Cumhuriyet gazetesinde dün yayınlanan ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ’ın başkanlık sistemine dair “Yüksekdağ: Belki” başlıklı haberine HDP Genel Merkezi’nden tekzip geldi.
İMC’nin haberine göre, HDP’den yapılan açıklamada Almanya’nın Handelsblatt gazetesi adına katılan Ozan Demircan’ın haberinin Cumhuriyet gazetesinde yer almasını basın etiği açısından kesinlikle uygun bulmadıkları belirtildi. Açıklamada, Cumhuriyet gazetesinin bugünkü sayısında yer alan “HDP Eş Genel Başkanı, yabancı gazetecilerin ‘Başkanlık sistemini içeren ve yerel yönetimlere daha fazla güç getiren yeni anayasa reformunu destekleyecek misiniz’ sorusunu ‘Belki’ diye yanıtladı” haberinde “Yüksekdağ’ın sözlerini doğru yansıtmamaktadır” denildi.
Açıklamada ayrıca Yüksekdağ’ın 1 Kasım seçimlerinin “illegal” değil “gayrı meşru” olduğunu ifade ettiği belirtildi.
HDP’den yapılan açıklamada konuşmalar şöyle:
“(Bir soruyu yanıtlarken:)
Figen Yüksekdağ: “İnsanlar evlerinin içinde itaat etmeye ve köleliğe zorlanacak. Yarın öbür gün Başkanlık hevesinin doğal sonucu şudur: 21. yüzyılın modern hilafetini ilan etmektir.”
“Tayyip Erdoğan ve AKP 21. yüzyıla göre bir modern hilafet yorumu yapmıştır ve IŞİD’le yapılan işbirliğinin temel nedeni de budur. Bölgesel düzeyde bir işbirliği geliştirmişlerdir ve Türkiye merkezli böyle bir rejime ulaşmak istiyorlar.”
“Bunu engellemek ve durdurmak için hareket halinde olanlar ise çok sınırlı. Biz yalnız kalıyoruz. HDP şu an yalnızlaştırılıyor. Biz bütün bir Türkiye üzerinde kurulan bu korkunç planı durdurmaya çalışıyoruz.”
Amerika’nın Sesi’nden (Voice of America) Sayın Dorian Jones‘un Cumhuriyet’in haberinde konu edilen sorusu ise “AKP, bölgeleri adem-i merkeziyetçi bir biçimde güçlendirecek bir güçlü başkanlık sistemi önerirse HDP bunu desteklemeyi düşünür mü?” şeklinde olmuştur.
Figen Yüksekdağ: “Şu an böyle bir öneri yapılmadı bize. Hiçbir zaman yapılmadı.”
Dorian Jones: “Belki?”
Figen Yüksekdağ: “Belkiler üzerinden siyaset yapmak çok zor bir şey. Siyaset somut iş yapmak, somut söz söylemektir…”
“Yaklaşık 2 yıldır hazırlığı yapılan şey bir ‘tek adam rejimi’dir. Bakın sorduğunuz son soruya hiç ‘Belki’ demeden: Gerçek var, gerçek bu kadar keskinken niye belkileri tartışalım? Özyönetim, yerelden yönetim talebi çok canlı ve somut olarak ortada. Buna AKP’nin nasıl bir cevap verdiği de ortada.”
“Yaklaşık 2 yıldan beri yerel yönetimlerin güçlendirilmesi, bütün Türkiye’de bütün illerin, ilçelerin yerel yönetimlerinin güçlendirilmesi talebiyle bir mücadele yürütülüyor.”
“Bahsettiğimiz şey çok basit aslında: AB Müzakere Süreci’nde gündeme gelen Yerel Yönetimler Sözleşmesi’ndeki özerklik şerhinin kaldırılması. Bu kadar basit bir şey Türkiye’ye geldiğinde bir rejim krizine dönüşebiliyor. Şöyle düşünüyor: Bu şerh kaldırıldığında Türkiye’de bir Kürdistan kurulacağını, Türkiye’nin bölüneceğinin düşünüyor ve bu tarihsel korkuya göre toplumu yönetiyor. Böyle bir gerçeklik, böyle bir beyan olmamasına rağmen böyle davranıyor.”
“Türkiye devletinde çok ciddi bir demokratikleşme fobisi var. Demokratikleşmeye yaklaştıkları zaman, bir adım kaldığında tepeteklak gidiyor ve bütün dengeler altüst oluyor. Şu an geldiğimiz noktada yeni bir anayasa yapılması gerekiyor. Türkiye yeni bir demokratikleşme sürecinin eşiğine geldi 92 yıllık Cumhuriyet tarihi boyunca ve her şey tepeteklak gidiyor. Geleneksel, otoriter, yarı faşist bir rejim algısı güçleniyor.”
“O nedenle bize önerilen şey, denetim mekanizmaları güçlendirilmiş, denetim mekanizması olan, tek adama, tek adam iktidarına onay vermeyen bir başkanlık modeli değildir. Bize teklif edilen şey yerel yönetimlerin güçlendirildiği, demokratik yaşam alanlarının, halkın siyasete katılım kanallarının güçlendirildiği, anayasada Başkana değil sadece, bütün insanlara, bireylere hak tanındığı bir başkanlık modeli değildir. Bize böyle bir şey teklif edilmedi, böyle bir şey asla konuşulmadı ve AKP’nin böyle bir anayasa veya Başkanlık Sistemi tartışması yapmaya da niyeti yok. Biz bunun dışındaki bütün tartışmaları farazi görüyoruz ve çok da anlamlı bulmuyoruz doğrusu.”