Spor

İspanya ve Sırbistan ilk çeyrek finalistler

Rudy Fernandez böyle istedi, başa baş geçen maçı İspanya aldı. Aslında Yunanistan ikinci turda karşısında Fransa’yı görmek istiyordu

05 Eylül 2010 03:00



Hilmi Hacaloğlu - T24


Rudy Fernandez böyle istedi, başa baş geçen maçı İspanya aldı. Aslında Yunanistan ikinci turda karşısında Fransa’yı görmek istiyordu. Zaten o nedenle –“Boğalar” dana kaçmak için- ilk turun son maçında Rusya’ya yenildi. Ancak kurnaz Fransızlar da “komşu”yu bizden zorlu görmüş olmalılar ki Yeni Zelanda yenilince Diamantedis ve arkadaşları İspanya’yla eşleşti.



 

Peşrevi geçip maça gelelim. İki takımların asıl beşleri sahadayken üstün olan taraf beklentinin aksine Yunanistan oldu. Ateşli taraftarının desteğini de arkasına alan mavi beyazlılar pota altında Schotsanitis’in Marc Gasol’a üstünlüğünü iyi kullandı. Dışarıdan da Zisis ve Diamantidis’le sayılar bulunca çeyrek sonuna kadar üstünlüğünü sürdürdü. Ne zaman ki Barça’nın genç yeteneği Rubio ve Memphis’in yıldızı Gasol ve Garbajosa çıktı yerlerine Lull, Reyes ve Vasquez girdi, momentum İspanyollara geçti.



 

Farkı Fernandez ve Vazquez yarattı



 

İspanyollar ikinci çeyreğin tümünü önde götürdü. Çeyreğin başında Vazquez’le sonunda Fernandez’in gayretiyle soyunma odasına 37-31 önde girdi. Devre bittiğinde 9 İspanyolun hanesinde sayı yazarken Yunanistan ancak altı oyuncudan skor bulabilmişti. Son Avrupa şampiyonunun kadro derinliği yine öne çıkıyordu.


İkinci yarı yine ilk beşler sahne alınca hamle sırası yeniden Yunan milli takımına geçti. Diamantidis-Zisis-Fotsis üçlüsü orta mesafeli ve uzak şutlarla, Schotsanitis’i tutmak için içeri kapanan, sarı kırmızılı potayı perişan etti. Yunanistan farkı altıya çıkardığında İspanya oyuna Fernandez’le tutundu. Portland’ın kısa forveti üç dakika içinde yedi sayı kaydetti. Ona devre sonunda oyuna giren “hızlı ayaklı” Vazquez destek verince son çeyreğe önde giren (52-51) İspanya oldu.



 

Yunanistan’ın kadro derinliği yok



 

Son on dakika her iki takım için de “varlık ve hiçlik” mücadelesi idi. Bu bilinçle sahaya çıkan Diamantidis bir üçlükle takımına can suyu verse de Vazquez’in basketiyle beraberliği bulan İspanya, “komşu”nun bir daha öne geçmesine izin vermedi. Son sözü son çeyrekte Yunanistan potasını 11 sayı bırakan Navarro söyledi. Her ne kadar skor yükünü sırtlayan Fernandez (14), Navarro (22) maçı İspanya’ya getirmiş görünse de takımın 10 hücum ribauntundan 9’unu toplayan yedek pivotlar Vazquez-Reyes galibiyette önemli pay sahibiydi.



 

Hırvatların nefesi yetmedi



 

İspanya’nın çeyrek finaldeki rakibi ise maçın bitimine bir saniye çalınan faul düdüğüyle Sırbistan oldu. Popoviç ve Ukiç’le Sırp takımına karşı müthiş bir direniş gösteren Hırvatistan son saniyelerde eline geçirdiği galibiyet fırsatını değerlendiremedi.



 

Fenerbahçe Ülkerliler vasattı



 

Fenerbahçe Ülker’in bu yıl kadrosuna kattığı Hırvat oyuncu Tomas, düşük yüzdeli (3/12) oyununa rağmen Sırp takımının yıldızı Teodosiç’e (1/6 yüzdeyle 3 sayı) vurduğu prangayla dikkat çekti. 35 dakika süreyle sahada en uzun süre kalan oyuncu olan Tomas, ribauntlarda ( 4’ü hücum 6 ribaunt) da başarılıydı. Yine Fenerbahçe Ülker’in sporcusu olan Ukiç (11 sayı 4 asist) ise yorulana kadar takımının en iyisiydi. Ancak uzun süre sahada kalınca o da son dönemde kayboldu.


Pota altında Karadağ vatandaşı olan Pekoviç’i arayan Sırbistan milli takımı ise şampiyonanın en derin kadrolarından birine sahip. 11 oyuncuyla sayı bulmaları da bu iddiayı destekliyor. Ancan Teodosiç’in sert savunmalar karşısında zorlanması en büyük handikapları.



 

Nihayet mükemmel bir spor salonu


Dünya Şampiyonası’nın ikinci turuna ev sahipliği yapan Sinan Erdem Spor Salonu büyüleyici bir güzelliğe sahip. 15.000 seyirci kapasiteli salonda her türlü düzenleme evrensel ölçekte. Salonu dolduran seyirciler ise ilk maçta Hırvatistan ikinci maçta ise İspanya lehine büyük tezahürat yaptı. Yan yana oturan İspanyol ve Yunan taraftarlar arasında gerilim artınca özel güvenlik gruplar arasına girdi. Tabii hiçbir taşkınlık yaşanmadığını da not edelim.


Salonda maç izlemek hele de öyle bir salonda muhteşem ama maç boyu devam eden anonslar ve bitmek tükenmek bilmeyen yüksek volümlü müzik gerçekten insanı çileden çıkartıyor.