HDP Sözcüsü Ayhan Bilgen, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın "Suriyelilere vatandaşlık vereceğiz" sözlerine ilişkin "Mültecilerle demografik yapıyı değiştirmeye çalışıyorlar. Suriyelilere mülteci haklarını bile çok görenlerin şimdi vatandaşlık hakkından söz etmesi garip bir durum" dedi. "Bu mühendislik hesapları toplumun sosyolojisini kontrol altına almaya dönüktür" diyen Bilgen, "Alevilerin yoğun yaşadığı yerlere Sünnileri yerleştirmek, Kürtlerin yoğun olduğu yerlere Arap yerleştirmek, böylece toplumda yeni bir kontrol mekanizması oluşturmak tarih boyunca denenmiş ve acı bedelleri olmuş uygulamalardır" diye konuştu.
Erdoğan'ın başından beri mültecileri bir dış politika aracı olarak kullandığını söyleyen Bilgen, "Avrupa'yı bununla tehdit etmeyi ve başka taleplerini elde etmeyi alışkanlık haline getirdi. Şimdi de aynı tehdit aracını iç politika da kullanmaya çalışıyor" diye konuştu
"Mültecilerin araçlaştırılması bir planlamanın parçası"
Dicle Haber Ajansı'na konuşan Bilgen, "Demografik planlamalar ve siyasi hesaplar için mültecileri araçlaştırılıyor. Oysa mülteci hakları insan haklarının bir parçasıdır. Mültecilere yapılacak en büyük iyilik kendi ülkelerine dönebilecekleri barış ortamının Suriye de bir an önce sağlanmasına katkı sunmaktan geçer. Mültecilere yönelik dışlanma, ayrımcılık ve nefret suçu asla kabul edilebilir değil. Ama mültecilerin başka amaçlar için araçlaştırılması da hem mültecilere hem de bu topraklar da yaşayan halklara yönelik bir planlamanın parçasıdır" diye konuştu.
"Demografik nüfus hareketleriyle kontrolü sağlama arayışı var"
Demografik nüfus hareketleriyle toplumsal kontrolü ve denetimi devam etme arayışı olduğunu ifade eden Bilgen, "Bu mühendislik hesapları toplumun sosyolojisini kontrol altına almaya dönüktür. Alevilerin yoğun yaşadığı yerlere Sünnileri yerleştirmek, Kürtlerin yoğun olduğu yerlere Arap yerleştirmek, böylece toplumda yeni bir kontrol mekanizması oluşturmak tarih boyunca denenmiş ve acı bedelleri olmuş uygulamalardır" dedi.
"Mültecileri oy deposu olarak görmek doğru hesaplar değil"
Bilgen, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu yöntemle yeni seçmen ihdas etmeye kalmak, küçük nüfuslu yerlere yerleştirilecek bir grup yeni seçmen aracılığıyla oranın yerel yönetimlerini kontrol altına almak, oranın milletvekili tercih seçimleriyle oynamaya çalışmak, mağdur insanların üzerinden sokaklarından yerlerinden ayrılmak zorunda kalmış insanlar üzerinden, siyasal hesaplar, iktidar hesapları yapmaktır. Bunlar doğru hesaplar değil, bunlar ne Kürt sorunun çözümüne katkı sunar nede Alevilerdeki kaygıyı ve endişenin giderilmesini azaltmayacaktır."
"Mülteci haklarını çok görenlerin vatandaşlıktan bahsetmeleri garip"
Bu durumun toplumda çatışmayı körükleyeceğini ve mültecileri de hedef haline getireceğini ifade eden Bilgen, "Mülteciler ucuz iş gücü olarak görülecektir. Mültecilere oy deposu olarak bakılması mültecileri hedef haline getirecektir. Burada insanların ulusal sınırlarla hak ve özgürlüklerinin ayrımcı biçimde dizayn edilmesini asla doğru bulmuyoruz. Ama Türkiye şimdiye kadar coğrafi çekinceyi bile kaldırmadı. Suriye'den gelenlere mülteci statüsü bile verilmedi. Bunlar geçici sığınmacıdır. Dolayısıyla mülteci haklarını bile çok görenlerin şimdi vatandaşlık hakkından söz etmesi garip bir durum. Eğer bir adım atılacaksa ilk yapılması gereken mülteci haklarını dünya standartlarında Suriyelilere tanımaktır" diye konuştu.