Son dönemde bütün barış mitinglerine beraber gidiyorlardı. Sonay hemşire bu kez Tokat'tan gelemediği için kuzenleri Gönül ve Seher, Ankara’daki barış mitingine bu kez onsuz katıldı. Şimdi Ankara Numune Hastanesi’nde tedavi altındalar. Sonay hemşire onları kapıda bekliyor. Hastane bahçesindeki kalabalıkta ‘konuşamıyorum’ diyor, yere çöküyor. Arkadaşları Sibel ve Selma, Sonay hemşireye güç vermeye çalışıyor. Sigarasını acıyla içine çeken Sonay hemşire “Biz bütün eylemlere beraber gittik. Polis gazı yedik. Barış için yürüdük. Bu kadarını beklemiyordum. Ankara’da böyle bir patlama nasıl olur” diyor.
Ankara Numune Hastanesi, Ankara Tren Garı’ndaki bombalı saldırının ardından yüzlerce yaralının taşındığı 19 hastaneden biri. Hastane bahçesindeki kalabalık hiç azalmıyor. Acil Servis Kapısı’nın önünde acı bir bekleyiş var. Hasta yakınlarından kimi “Hiç umudum yok. Zaten herkes öldü” diyor, kimi “Bu saatten sonra güzel haber olmaz” diyor.
Sonay hemşireye güç vermeye çalışan Sibel ve Selma, hastane bahçesindeki duygu ortamını şöyle aktarıyor:
“Bilerek yaptılar. Miting olacağı günler öncesinden biliniyordu. İnsanlar barış istiyordu. Barış isteyen insanlar ciddiye alınmadı. Onları korumak akıllarına bile gelmedi. Şimdi hükümet yetkilileri ne yapıyor; anlamsız açıklamalar yapıyor. İnsanların acılarına acı ekliyorlar. Güvenlik önlemlerinin alındığını söylüyorlar. Yalanlar havada uçuşuyor. Bu ülkede hep gençler, hep anneler ölüyor. Bombalar patlıyor, ölü sayısını bile doğru düzgün açıklayamıyorlar. Her olayda basını susturuyorlar. Bütün halk yaşananların farkında. Bir devlet, halkına kin besliyor. İnsanları ayırıyor.”
“Kızımın elinden kalemini aldılar”
Hastane bahçesinin her köşesinden ağıtlar yükseliyor. Gönül annenin yoğun bakımdaki 25 yaşındaki kızı Günay’dan iyi haber bekliyor: “Kızım öğrenciydi, öğretmen olacaktı, elinden kalemini aldılar” diye ağıt yakan Gönül anne, kızının Adana Çukurova Üniversitesi’nde öğrenci olduğunu söylüyor. “İçeri girdim, onu görmek istedim, benden özür diledi, çünkü bana haber vermeden Ankara’ya gitmişti. Gümüşhane’den geldim, kızımı bulmaya. Dua edin” cümleleri dökülüyor ağzından.
70 yaşındaki Kudret Teyze hastane bahçesinde tek başına dolaşıyor. “Evde üzüle üzüle oturmaktansa, hastaneye geldim. Belki birine yardımım dokunur” diye düşündüm diyen Kudret Teyze, herkesin çok öfkeli olduğunu anlatıyor:
“İnsanların sevgiye, kardeşliğe ihtiyacıı var. Ama ülkemizde ne yaptılar. Kardeş kardeşe düşman olsun diye uğraştılar. İnsanları kışkırttılar. Herkes kendince politika geliştiriyor. Bu ülkenin çocukları öldü, bizim çocuklarımız. Siyasetçilerin aklı başı nerde bilmiyorum. Kendilerine bir çeki düzen versinler artık. Bu acı çok büyük yavrum. Çok kızgınım, çok.”
Mehmet Ali Altun’un üç çocuğu getirilmiş hastaneye. İkisinin tedavisinin tamamlandığını, birisinin bacağı koptuğu için yoğun bakımda olduğunu söylüyor. “Ben zor dayanıyorum. Kendimi zor tutuyorum. Çok öfkeliyim” diyen Baba Altun’un yanına Abdülselam Altun geliyor, “Ben canlı bombayı gördüm. Sarıklı biriydi. Çantasını aramak istedik, göstermedi. Güvenlik önlemi diye bir şey yoktu” diye konuşuyor. Yerli, yabancı tüm gazetecileri yanına çağıran Altun, “Barış için İstanbul’dan geldik, ölümle karşılaştık. Barış için her yere gideceğiz. Ölüm de olsa sonunda barışı istemekten vazgeçmeyeceğiz” diyor.
“Ölü sayısı artıyor”
HDP ve Türk Tabipleri Birliği (TTB) ölü sayısının 128 olduğunu açıklarken, Başbakanlık’tan son olarak ölü sayısının 95 olduğu açıklaması yapıldı. Başbakanlık, 65’i yoğun bakımda olmak üzere 19 hastanede 160 kişinin tedavisinin sürdüğünü duyurdu. Numune Hastanesi önünde hasta yakınlarını bilgilendirmek için bir masa kuran HDP ile sendikalar, hasta yakınlarıyla tek tek ilgileniyor. Masada çalışan HDP’li Önder Bayındır “Hastane içinden bilgi almak nerdeyse imkansız. Biz de burada listeler oluşturduk. Hasta yakınlarını, elimize yeni bilgi aldıkça bilgilendirmeye çalışıyoruz. Bizdeki listeye göre ölü sayısı yükseliyor. Hasta yakınlarının daha yakın ilgiye ve bilgiye ihtiyaç var” diyor.