T24 - ''Balyoz Planı'' davasının tutuklu sanığı emekli Orgeneral Çetin Doğan, düzenlenen seminere, dönemin Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök'ün ABD'nin Irak'a müdahalesi yönünde yaptığı ön hazırlıklar ve bu konuda yapılan görüşmeler nedeniyle katılmadığını söyledi.
İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmada savunmasına devam eden Çetin Doğan, savcıların iddianamede ''Balyoz Güvenlik Harekat Planı'nın gerçekliğine iman etmiş göründüğünü'' savundu. Doğan, savcıların, iddia edilen darbe planının 05-07 Mart 2003 tarihinde icra edilen plan seminerinde masaya yatırılarak, ''örtülü olarak görüşüldüğünü'' ve bunun bunun bir darbe provası niteliğinde olduğunu ileri sürdüklerini kaydetti.
Bu nedenle cezalandırılmalarının talep edildiğini ifade eden Doğan, ''Savcılarımızın seminerde bir darbe provası yapıldığına 'kerhen' iman etmiş göründükleri çok açık. Bunun somut kanıtı seminere katılan 162 kişiden sadece 48 kişinin suçlanmasıdır. Peki, bu 48 kişinin seçimindeki özel bir kriter kullanılmış mı? Bizim gördüğümüz kadarı ile hayır. Bu seçimi yaparken, iddianamedeki ifadeleriyle de çelişkiye düştüklerinin galiba farkında değiller'' dedi.
Doğan, iddianamede darbe için anlaşma yaptığı belirtilen general rütbesindeki iki jandarma bölge komutanının bu davada sanık olmadıklarını dile getirerek, ''Bizim bu davada tanığımız olacaklar. Bunlar dönemin İstanbul ve Bursa Jandarma Bölge Komutanlarıdır. Burada bulunacaklar. Bu arkadaşlarımızın bizler gibi bir zulüm altında olmadıklarından mutluyum. Aynı şekilde tugay komutanlıklarındaki karargah subaylarından bir bölümü hem seminerin planlamasında aktif görev yaptıkları gibi bir bölümünün de seminer esnasında özel takdimleri bulunmaktadır. Savcılarımızın kişiye özel aflarına mazhar olmuşlardır, böyle bir affa mazhar olmaktansa bu arkadaşların bizler gibi sanık olmayı tercih edeceklerinden kuşku duymuyorum'' şeklinde konuştu.
Savcıların seminerin gerçek yüzünü adeta saklarcasına birçok orijinal belgeyi adli emanete kaldırdığını ve adli emanete alınan klasörlerdeki yüzlerce sayfanın da eksik olduğunu ifade eden Doğan, suça konu olan 1. Ordu Komutanlığı’nca icra edilen Plan Semineri-2003'ün, Genelkurmay Başkanlığı'nca yayınlanan tatbikatlar programı kitabı ile Kara Kuvvetleri Komutanlığı'ndan alınan tatbikatların icrasına yönelik emirler paralelinde planlandığını, hazırlıkları yapılarak 05-07 Mart tarihlerinde icra edildiğini kaydetti.
Bu konuda yapılan önemli yazışmaların tamamının 28 Haziran 2010 tarihli askeri bilirkişi heyeti raporunda yer aldığını dile getiren Doğan, 1.Ordu Plan Semineri 2003'ün planlaması, hazırlık ve icrasını anlattı.
İddianamede Kara Kuvvetleri Komutanlığı'nın emrine aykırı olarak plan seminerinin icra edildiğinin yazılı olduğunu ifade eden Doğan, Kara Kuvvetleri Komutanlığı'nın Olasılığı En Yüksek Tehlikeli Senaryo'da (OYTS) tehlikeli ve suç isnadı olabilecek bir husus görmesi durumunda, bunu Ordu Komutanlığına verdiği emirde belirteceğini anlattı.
Doğan, ''OYTS'yi daha önce okumuştum. Bu jenerik senaryoda akla, mantığa aykırı gelen bir husus var mı? Bir darbe kokusu var mı?'' dedi.
Doğan, 1. Ordu Komutanlığı'nın 31 Ocak 2003 tarihinde OYTS'yi de ihtiva edecek şekilde çok kapsamlı bir emir yayınladığını ifade ederek, bu emrin özel dağıtım planında dağıtımı yapılan makamlar içerisinde, bilgi için Genelkurmay Başkanlığı, bütün Kuvvet Komutanlıkları, Jandarma Genel Komutanlığı ile diğer ordu komutanlıklarının da bulunduğunu kaydetti.
Ordu Komutanlıkları tarafından düzenlenen seminerlere Genelkurmay Başkanı ve Kuvvet Komutanının da katıldığını belirten Doğan, ancak bu seminere, ABD'nin Irak'a müdahalesi yönünde yaptığı ön hazırlıklar ve bu konuda yapılan görüşmeler nedeniyle katılmadıklarını vurguladı.
Doğan, ''Seminere katılsalardı darbe hazırlıklarının örtülü provası mı yapılacaktı? Eğer seminere katılsalardı şu an sanık sandalyesinde mi oturacaklardı? Seminere katılıp katılmayacakları konusunda bilgim yoktu. 21 Şubat 2003'te katılmayacakları belli oldu'' dedi.