HDP Diyarbakır milletvekilleri Sibel Yiğitalp, Feleknas Uca ile Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Gültan Kışanak, Diyarbakır Merkez Sur ilçesinde uygulanan sokağa çıkma yasağının kaldırılması için Bölge İdare Mahkemesi'ne başvurdu.
Bölgede gıda sıkıntısı yaşandığını, vatandaşların hastaneye ulaşımının bulunmadığını ve sivil can kayıplarının yaşandığını belirten HDP heyeti, 2 Aralık'ta ilan edilen sokağa çıkma yasağının kaldırılmasını talep etti.
"Hayat durmuş, sadece silahlar konuşuyor, çatışma, ölüm var"
Başvuru ardından adliye önünde açıklamalarda bulunan başkan Kışanak, Sur İlçesi'nde oturanların gıda sıkıntısı çektiğini belirterek, çözüm ve barış istediklerini söyledi. Kışanak, şöyle dedi:
"Oradaki vatandaşlar evlerinden çıkamıyor, gıda sıkıntısı çekiyor. Hasta olan doktora gidemiyor. Fırınlar kapalı. Bütün bunları aslında kısık sesle söylüyoruz. Çünkü her şeyden önemlisi orada can kayıpları var. İnsanlar yaşamlarını yitiriyor. Şehrin ortasında Diyarbakır gibi önemli bir kentin önemli merkezi yerinde 9 gündür sokağa çıkma yasağı var. Hayat durmuş, sadece silahlar konuşuyor. Çatışma, ölüm var. Oraya gıda yardımı götürmek istediğimizde engellenecek. İnsanlar doktora gitmek istediğinde engellenecek. Tahrip olan su kanallarını onaramayacağız. Yangına müdahale etme imkanı tanınmayacak. 9 gündür Sur'da yaşanan bu. Belediye olarak hiçbir hizmetimizi yerine getiremiyoruz. Halkın can güvenliliğini sağlayabilecek hiçbir çalışma yapılmıyor. Günde onlarca telefon alıyoruz Sur'dan. Halkımızın can ve mal güvenliliği koruyacak bu savaşı durduracak bir çözüm arıyoruz. Ankara'nın bunu duyması lazım. Silah, çatışmayla çözümün olmayacağı çok açık. Bu duruma derhal son verilmesi lazım. Ölümler durmalı, silahlar susmalıdır, derhal bunu yapmak zorundayız. Kamu, güvenliği sağlamak için savaş çıkartamaz. Çözüm, barış ve yaşam hakkının korunmasını istiyoruz."
"Polis, itfaiyenin yangına müdahale etmesini engelledi"
Sur'da çatışmalarda hasar gören tarihi yapılara da değinen Kışanak, "Sur'da yakılan tarihi geri getirme şansımız yoktur. Tıpkı Tahir Elçi suikastı gibidir. Tahir Elçi'yi kaybettik. Orada yıkılan tahrip edilen evrensel bütünlüğü bozulan yapılarımızı bir daha eski haline getirmek mümkün değildir. Biz Kurşunlu Camii kapısının aynısını yapamayız. Bütün bunların önlemlerinin alınması için gerekli müracaatları resmi yazışmaları yazdık, ne yazık ki yanıt alamadık. Sur içinden çıkan bütün yangınlara itfaiye ekiplerimiz anında intikal etmiştir. Oradaki güvenlik kuvvetleri 'Güvenliği biz sağlayamayız, biz karşıdan ateş açıldığı anda cevap vermek zorundayız. Ateş altındasınız isterseniz buyurun gidin' diyerek itfaiyenin yangına müdahale etmesini engellemiştir" dedi.