Beykoz’da bir villada program çekimi amacıyla 9 genç kızın alıkonulduğu, kızların görüntülerinin para ve kontör karşılığında satıldığı iddialarıyla ilgili olarak yürütülen “sahte biri bizi gözetliyor (BBG) evi” soruşturmasında yeni bir gelişme ortaya çıktı.
Savcılığa verdiği ilk ifadesinde “yapımcılar tarafından kandırıldıklarını ve yarışma sürecinde aileleriyle görüşmelerinin engellendiğini” öne süren Buse K., ifadesini değiştirdi ve “Biz programın internetten yayımlanacağını bilerek sözleşme imzaladık, ailelerimizle görüştürülmediğimiz doğru değil, kızların telefonları vardı. Bazı kızlar tazminat ödemeden yarışmadan ayrılmak için yarışmayı patlattılar” dedi.
‘İlk başta her şey iyiydi’
“Yarışmaya katılmadan önce sözleşmeleri okuduk. Zaten her şeyi biliyoruz. Yarışma başlamadan yarışmanın hazırlanışında falan gecikmeler oldu. Bayağı bir gecikme olacağını anlayınca, bizim yapımcılar, Özgür beyler, gelip kızlara dedi ki ‘Ben biletlerinizi alıp sizi ailelerinizin yanına göndereyim, yarışmanın başlamasına 2 gün kala yine aldırayım sizi, sıkılmayın burada.’
Onlar da ‘Yok zaten bu ev havuzlu, rahatız, biz burada kalırız yarışma başlayana kadar’ dedi. Özgür Bey de ‘O zaman tamam siz bilirsiniz’ dedi.”
‘İşler zor geldi’
“Özgür Bey, tabii bunları gezdiriyor, götürüyor eve, erzağıdır, kuaförü... Yani her şey dört dörtlük evde... Allah var yukarda.
Ondan sonra yarışma başladı, internet üzerinden canlı olarak yayımlanıyordu. SMS’ler, oylamalar geliyordu. Evin işi ağır geldi bunlara tabii...
Hanımefendiler hayatlarında ev işi yapmamış, yemek yapmayı bilmeyen hanımefendiler... ‘Of biz bıktık şudur budur.’ Sonra Özgür Bey’e ‘Biz yarışmak istemiyoruz, yarışmadan ayrılmak istiyoruz’ diye bir lafta bulununca, Özgür Bey de geldi, yayını kesti.”
Beykoz’daki olay “sahte biri bizi gözetliyor” evi diye duyurulmuş ve kızlar zorla evde tutulduklarını
iddia etmişti.
‘İfademi değiştirdim’
Buse K. bundan sonraki gelişmeleri de şöyle aktardı:
“Bizi karşısına alan Özgür Bey, ‘Bakın kızlar, bu yarışma ciddi bir yarışma. Ben bu yarışmaya dünyanın parasını yatırdım, gitmek istiyorsanız ‘bu yarışma başlıyor, gitmek isteyen var mı?’ dediğimde gidecektiniz, şimdi yarışma başladıktan sonra kimse gidemez. Siz benim ekmeğimle oynuyorsunuz. Ben şimdi kimi alıp da sizin yerinize koyarım burda?
Gitmek isteyen varsa 50 milyar tazminatını öder, gider. Bütçesi olan varsa ödesin parayı, ben de diskalifiye edeyim, göndereyim’ dedi.
Ondan sonra kızlar da ‘Vay biz ne yapacağız, ne edeceğiz?’ dediler. Zaten evde herkesin telefonu vardı.
‘Her şeyi bilerek imzaladık’
Tazminat ödememek için yarışmayı patlattılar. Çünkü hiçbirinin ailesinin durumu yoktu. Ben de ilk başta onlara uyup, onlar gibi ifade verdim. Kızlar bana dediler ki ‘Buse işte sen de bizim yanımızda ol, sen tek kalırsan kimse sana inanmaz, etmez.’ Ben de yuttum. İlk defa bir yarışmaya girmişim, ilk defa jandarmaya, savcı önüne çıkmışım. Hayatımda hiç yapmadığım görmediğim şeyler.
Ben daha sonra savcılığa gidip ikinci ifademi verdim, dedim ki ‘Ben vicdanen rahat değilim, olay böyle böyle değil, böyle böyle’...”