Avrupa Parlamentosu'nda Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a arka çıkan kalmadı. Aksine Strasbourg'daki gücü parlamentoya da yetebilseydi, alışkanlıkları gereği bütün parlamenterleri mahkemeye vermesi gerekirdi. Çünkü bütün Avrupa milletvekillerinden bu kadar eleştiri almamıştı. Danışmanı Burhan Kuzu kanalıyla yaptığı son şantaj denemesi tartışmayı daha da alevlendirdi.
Şartlar yerine getirilmedi
Yarım yamalak da olsa tek olumlu açıklama, Türkiye ile varılan iltica anlaşmasını kurtarmaya çalışan Avrupa Birliği (AB) Komisyonu üyesi Dimitris Avramopoulos'dan geldi. Avramopoulos vize anlaşmasıyla ilgili kriterlerden yerine getirilenleri saydı ama o da henüz beş şartın yerine getirilmediğini hatırlattı. Özel verilerin korunması, Avrupa Polis Teşkilatı (Europol) ve Avrupa adli makamlarıyla işbirliği, yolsuzlukla mücadele ve terör ile mücadele yasasıyla ilgili olarak AB'nin öne sürdüğü şartlar yerine getirilmemişti. AB yasanın gazeteci ve hükümet muhaliflerine uygulanmayacak şekilde değiştirilmesini istiyor.
Avrupa Birliği Bakanı Volkan Bozkır ise Strasbourg'da yasanın değiştirilmesinin imkânsız olduğunu tekrarladı. Komisyon üyesi Avramopoulos konuşmasını, “İyimserliğimizi kaybetmeyelim” diyerek noktaladı ama genel kurul salonunda ona katılan tek milletvekili dahi yoktu.
‘Şantaja boyun eğmemeliyiz'
Türkiye Cumhurbaşkanı'nı en çok eleştirenlerin başında gelen liberal Avrupa milletvekili Sophie In t'Veld AB Komisyonunun gerçekleri kavramaktan uzak olduğunu, açıktaki kriterlerin ayrıntı sayılamayacağını ve Komisyonun ‘ilerleme kaydedildiği' şeklindeki ifadelerinin gerçekle bağdaşmadığını dile getirdi. Sophie In t'Veld, vize muafiyeti yürürlüğe girmediği takdirde Türkiye'nin mültecileri Avrupa'ya uğurlamasından çekinen üye ülkelere ve parlamentoya şantaj yapıldığını ifade etti. Avrupa milletvekili, iradesiz ve bölünmüş olduğu için Avrupa'nın kendini şantaja açık duruma düşürdüğünü belirtti. In t'Veld, AB'nin ortak mülteci politikası kararlaştırmak yerine ‘diktatörlerle pazarlık yaptığını' da sözlerine ekledi.
Yeşillerin parlamento grup başkanlarından Rebecca Harms da, “Gazeteciler ve Erdoğan'ı eleştirenler cezaevini boyluyor. AB temel hakların ihlal edilişine seyirci kalıp, suç ortağı durumuna düşmemeli. Erdoğan'ın otoriter yönetim tarzına destek vermemeliyiz”, dedi. Harms, AB'nin siyasi bakımdan Türkiye'ye ihtiyacı olduğunu, ancak mülteci politikasındaki işbirliğinde son derece dikkatli adımlar atması gerektiğini de dile getirdi.
AB – Erdoğan pazarlığı tehlikede
Avrupa Parlamentosu Sosyal Demokrat Partiler grubundan Knut Fleckenstein Türkiye ile varılan anlaşmayı eleştirirken şöyle konuştu: “Erdoğan gazetecileri sıkıştırıyor, Kürt mahallelerini bombalatıyor, HDP'li milletvekillerin dokunulmazlığını kaldırtamaya çalışıyor ve kendi halkına karşı savaş sürdürüyor. 72 kriterin tamamı yerine getirilmeden vize muafiyeti uygulanmamalı. Bu şart yerine gelmezse vize muafiyeti de olmaz. Erdoğan ile varılan anlaşma hükümsüz kalmanın eşiğindedir.”
Türkiye'deki siyasi gelişmeler Avrupa Parlamentosu'ndaki bütün gruplarca eleştirildi. Lega Nord partili İtalyan Avrupa milletvekili Mario Borghezio Türkiye'nin ‘otokrasinin emrindeki bir polis devleti olduğunu', söyledi. Türkiye Cumhurbaşkanı'nın sert dille eleştirenlerden sağ popülist milletvekili Massimo Castaldo da, “Başkan Erdoğan dostumuz olamaz”, dedi.
Avrupa Parlamentosu kararını verdi
Genel kuruldaki konuşmalar Ankara'nın provokasyonlarına kızan Avrupa Parlamentosunun işi inada bindirdiğini gösterdi. Türkiye Cumhurbaşkanı rotasında 180 derecelik düzeltme yapmadığı takdirde milletvekillerinin büyük çoğunluğu vize muafiyetine ‘evet' demeyecek.
Yenişmezlik durumuna gelindi. Erdoğan siyasi hedeflerine varmadan yumuşamayacak ki, istediklerini yapabilmesi aylar alacak. Avrupa Birliği'ne meydan okumaktan zevk aldığı ve mülteci politikasının lütufta bulunmasına bağlı olduğunu göstermek istediği anlaşılıyor. Avrupa'ya vizesiz seyahatlerin başlama tarihini ekim ayına kadar uzatması Avrupa üzerindeki baskıyı hiç olmazsa biraz azalttı.
Avrupa parlamenterleri, Türkiye ile varılan mülteci anlaşmasının selameti için ‘değerlerin feda edilmesine' razı değiller. Parlamenterler, terörle mücadele yasası değişikliği dâhil olmak üzere bütün kriterlerin istisnasız yerine getirilmesinde ısrarlılar.
Top anlaşmanın mimarlarında
Genel kurulda söz alan Avrupa milletvekilleri sıranın, Türkiye ile mülteci anlaşmasını hazırlayan milli hükümetlere geldiğini, yeni çözümler bulunup B planının gündeme alınması gerektiğini dile getirdiler. Almanya'nın da daha gerçekçi bir tutum izlemeye başladığı dikkat çekiyor. İçişleri Bakanı Thomas de Maiziere'nin parti meclis gurubu toplantısından sonra, vize muafiyetinin tehlikeye girebileceğini teslim ettiği belirtiliyor. Avrupa mülteci politikasıyla ilgili tartışmaların yeni turu başlıyor, demektir.