Hakan Özyıldız*
Hazine 2018 yılında 70 milyar lira kadar nakit açığı vermiş.
Rakamların detayı bize, nakit gelirlerin önceki yıla göre yüzde 24 arttığına işaret ediyor. Bu artış, son on yılda görülen en büyük değişim. Gelirlerin önemli bir bölümü bir defalık gelirlerden.
Faiz hariç nakit harcamalardaki artış ise yüzde 22. Bu oran, Küresel Krizi de kapsayan son on yılın en büyük rakamı.
Bir anlamda kamu, gelir topladıkça harcamış. Tasarruf edeyim, borçları azaltayım dememiş. Ekonomide büyümenin yavaşlamaya başladığı bir dönemde, kamudan harcama azaltmasını beklemek çok doğru değil. Yeter ki, popülist olmaktan çok üretimi tetikleyecek harcamalar olsun.
Faiz harcamalarındaki artış ise çok çarpıcı. Bir önceki yıla göre değişimi yüzde 26 olmuş.
Bu eğilim, aynen devam ederse, önümüzdeki yıllarda bütçe dengeleri ve borçlanmanın gelişimini belirleyecek.
Ne demek istediğimi biraz açayım.
İç borçlanmanın ortalama vadesi, son aylara kadar 6-7 yıl civarında idi. Yani Hazine 2018’de ve bu yıl, 2011-2012 yıllarında aldığı borçları ödüyor. Hatırlatmamda yarar var var: O yıllarda Hazine’nin iç borçlanmadaki ortalama maliyeti yüzde 6-8 aralığında idi. Böylesine uygun faiz ortamının 2018’e gelen yükü 70 milyar lira civarında.
Hazine’nin açıkladığı finansman programına göre; 2019 yılı faiz ödemeleri 107 milyar lira olacak. Geçen yıldan yüzde 51 fazla.
Bu arada, ağustos 2018 sonrası dönemde iç borçlanmada ortalama vadenin 3 yıla kadar düştüğünü belirtmem gerek. Ortalama maliyet (faiz) ise yüzde 17-18 aralığında.
Anlayacağınız önümüzdeki dönem, bir yandan vadenin kısalması diğer yandan faizlerin yükselmesi nedeniyle, faiz harcamalarının artacağı yıllar olacak.
Faiz harcamalarının üstünde bu kadar durmamın nedeni bütçe açığını, yani borçlanmayı belirliyor olması. Çünkü faiz harcamaları olmasa, gelirler faiz dışı harcamalardan faza olduğu için, bütçe fazla veriyor.
Aşağıdaki tabloyu bu bakış açısıyla hazırladım. Tabloda, açığı belirleyen nakit faiz harcamalarından, borçlanma dışı kaynakları (kasa kullanımı + faiz dışı denge + özelleştirme gelirleri)çıkararak nakit açığı, diğer bir deyimle finansman ihtiyacı bulunuyor.
2018’de bu tutar, 17,8 milyar lirası kasa kullanımı olmak üzere toplam, 18 milyar lira imiş. Nakit dengede 6 milyar lira kadar özelleştirme gelirleri varken, hemen hemen aynı tutarda faiz dışı açık oluşmuş. Anlayacağınız büyük tutarlı bir kasa kullanımı olmuş. Böylelikle finansman ihtiyacı 53 milyar liraya düşmüş.
Hazine geçen yıl, 48 milyar lira net iç, 5 milyar lira karşılığı da net dış borçlanmaya giderek açığını kapatmış. (Net borçlanma = Alınan yeni borç – borç geri ödemesi).Diğer bir deyimle borç stokunu yaklaşık olarak 53 milyar lira büyütmüş.
Aynı yaklaşımla 2019 yılına bakarsak, rakamların çok daha büyüdüğünü görüyoruz.Açıklanan programa göre; gelecek yıl 107 milyar liralık faiz harcaması yapılacak. 26 milyar lira borçlanma dışı kaynak bulunacak. Dolayısıyla finansman ihtiyacı 81 milyar lira olacak. Bu açık 71 milyar liralık net iç borçlanma ve 10 milyar liralık net dış borçlanma ile kapatılacak.
Yalnız bir konuya dikkat çekmem gerek.
Hazine açıkladığı Ocak-Mart 2019 borçlanma stratejisine göre, yılın iç üç ayında, borçlanma dışı kaynak olarak 28 milyar lira kaynak kullanacağını söylüyor. Diğer bir deyimle açıkladığı yıllık programdan daha fazla borçlanma dışı kaynağı ilk çeyrekte kullanıyor. Bu bize TCMB karının Hazine’ye aktarılması işinin son anda verilen bir karar olduğunu gösteriyor. Yanı sıra, yılın ilk günlerinden başlayarak yüklü bir dış borçlanmaya gidileceği eğilimi var gibi. Eğer böyle ise, geçen kasım ayında açıklanan 2019 borç finansmanı programından oldukça uzaklaşılacağı anlaşılıyor.
Sonuç olarak, faiz harcamaları acilen azaltılamazsa, borçlanma ihtiyacı düşmüyor.
*Bu yazı hakanozyildiz.com'dan alınmıştır