu. Büyük çoğunluğunun cesetleri bile bulunamadı.
Bu cinayetlerin arkasında hep bir örgüt çıktı; JİTEM. İşte Ergenekon operasyonunda son günlerde tutuklanan ve yakalanan isimler bu faili meçhul cinayetlerin sırrının çözülmesi için bir umut oldu. Bir de terörle mücadele eden ama bölgedeki JİTEM gibi illegal yapılara karşı olan tuğgeneral Bahtiyar Aydın ve albay Rıdvan Özden gibi isimlerin öldürülmesi var. Her iki dosya da artık Ergenekon davası içinde.
1993'de Lice'de öldürülen Bahtiyar Aydın'ın PKK tarafından mı yoksa JİTEM tarafından mı öldürüldüğü tartışma konusu. Bu hafta Yüksekova çetesini araştırırken Aydın cinayetiyle ilgili ipuçlarına ulaşan emekli jandarma istihbaratçı Hüseyin Oğuz'la Sabah gazetesinden Ecevit kılıç konuştu.
Oğuz, Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım'ı deşifre eden ilk isim. Susurluk Komisyonu'na da verdiği bilgilerle karanlık noktaları aydınlattı. Ancak o ilişkiler halen çözülemedi. Eski istihbaratçı astsubay Oğuz, bugün küçük bir kasabada çobanlık yapıyor. Hem de ağır bir yoksulluk içinde. Ama kendi deyimiyle 'Halen dik' duruyor. Oğuz, devletin kendisine sahip çıkmamasından yakınıyor:
"Cinayet işlemedim. Aksine cinayetleri açığa çıkarttım."
Ergenekon soruşturmasında Susurluk'un Ergenekon ve JİTEM bağlantısını en iyi bilen isimlerden olan Oğuz'un da bilgisine başvuruldu. Gizli tanık olarak ifade verdi. O gün "güvenlik" nedeniyle gizli tanıklığı kabul eden Oğuz, bugün gizli tanık olmaktan vazgeçti." Oğuz, "Gizli tanıklar arasında örgüt itirafçıları da var. onlarla aynı kefede olmam. Her şeyi açıkça mahkemede anlatacağım" diyor.
- Bahtiyar Aydın cinayeti şimdi Ergenekon'da. Cinayeti araştırırken karşınıza ne çıktı?
Lice'de karakolun önünde açılan ateş sonucu öldürüldü. Tek kurşunla.
- Bu suikast dosyası nasıl önünüze geldi?
Yüksekova'da görev yaptığım 1996'da adam kaçırma, uyuşturucu ve silah kaçakçılığıyla ilgili bir soruşturma yürütürken karşıma çıktı. Yüksekova çetesi. Bu soruşturma ile ilgili PKK itirafçısını gözaltına aldım; K.B. Çok detaylı bir sorgulama yaptım. Bu itirafçı zamanında PKK içinde de önemli bir isimdi. Örgüt içinde tabur komutanlığına kadar yükselmişti. İtirafçı açıkça "Bahtiyar Aydın'ı bizim arkadaşlar öldürdü" dedi. Bunu söylediğinde kanım dondu.
- Bu sözler resmi kayıtlara girdi mi?
Tabii ki. İfadesini aldım. Uyuşturucu kaçakçılığı yaptıklarına, PKK adına para topladıklarını, hatta zenginleri kaçırarak fidye istediklerini de anlattı. Daha sonra bu ifadeyi Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesi'ne ulaştırdım. O ifade tutanağı mevcut.
- Ama kayıtlara PKK'nın öldürdüğü şehit olarak geçti...
Sonuçta itirafçı, ifadesinde bunu söyledi. Sadece Aydın'ı değil Eşref Bitlis Paşa'nın öldürülmesinde de rolleri bulunduğunu anlattı. Görevim onun ifadesini almaktı. Onu yaptım.
- Sizin ortaya çıkardığınız Yüksekova çetesi uzunca süre yargılandı. Bahtiyar Aydın dosyasıyla ilgili gelişme olmadı mı?
Aydın Paşa'nın vurulmasının da içinde yer aldığı dosyayı dönemin en üstteki komutanlarıma sundum. Ama 'Devlet zarar görür' denilerek olayın üstü kapatıldı. Zaten hemen beni soruşturmadan el çektirdiler. Dosya sadece bir kaçırma olayına dönüştü.