Bilim insanları, ırkçılığa maruz kalan çocuklarda genel sağlık durumundaki kötüleşmenin yanı sıra dikkat eksikliği, hiperaktivite bozukluğu, anksiyete ve depresyon gibi hastalıkların daha yüksek oranda görülebildiğini bildirdi.
Başak Dönertaş’ın Sol Haber Portalı’nda yer alan haberine göre, ABD'de Akademik Pediatri Topluluğu'nun 2017 kongresinde sunulan bir çalışmada ırkçılığa maruz kalan çocuklarda, genel sağlık durumlarının kötüleşmesinin yanı sıra dikkat eksikliği, hiperaktivite bozukluğu, anksiyete ve depresyon gibi hastalıkların daha yüksek oranda görülebildiği bildirildi.
Kaliforniya Üniversitesi’nde çocuk hastalıkları profesörü olan Dr. Ashaunta Anderson’un öncülüğünde yürütülen çalışmada, 2011-2012 yılları arasında toplanan 95,677 çocuğa ait sağlık verileri incelenmiş. Bunun yanı sıra çocukların bakımından sorumlu kişilere, çocuğun ırkı ya da etnik kökeni nedeniyle “haksız yere yargılandığı ya da haksız muamele gördüğü” herhangi bir durum olup olmadığı sorulmuş.
Buna göre ırkçılığa maruz kalan çocuklarda, sosyoekonomik durumdan bağımsız olarak, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu, anksiyete ve depresyon gibi hastalıkların görülme ihtimalinin arttığı ve beden sağlıklarının da maruziyet yaşamayanlara göre daha kötü olduğu bildirildi. Bunun yanı sıra özellikle düşük gelirli ailelerde yaşayan, azınlık çocuklarında genel sağlık durumundaki kötüleşmenin daha yüksek oranlarda olduğu dile getirildi.
Dr. Anderson, çalışmada ırkçılığa maruziyetin ebeveynlere sorulan tek bir soru üzerinden değerlendirildiğinden, bu durumun altında yatan nedenlerin tam olarak neden kaynaklandığını bilmediklerini dile getiriyor. Ancak Anderson, çalışmada elde ettikleri verilere göre anksiyetesi ve depresyonu olan bir çocuğun aynı zamanda genel sağlık durumunun da kötü olduğunu söylüyor. Dolayısıyla Anderson’a göre ırksal ayrımcılığın neden olduğu stres bu çocuklara fiziksel olarak zarar veriyor olabilir.
Irkçılığın sağlık üzerindeki olumsuz etkileri geçmiş yıllarda da araştırılmış. Örneğin ırkçılığın, stres altında salgılanan hormonlardan biri olan kortizol düzeyini artırabildiği ve bu durumun vücudun bağışıklık sistemini olumsuz etkilediği ortaya konmuş. Bunun yanı sıra gebelerde kortizol ve diğer hormonların düzeylerindeki değişiklerin, bebeklerin düşük kiloda doğabilmesine ya da fetüsün kortizol düzeyinde farklılıklara neden olabileceği bildirilmiş.
Her ne kadar Dr. Anderson’un çalışmasında değerlendirilmemiş olsa da sağlık hizmetlerine erişimdeki eşitsizliklerin de sağlığı olumsuz yönde etkilediği biliniyor. Geçtiğimiz yıl Kaliforniya Üniversitesi’nden araştırmacılar tarafından yapılan bir çalışmaya göre, azınlıkların sağlık hizmetlerine erişim konusunda yaşadıkları zorlukların, ırkçılığın sağlıkları üzerindeki olumsuz etkileri şiddetlendirebildiği bildirilmiş.
Buraya eklemenin ilginç olacağını düşündüğümüz bir bilgiyle yazıyı sonlandıralım. Geçmiş yıllarda, ırkçılığı bir zihinsel sağlık problemi olarak sınıflandırmayı öneren psikiyatrlar ve hatta “ırkçılık hapı" geliştirme ihtimalini araştıran araştırmacılar olmuş. Ancak bu fikirler, ırkçılığı bir hastalık olarak sınıflandırmanın ırkçı kişiyi eylemlerinden kurtaracağı savunusu nedeniyle destek bulmamıştır.