Gündem

Hayatta kalmanın ölçüsü ‘Evet’ demek

Anayasa değişkliği referandumu öncesi kampanya çalışmalarını yürüten AKP, referanduma "evet" denilmesi için yoğun çaba gösteriyor.

20 Ağustos 2010 03:00

T24 - Anayasa değişkliği referandumu öncesi kampanya çalışmalarını yürüten AKP, referanduma "evet" denilmesi için yoğun çaba gösteriyor. Başta Başbakan Tayyip Erdoğan olmak üzere bakanlar da bu kampanyaya "evet" mitingleri düzenliyor. Hürriyet gazetesi yazarı Yalçın Doğan, AKP'nin yürüttüğü kampanyayı 1982 anayasa referandum kampanyasıyla karşılaştırarak, "Şimdi hapis yok ama, şimdi sözüm ona herkes konuşuyor ama, inanılmaz tehdit altında. Bütün halk, işverenler, işçiler, memurlar, tehditten nasibini almayan yok. Başbakan Erdoğan ve ekibi demokrasi ile uzak-yakın ilişkisi olmayan müthiş bir evet kampanyası yürütüyor" dedi.


Yalçın Dağan'ın "Hayatta kalmanın ölçüsü 'Evet' demek" başlığıyla yayımlanan (20 Ağustos 2010) yazısı şöyle:



Hayatta kalmanın ölçüsü 'Evet' demek


“HAYIR” demek bir süre yasaklanıyor. “Hayır” demek zinhar yasak. Oy pusulasında hayır oyunun rengi mavi, evet oyunun rengi beyaz.


Bırakın hayır demeyi, hayır oyunun rengi olan mavi demek bile yasak.


Ne zaman? 1982’de, askeri diktatörlük altında. 12 Eylül Anayasasının referanduma sunulduğu günlerde.


O Anayasasının referanduma sunuluşu sırasında, o propaganda sürecinde sadece darbenin lideri Kenan Evren konuşuyor. Hiç kimsenin anayasa aleyhinde konuşma hakkı yok.


Konuşma hakkı olmadığı gibi, mavi sözcüğünü kullanan “hayır” demiş kabul ediliyor, Milli Güvenlik Konseyi bildirisine aykırı davranmaktan, bir aydan üç aya kadar hapis cezası alıyor.


Ne zaman? Askeri rejim altında, diktatörlük altında.


12 Eylül Anayasası’nın 1982’de halka nasıl kabul ettirildiğini, gazeteci olarak, bire bir yaşayanlardan biriyim.



Müthiş tehdit

Şimdi hapis yok ama, şimdi sözüm ona herkes konuşuyor ama, inanılmaz tehdit altında. Bütün halk, işverenler, işçiler, memurlar, tehditten nasibini almayan yok.


Başbakan Erdoğan ve ekibi demokrasi ile uzak-yakın ilişkisi olmayan müthiş bir evet kampanyası yürütüyor.


Kendisi bitaraf olan bertaraf olur diyerek, referandum tarihine geçiyor.


Devlet Bakanı Egemen Bağış, “Anayasaya hayır diyenin ya aklından zoru var ya da vatan sevgisi ile sıkıntısı var” diyerek, incilerine bir yenisini ekliyor.


Devlet Bakanı Zafer Çağlayan, “Referandumdan hayır çıkarsa, iş adamları beni aramasın” diyor.




Hapis eksik

Son tehdit memurların toplu sözleşme görüşmelerinde.


Üç gün önce Başbakan Erdoğan, Çorum’da “Hem hayır diyeceksiniz, hem toplu sözleşme isteyeceksiniz” diyerek, demokrasi tarihine bir kez daha geçiyor.


Onu iki gün sonra, görüşmelere katılan bürokratların oluşturduğu Kamu İşveren Kurulu üyesi Adnan Çiçek’in itirazı izliyor. KESK Başkanı Sami Evren’in aktardığına göre, Adnan Çiçek memur sendikalarına:


“Sizin önerileriniz hukuken mümkündür, bunu hükümete götürebiliriz, ama siz önce evet demek zorundasınız.”


Bu baskının askeri diktatörlük altında yürütülen kampanyadan ne farkı var? Referandum sanki ölüm-kalım meselesi.


Vatandaş olmanın, işini yapmanın, aşına kaşık sallamanın, neredeyse hayatta kalmanın tek ölçüsü “evet” demekten geçiyor.




Büyük anlaşma: Kürtlerden ‘Evet’


Devletten birilerinin İmralı ziyareti Apo’nun iki işaretiyle sonuçlanıyor. En yalın haliyle:


1- Referandum sonrasına kadar ateşkes.

2- Referandumu boykot yanlış, referandumda evet demek gerek.


Gerisi ayrıntı. Bayılıyorum şu yorumlara. PKK aslında ateşkes kararı ile  adamlarını geri çekmiyor, biz çatışma yerimizdeyiz, sadece ateş etmeyeceğiz, diyormuş. Bu ateşkes değil, eylemsizlik kararı imiş. Ne demekse.


Apo ile anlaşmanın zamanlaması çarpıcı. Referanduma giderken çatışma yok, ölüm yok. Türkiye sanki gül bahçesi.


Apo’nun ateşkes kararına katkısı büyük. BDP’nin boykot kararını ortadan kaldırmasına önayak olması gibi.


Bu hafta sonunda Diyarbakır’da BDP “Demokratik Toplum Kongresi” adı altında referandumu tartışacak. Başlangıçta referandumu boykot kararı alan BDP, şimdi “evet’e” yatmaya hazırlanıyor.


Referanduma kadar terör yok, oylamada evet, daha ne olsun. Peki, bu iki büyük kıyak karşılığında AKP ne veriyor?


Kürtler Tayyip Erdoğan’ın 3 Eylül’de Diyarbakır’da yapacağı mitingi bekliyor. Orada ondan yeni sözler bekliyor. Örneğin, Terörle Mücadele Yasasında değişiklik, örneğin seçim barajının düşmesi, örneğin terörün sona ermesi için hükümetin  AKP ile BDP bir elmanın iki yarısı. Rol icabı zaman zaman atışmaları normal. Kritik süreçlerde BDP her zaman AKP’nin yanında. Şimdi olduğu gibi.