Gündem

İHD'nin ODTÜ raporu: Ankara Belediyesi, 'oldu-bitti' yolunu seçti

İnsan Hakları Derneği, ODTÜ'den geçirilen otoyolla ilgili hazırladığı raporla, yol inşaatındaki usulsüzlüklerin soruşturulmasını istedi

22 Kasım 2013 18:04

Hülya Karabağlı / ANKARA

İnsan Hakları Derneği (İHD), Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin tartışmalı ODTÜ yolu planın yargı sürecinde iptal edilmesi ihtimaline karşı oldubitti yöntemiyle inşaatı sürdürdüğünü açıkladı. İHD, ODTÜ Arazisinden Geçirilen Anadolu Bulvarı- Konya Yolu Bağlantı Yol inşaatı üzerine yaşanan hak ihlalleri hakkında rapor hazırladı. ODTÜ arazisine yaklaşık 50 metre genişliğinde bir şerit halinde girilmiş olduğuna dikkat çekilen raporda, hummalı bir yol kazı ve dolgu inşaatının devam ettiği belirtildi. Raporda, sürecin mevzuat ve hukuka aykırı yürütülmesine neden olan yetkililer hakkında etkili soruşturma ve kovuşturma da istendi.

Hazırlanan kapsamlı raporda yer alan tespitler şöyle:

- Ankara Büyükşehir Belediyesi, yasal sürecin tamamlanmasını beklemeden plan iptali ihtimaline karşı oldubitti tavrıyla süreci yürütmüştür.

- Yol inşaatı çalışma bölgesinde hiçbir iş güvenliği önlemi alınmıyor ve çalışma yapıldığına dair herhangi bir uyarı bulunmuyor.

- Yol inşaatını protesto eden öğrencilere ve 100. Yıl Mahallesi halkına karşı, kolluk güçlerinin yanı sıra Özel Güvenlik Görevlileri ve tanıkların ifadesiyle ‘çeteler’ kullanılmıştır.

- ODTÜ Derneği Vişnelik Tesisleri Arazisine yol güzergâhı boyunca çekilmiş olan tel örgüler sökülerek girilmiş ve buradaki bazı ağaçlar kesilip sökülmüştür.

- ODTÜ arazisine yaklaşık 50 metre genişliğinde bir şerit halinde girilmiş ve burada hummalı bir yol kazı ve dolgu inşaatına devam edilmektedir.

- ODTÜ öğrencileri ve 100 Yıl mahalle sakinleri yolun geçeceği yer hakkında bilgilendirilmemiştir.

-Avrupa Konseyi tarafından 1992 yılında kabul edilen Avrupa Kentsel Şartı Deklarasyonu ve Kentsel Şartı İlkeleri’nin ilkeleriyle uyumlu olmayan pratikler sergilenmiştir.

-Konu ile ilgili tarafların(ODTÜ yönetimi, bakanlıklar ve yerel yönetimlerin), üniversitenin öğretim elemanlarına, öğrencilerine ve çalışanlarına, mahalle halkına ve genel olarak kent halkına, konuyla ilgili sivil uzmanlık kuruluşlarına(kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları) dernek ve vakıflara ve yerel inisiyatiflere danışmadığı ve sürece dahil etmediği, diyalog kurmadığı ve işbirliğinde bulunmadığı; anılan toplumsal grupların bilgilendirilmediği gözlenmiştir.

Raporda şu öneriler yer aldı.

- Yol çalışmasının imar planı revizyonunun kesinleşmesine kadar acilen durdurulması ve hukuksal sürecin tamamlanmasının beklenmesi gerekmektedir.

- Yol çalışmasının 100. Yıl ve diğer mahalle sakinleri ile ODTÜ öğrencilerinin görüşleri alınarak ve tespitler bölümünde 9. ve 10. maddeler altında belirtilen eksiklikler giderilerek gerekli plan değişikliği yoluna gidilmeli veya proje tümden iptal edilmelidir.

- Sürecin mevcut mevzuata ve hukuka aykırı biçimde yürütülmesini gerçekleştiren yetkililer hakkında etkili soruşturma ve kovuşturma yoluna gidilmelidir. Yol inşaatı alanında tutulan sivil kişilerin yasadışı faaliyetleri nedeniyle bu kişiler ve bu kişileri sevk ve organize eden kişiler hakkında silahlı organize suç örgütü kapsamında ayrıca soruşturma ve kovuşturma yapılmalıdır.

- Yol inşaatı alanında hiçbir iş sağlığı ve iş güvenliği önleminin alınmamış olması nedeni ile yol inşaatı durdurulmalı, gerekli cezai yaptırımlar uygulanmalıdır. Bu konuda Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı harekete geçmelidir.

- Yol inşaatı nedeniyle izinsiz ağaç kesimi hakkında gerekli yasal mevzuatın gereği yapılmalıdır.

- ODTÜ Mezunlar Derneği arazisine yapılan müdahale derhal durdurulmalı, derneğin suç duyurusu hakkında etkili soruşturma yapılmalı, maddi ve manevi zararlar karşılanmalıdır.

- ODTÜ arazisinden geçirilmesi planlanan Bilkent girişinden (A7 kapısından) başlayan ve kampüsü doğu batı doğrultusunda bölen yol çalışmasına son verilmelidir.

- Ne yazık ki Türkiye de karar alma süreçlerine toplumun dahil edilmemesi, ODTÜ örneğinde olduğu gibi, “ben yaparım, ben ederim” mantığıyla hareket edilmesi, ciddi sıkıntılara yol açacak sonuçlar doğurmaktadır. Katılım hakkı konusunun yetkililer tarafından kabul görmesi, temel hak ve özgürlüklerin gelişmesine katkıda bulunacağı unutulmamalıdır.