Tarihçi Prof. Dr. İlber Ortaylı, İstanbul'dan bunalanların İzmir'e göç ettiğine dikkat çekerek uyarıda bulundu. İzmir'i Balkanlar ve Akdeniz adalarından gelenlerin oluşturduğu belirten Ortaylı, şehrin bir kuralı olduğunu vurgulayarak "Bazı tipler için söyleyeyim, kimsenin mini eteğine ve şortuna karışmasınlar. Daha çok bilmişler için söyleyeyim, umumi yerlerde yüksek sesle İzmir âdetlerini tenkit etmesinler, iki kadehten sonra bağıra bağıra konuşup kahkaha atmasınlar. Çünkü İzmir’in rahatlığında böyle şeylerin yeri yok" diye uyardı.
İlber Ortaylı'nın "Yıldız’dan çıkarılmasını tartışalım" başlığıyla yayımlanan (7 Ocak 2018) yazısının ilgili kısmı şöyle:
Çok uzak bir tarih değil, 1950’lerde ve 1960’larda bile İstanbul halkının kendine göre bir adabı vardı. Radyoların ve pikapların sesi kesilirse biliniz ki 300 metre mesafedeki bir komşunun yakını vefat etmiştir. Tabii cenazelerde gülerek konuşmak dünyanın en ayıp ve olmayacak davranışıydı. Çocuklar mahallede oynardı. İkindi vakti acıkan veletlerin elinde de yiyecekleri bir şey görürdünüz. Bu ya bir havuçtur ya bir ekmek dilimidir, üstüne pekmez bulanmıştır veya bir galetadır veya bir meyve...
Sokakta pastalı çocuk görülmezdi
Mahallede elinde pastayla gezinen çocuk görmezdiniz, çünkü her yerde bunu yiyemeyecek olan vardı. Para teşhir etmek fevkalade ayıptı. Zenginliğin getirdiği tüketimin saklanması ise 1960’larda terk edilen bir âdettir. Bu görgülü ve güngörmüş şehre inanılmaz bir hücum oldu. Göç sadece fakir insanları değil hali vakti yerindekileri de getirdi. Kuskuslu, pilavlı, çiğköfteli ikindi davetleri. İç avlu yerine balkonlardan taşan çilingir sofraları. Arabayla tur atan delikanlılar bu döneme ait görünümlerdir. Bu büyük şehirde İstanbulluların sayısı onda birle değil, yirmide birle bile ölçülemez ve şimdi de bunalan İstanbul, İzmir’e göç etmeye başladı. Önü alınamaz. Lakin gittikleri yer dikkat etmeleri gereken bir bölge. İzmir zengin bir bölgenin merkezi. Halkı Balkanlar’ın ve Akdeniz adalarının Ege’nin bölgelerinden gelmiş bir nüfus. Zenginlik ve rahatlık yanında kendine göre kuralları var. Bazı tipler için söyleyeyim, kimsenin mini eteğine ve şortuna karışmasınlar. Daha çok bilmişler için söyleyeyim, umumi yerlerde yüksek sesle İzmir âdetlerini tenkit etmesinler, iki kadehten sonra bağıra bağıra konuşup kahkaha atmasınlar. Çünkü İzmir’in rahatlığında böyle şeylerin yeri yok. Yukarıdaki tipte bir talimat kitabını Amerikan ordusu İngiltere’de üstlenen mensupları için kaleme almıştı. Fakat asıl önemlisi, her bulduğunuz yere ve eve milyonlarca meblağı pazarlıksız vermeyin çünkü o şehirde oturan insanların da kendi alım kapasiteleri belli. Daha pratik alışveriş tavsiyeleri de var:
Balıkçıya gidip hepsini almayın
Balıkçıya gidip arkanızda insanlar varken fiyat size uygun görünse de tabladaki beş-on adet balığı da boşaltmayın. Hemen oradaki müşteriler de balık yemek isteyeceklerdir. Alışveriş merkezlerinde problem yok ama bu tip dükkânlarda malların kalitesini şikâyet ederek konuşmayın, beğenmeyen almasın. Gene de herkese tavsiyemiz İstanbul’u yeniden adam etmeye çalışmaktır. Yoksa kısa zamanda İzmir de çığırından çıkar.